HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, cumhurbaşkanlığı seçimini bütün muhalefet partileriyle belli bir zeminde müzakere etmek istediklerini söyleyerek, “Mutabakat oluşursa muhalefetin ortak aday fikrine açığız” dedi.

 Sancar Millet İttifakına müzakere ve diyalog çağrısı yaptı:

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş konusunda biz de muhalefetle aynı şeyleri düşünüyoruz ancak eskinin tekrarını veya ufak tefek düzeltmelerle yeniden uygulanacağı bir sistemi kabul etmiyoruz. Muhalefete, güçlü demokrasi, kalıcı barış ve gerçek adalet şeklinde üç başlıkla bir müzakere önerisinde bulunuyoruz. Bu konularda tümüyle bir mutabakat oluşursa muhalefetin ortak aday fikrine açığız.

''HDP’Yİ AÇIKTAN MUHATTAP ALMADAN SEÇİMİ NASIL KAZANACAKSINIZ?''

Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan HDP Eş başkanı şunları söyledi:

Örneğin, güçlendirilmiş parlamenter sistem ile ilgili altı partinin ortak çalışması var. Böyle çalışmalar yürütülmesini olumlu buluyoruz ancak bu hedeflere ulaşılabileceği konusunda toplumu ikna etmek istiyorlarsa şayet, çok önemli bir sosyolojiyi temsil eden ve çok kilit bir rolü olan HDP’nin de mutlaka muhatap alınması gerekiyordu. Ortaya çıkan çalışma, önümüzdeki süreçte kamuoyuna açıklanacak. Bu çalışma, kamuoyunun bilgisi dâhilinde, açık bir şekilde bize de sunulsun, biz de görüşümüzü bildirelim. O masada olmamız gibi bir ön şartımız, özel talebimiz yok. Fakat şu önemli; diyalog ve müzakere yürütülmezse öngörülen bütün bu değişiklikler gelecekte nasıl hayata geçirilecek, hangi toplumsal ve sayısal güçle gerçekleştirilecek, toplum nasıl ikna edilecek? Bu soruları herkesin kendine sorması gerekiyor. HDP’yi açıktan, doğrudan, kamuoyunun bilgisi dâhilinde, şeffaf bir şekilde muhatap almadan, diyalog ve müzakereye girmeden cumhurbaşkanlığı seçiminin nasıl kazanılabileceği konusunu muhalefetin topluma anlatması gerekiyor.

"İCRAAT BEKLİYORUZ"

'' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 'Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer' sözünü nasıl karşıladınız?'' sorusunu da yanıtlayan Mithat Sancar şu ifadeleri kullandı:

Bunu iyi niyetli bir irade beyanı olarak görüyor, Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’de demokrasinin gerçek anlamda kurulamayacağına ilişkin bir mesaj olarak değerlendiriyorum. Bu söz ilk defa söyleniyor değil. Farklı siyasi aktörler tarafından farklı bağlamlarda daha önce de dile getirildi. Maalesef gerekleri yerine getirilmedi, sözde kaldı. Kamuoyu, böyle bir beyan üzerine Kılıçdaroğlu’ndan bu sözlerin içinin doldurulması anlamına gelecek daha somut açıklamalar, icraat ya da program vaatleri bekler. Bizler de bekliyoruz.