Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan’ın bugünkü yazısının başlığı; ‘Kamalizm’i de ikmal ettik Elhamdülillah’ Kemalizm’i bertaraf ederek ülke için ‘temiz, ışıklı, tehlikesiz’ bir sayfa açmayı öneriyor… Kılıçarslan’ın hesaplaşması kimlerin ajandası?
Yeni Şafak’ta İsmail Kılıçarslan iki şeyle dikkat çekiyor: 1. Kemalizm düşmanlığı. 2. Mezhepçilik. Dünkü yazısında da kendine tek bir ajanda belirlemiş: “Bir akıl dışılık ideolojisi, bir akıl tutulması olan Kamalizm’i bertaraf ederek Türkiye’ye temiz, ışıklı, tehlikesiz bir sayfa açmak.”
30 Ağustos’un arefesindeyiz.
Hatırlayınız o günlerde Batı’nın saldırdığı ve “Kemalistler” diye adlandırdığı, TBMM ve Türk Ordusu’yla hesaplaşmak kimlerin ajandasındaydı?
İngilizler, Yunanlar, bilcümle emperyalistler, Vahdettin, Damat Ferit, Mustafa Sabri, Ali Kemal’ler…
İsmail Kılıçarslan da bu yolu izliyor.
Kemalizmi iki cümleyle özetleyelim: Antiemperyalizmdir. Türk devriminin pratikte yaptığı işlerdir.
Bir hatırlatma daha yapalım.
15 Temmuz 2016 darbe girişimi bastırıldığında, 16 Temmuz’un şafağında AK Parti binasına bakan iki şey görür: 1. Türk bayrağı. 2. Mustafa Kemal Atatürk resmi.
“Kamalizm’i de ikmal ettik Elhamdülillah” diyen Kılıçarslan bilmiyor ki, savaşan kuvvet Mustafa Kemal’e sarılmak zorundadır. AK Parti’nin Türk devriminin birikimiyle kucaklaşmasından bu yüzden rahatsız. Çünkü o zaman “Kemalizm” yaygarasıyla iç cepheyi bölemezler, mezhepçilik kafasıyla bölge ülkelerine düşmanlık yapamazlar.
Batı basınında özellikle Gezi Parkı olaylarından sonra AK Parti’nin FETÖ, PKK ve liberallerle ittifakının bittiğini Kemalizmle buluştuğu, milliyetçiliğe döndüğü tezleri yazılıyordu.
Bunu bertaraf etmek için yayınlar yapıyorlardı. Başaramadılar. Sonra RAND raporunda stratejik hedefi “Erdoğan’ı devirmek” olarak belirlediler.
Vatan Partisi, ABD’nin seçimlere müdahalesini belgeleriyle yayımlıyor.
Bu müdahaleyi Batıcı güçlerle yapıyor.
Kılıçarslan, emperyalizm gündemini bırakıp tek bir ajandaya yani Kemalizme odaklanınca, işte bu stratejik hedefi güdenlerle birleşiyor.
Sayın Kılıçarslan’ı ajandasını güncellemeye çağırıyoruz.
İç cepheyi bölen ve bölge ülkelerini birbirine düşüren tutumunuzdan vazgeçin.
Vatansever, milliyetçi, muhafazakâr, devrimci…
Tek bir ajandamız olmalı: ABD emperyalizmine ve İsrail siyonizmine karşı mücadele.
Esad’ın sözlerinin şifreleri
HANDE FIRATHÜRRİYET
Esad ilk dönemde yapılan normalleşme arayışları görüşmelerinin kayda değer bir sonuç vermediğini, üstelik her iki ülkenin de çözümsüzlükten hasar aldığını belirtti. Konuşmasında yeni dönem normalleşme arayışında kendi yol haritasını açıkladı. Bir anlamda;
* İki ülkenin de beklentilerini sıraladı. Türkiye’nin beklentilerinin terörle mücadele ve mülteciler, kendi beklentilerinin ise yine terörle mücadele ve çekilme olduğuna dikkat çekti.
* Ankara’ya bir anlamda referansa dayalı olarak yol almayı teklif etti.
* Suriye Arap Haber Ajansı’nın (SANA) aktardığına göre Esad’ın en dikkat çeken sözü “Dolayısıyla bazı Türk yetkililerin zaman zaman Suriye’nin çekilme olmazsa Türklerle görüşmeyeceğiz demesi doğru değil. Bu gerçeklikten uzaktır” oldu.
* Üstelik müzakere sürecine ilişkin kendi yol haritası hakkında da bilgi verdi. Toplantıların yapılması, başlıklar üzerinde anlaşmaya varılması durumunda ortak açıklama yapılması.
Esad’ın açıklamaları Ankara tarafından tepkiyle karşılanmadı. Karşılanmadı çünkü masaya ön şartsız oturma konusunda taraflar arasında genel bir uzlaşı var.
Şam’la normalleşmenin yol haritası...
OKAN MÜDERRİSOĞLUSABAH
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın altyapısını kurduğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onay verdiği şekliyle Türkiye, yakın zamana kadar sorun yaşadığı ülkelerle yeni bir ilişki formatı hayata geçirdi. Körfez'den Mısır'a kadar bu hamle, ilk neticelerini de verdi. Şimdi hem siyasi hem de istihbarı diplomasi dönemindeyiz. Örneğin, Suriye ile normalleşme için şöyle bir yol haritasından bahsedebiliriz:
İstihbarat Teşkilatlarının başkan yardımcıları düzeyinde nabız yoklaması.
İstihbarat başkanlarının bir araya gelerek müzakere zemini oluşturması.
Şartlara göre, Dışişleri ve Savunma Bakanlarının görüşmesi ve müzakere çerçeve belgesinde uzlaşması.
Mutabakata varılması halinde liderler seviyesinde sıcak temas.
Elbette...
Bir uluslararası toplantı marjında iki devlet başkanının tokalaşma fotoğrafı vermesi ise bütün bu sürecin herhangi bir noktasında gerçekleşebilir!
Hatta siyasi iklim el verirse... Putin arayıp da Esad'a "Daha fazla uzatma" derse sürpriz buluşma ihtimali de olabilir.
Peki, bundan sonrasında ne beklenebilir?
Her şeyden önce Astana Formatı canlandırılabilir.
TürkiyeRusyaİran liderlerinin katılımıyla başlatılacak zirvelere, bir yerden sonra Suriye tarafının da katılımı teşvik edilebilir.
Biliyoruz ki Rusya, Ankara Şam hattında normalleşmeye ev sahipliği yapmaya istekli. Bir bakıma Moskova, Putin ve Zelenski arasında barış masası kurmak isteyen Ankara için, TürkiyeSuriye arasında benzeri rolü oynamak istiyor.
Aydınlık