Mektepli Gazete yazarlarından eğitimci Ali Taştan, Milli Eğitim Bakanlığı içinde son dönemde yaşananları kaleme aldı.
“Saray’daki gölge Milli Eğitim Bakanı kim?” başlıklı yazısında Taştan dikkat çeken ifadeler kullandı.
Eğitim gündeminde çok tuhaf işler olduğunu söyleyen Taştan, MEB’in içinin de dışının da fokur fokur kaynadığını, belli bir kitlenin gözünü bürokrat koltuklarına diktiğini, o koltukları nasıl ele geçiririm diye beklediğini ifade etti.
“ZİYA HOCA’NIN İŞİ ÇOK ZOR”
“‘Ben bu işi yapabilir miyim?’ diye düşünen yok” diyen Taştan, “Sadece koltuğu alayım yeter anlayışı hakim olmuş durumda. Ziya Hoca bu anlayışı bir nebze kırmaya çalışsa da işi çok zor. Karşısında ‘liyakat’ ilkesini dikkate almayan kocaman bir kitle var. Hatta liyakatten çok referansa önem veren bir grup var. Nerede o eski bürokratlar dedirtecek onlarca, yüzlerce atama yapılmış. Bir yanda bunlar yaşanırken, diğer tarafta da güç gösterileri ya da savaşları ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.
“AKP’nin eski vekili, yeni eğitim komiseri” diyen Ali Taştan yazısını şöyle devam etti:
“Burada sizlere bahsedeceğim olay AKP eski milletvekili, yenilerde Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulan Eğitim Politikaları Kurulu Üyesi Ahmet Gündoğdu tarafından ortaya konulan bir uygulama ile ilgili.
Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulu üyesi, Memur Sen ve Eğitim Bir Sen eski genel başkanı Ahmet Gündoğdu, Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan genel müdürlerden 4 Ocak’ta brifing almaya başlamış. Bunu da birkaç internet sitesi haber yapmış ve sitelerden biri haberi kısa süre sonra kaldırmış.
Gündoğdu ilk brifingi Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürü Adnan Boyacı’dan alıyor. Boyacıyı muhtemelen saraya çağırıyor ve karşısına da eski bürokratları diziyor.
Buraya kadar her şey normalmiş gibi görünüyor. Gündoğdu, MEB’in genel müdürünü ayağına çağırıyor ve aynı birimin eski genel müdürü Semih Aytekin’i de yanına alarak yeni genel müdürden bilgi alıyor. Eski genel müdür Semih Aytekin son müsteşar Yusuf Tekin’e yakınlığı ile biliniyor.
Gündoğdu bununla da kalmıyor Ankara eski il Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı’yı da yanına almayı ihmal etmiyor. (Vefa bardakçı Ankara eski İl müdürü iken kardeşi de Salzburg Eğitim Ataşeliği görevini yürütmekteydi. Eğitimle ilgili bir aileden geliyorlar.)
Tüm bu yaşananlardan Sayın bakanın haberi var mı? Bilinmiyor…
Ahmet Gündoğdu bu hamlesi ile ne yapmaya çalışıyor, bir yerlere mesaj mı gönderiyor?
Öncelikle Memur Sen’in ve Eğitim Bir Sen’in genel başkanlığını yapmış Ahmet Gündoğdu’nun Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulunda ne işi var?”
“İSTEDİĞİ BİLGİLERİ BAKANDAN YA DA BAKAN YARDIMCILARINDAN ALAMAZ MI”
Yaşanalar için “Eski Müsteşar Yusuf Tekin’in görünmez eli” nitelendirmesinde bulunan Ali Taştan, şu ifadeleri kullandı:
“Eğitim ile ilgili politikalar geliştirmesi ve MEB’e tavsiyelerde bulunması için kurulan birimin üyesi olan Gündoğdu’nun Milli Eğitim Bakanı’na bağlı olan bir genel müdürü karşısına alıp ondan bilgi istemesi ne kadar doğru? Gündoğdu bunu sürekli yapacak mı?
Yetmedi, karşısına aldığı genel müdürden önce aynı birimin genel müdürlüğünü yapmış kişiyi yanına alması etik ilkelere ne kadar uygun?
Sayın Ziya Selçuk’un bakan olması ile bakanlık umudunu kaybeden ve siyasi tarihte ‘son müsteşar’ olarak kalan Yusuf Tekin ve ekibinin MEB’den uzaklaştırıldığı yorumları yapılmıştı. Kanun üstüne kanun çıkarılarak rektör yapılan Yusuf Tekin’in pasif bir göreve atandığı ve kritik görevlerde olan ekip arkadaşlarının görevlerine son verildiği tüm kamuoyu tarafından görülmüştü. Tüm bu yaşananlardan sonra görevden alınan ya da ayrılan bazı MEB bürokratlarının Hacı Bayram Veli Üniversitesinde göreve başladılar. Göreve başlayanların da neredeyse hemen hepsinin Yusuf Tekin’e yakınlığı biliniyor. Semih Aytekin de bunlardan biri…
Ahmet Gündoğdu 4 Ocak’ta yaptığı bu hamleyle bir yerlere mesaj mı verdi? Ya da Yusuf Tekin’e yakınlığı ile bilinen bürokratları yanına alarak rektör Tekin’in mesajını mı iletti? Bu soruların cevaplarını elbette Sayın Gündoğdu çok iyi biliyor.
Ancak, Gündoğdu’nun bu hamlesi eğitim camiasında, yıkılmadım ayaktayım mesajı gibi algılandı.
Ahmet Gündoğdu bundan sonra sürekli MEB bürokratlarını karşısına alıp sorgularcasına ‘brifing’ alacak mı?
İstediği bilgileri Bakandan ya da bakan yardımcılarından alamaz mı? Tabi ki alabilir. Ancak, Gündoğdu yaptığı bu manevra ile Milli Eğitim Bakanı dahil tüm eğitim kamuoyuna subliminal mesajlar iletmiş oldu. Cahit Zarifoğlu ile ilgili haberler hala sıcaklığını korurken, Milli Eğitim Bakanına yeni bir mesaj mı yollanıyor?
Görünen o ki, Gündoğdu bu hamlelere devam edecek… Ziya Hoca bu girişime nasıl karşılık verir bilinmez ama hocanın işi gerçekten çok zor…”
siyasetcafe.com