PKK ile yürütülen ‘açılım süreci’ döneminde Andımız’ın kaldırılması için açılan davada görüşüne başvurulan Milli Eğitim Bakanlığı, talebin ideolojik olduğunu belirterek ders niteliğinde bir savunma yapmıştı.

Milli Eğitim Bakanlığının 2009’da Andımız’ın kaldırılması için açılan davada, mahkemeye gönderdiği savunmada Andımız’ın dayanağının Anayasa’nın 2’nci maddesi olduğu belirtilerek, kaldırılmasını talep etmenin ideolojik bir yaklaşım olduğu belirtildi.

PKK ile yürütülen "açılım süreci"nde "kafatasçı" olduğu gerekçesiyle 8 Ekim 2013’te AKP’nin kaldırdığı ve önceki gün Danıştay’ın yürütmesini durdurduğu Andımız için Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) 2009’da çarpıcı bir savunma yaptığı ortaya çıktı. MEB, Andımız’a yönelen "ırkçı" suçlamaları için, "Öğrenci Andı’nın geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza okutulmasının ayrımcılık, ırkçılık, eşitsizlikle bir ilgisinin olduğu söylenemez" dedi.

2009’da MazlumDer’in başlattığı kampanya kapsamında, Diyarbakır’da Mehmet Rauf Çiçek adlı kişi Andımız’ın okullarda okutulmaması için Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine dava açtı.

Bunun üzerine Bakanlık Danıştay 8’inci Daire’ye savunma metni gönderdi. Savunmada Öğrenci Andı’nın dayanağının Anayasa’nın 2’nci maddesi olduğu belirtildi. Milli Eğitim Bakanlığının savunması şöyle:

"Öğrenci Andı’nda yer alan ifadeler Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırılık taşımamaktadır. Öğrenci Andı’ndaki ‘Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim’ ifadeleri Anayasa’nın 2. maddesiyle doğrudan bağlantılı ve ilişkilidir. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtildiği üzere ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı.... bir hukuk devleti olduğu’ belirtilmektedir.

‘KALDIRIN TALEBİ İDEOLOJİK’

"Davacı dava dilekçesinde Atatürk’ü her sabah yüceltme gereği ve ölü olduğu halde ona ant içilmesini de doğru görmemektedir. Bu beyanların ideolojik kalıp beyanlar olduğunu ifade etmektedir. Öğrenciler anttaki ‘Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim’ ifadelerini okuyarak Atatürk’ün şahsına değil Atatürk’ün gösterdiği hedeflere ulaşmak için ant içmektedir. Atatürk’ün açtığı yol ve gösterdiği hedef çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma, medeniyet, ilerleme, gelişme yoludur. Her toplumun dileği olan ilerlemek ve yükselmek, ideolojik bir kalıp beyanı değil, evrencel bir ülküdür, amaçtır. Burada asıl çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmayı, ilerlemeyi ideolojik bir beyan olarak gören davacının konuya yaklaşımının ideolojik olduğu açıktır."

NİMET BAŞ’IN ONAYIYLA MAHKEMEYE GÖNDERİLDİ

Eski Milli Eğitim Bakanı Nimet Baş’ın onayıyla yazılan savunma şöyle devam ediyor: "Öğrenci Andı’nda yer alan ifadeler, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırılık taşımamaktadır. Atatürk’ün ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir’ ifadesi bunun en belirgin ifadesidir. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, öğrenci andında geçen her ‘Türk, Türküm’ vb. gibi kelimelerin yalnız bir ırka özgü, ırkçı söylemler olmadığı açık ve net olarak anlaşılmaktadır. ... kastedilen yalnızca Türk ırkına mensup insanlar değil, Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan halkımızdır. Öğrenci Andı bir bütün olarak değerlendirilmelidir....

‘HERKESİ KAPSIYOR’

"’Ne mutlu Türküm diyene’ ifadesi ve buna benzer ifadeler, Türk ırkından başka ırkları yok sayan, bir ırkı yüceltmeye yarayan, ırk ayrımcılığına dayalı söylemler değil, tam tersine ülkede yaşayan herkesi eşit oranda kapsayan ve herkesin mutluluğunu amaçlayan ifadelerdir."