Yunanistan'da yayın yapan National Pride isimli site, çok önemli bir gelişmeyi gündeme getirdi. National Pride'ın haberinde, "Libya'daki İslami Hükümet'in Yunanistan'a sözlü bir nota verdiği, bahse konu notada Yunanistan'ın Girit'in güney ve güney batısında yaptığı araştırma faaliyetlerinden duyulan rahatsızlığın iletildiği" belirtildi. Nota verme olayıyla ilgili Türkiye suçlanırken, "Türk tezlerine göre bölgedeki Münhasır Ekonomik Bölge'nin Libya ile Türkiye arasında olduğu, Yunanistan'ın bu bölgede Libya'nın topraklarını çaldığı" ifade edildi.
'YUNANİSTAN HIZLICA HAFTER'İ DESTEKLEMELİ'
Söz konusu haber şöyle devam ediyor:
"Yunanistan'ın da tanıdığı cihatçı Libya Hükümeti'nin bu eylemi, Libya'yı sömürgeye dönüştürmek isteyen Türk etkisinin güçlü bir 'aromasına' sahip.
Peki hâlâ Atina'da General Hafter'in tanımasını neden bekliyorlar?
Türkiye, yalnızca TürkiyeLibya kıyılarını hesaba katarak Libya ile ortak bir Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmek istiyor. Girit dahil bölgedeki dağınık Yunan adaları tamamen gözardı edilecek. Bu adalara yalnızca 6 deniz mili genişliğinde kıtasahanlığı bırakılacak.
Hedef belli. Bu, Yunanistan'ın Münhasır Ekonomik Bölgesi'ni çarpıcı biçimde azaltacak ve Mısır'a büyük bir darbe olacak.
Bu durumdan, hidrokarbon keşif sahasında yer alan Fransız Total ve ABD'li ExxonMobil gibi şirketler de etkilenecek.
Bu nedenle Yunanistan, nasıl Türkiye çok kısa sürede cihatçıları desteklediyse, aynı ölçüde General Hafter'i desteklemelidir."
YUNANİSTAN LİBYA'NIN HAKLARINI GASPEDİYOR
Yunan basının aktardığı bu gelişme, Türkiye'nin uzun süredir Libya'ya yaptığı uyarıları yansıtıyor. İyon Denizi ve Girit Adası'nın güneyinde bulunan sahayı 2011 yılında sismik araştırma sahası olarak ilan eden Yunanistan'ın, 2014 yılında aynı sahalarda uluslararası hidrokarbon araştırma/işletme ihaleleri açtığı biliniyor. Böylece Yunanistan'ın Libya'ya ait asgari 39 bin kilometrekarelik bir deniz alanını gaspettiği değerlendiriliyor.
Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı'nın 2009 yılında Güvenlik Stratejileri Dergisi'nde yayımlanan bir makalesinde, Türkiye ve Libya'nın karşılıklı kıyıları olduğu gündeme getirilmişti. Buradan hareketle Yunanistan'ın ihale açtığı sahalar incelenince, hem Türkiye'nin hem de Libya'nın haklarının gaspedildiği görülüyor. Amiral Cem Gürdeniz de 2014 yılında ilan edilen ruhsat sahalarından 15 No'lu sahanın Türk kıtasahanlığı ile çakıştığını, 20 No'lu sahanın ise Libya kıtasahanlığı içinde kaldığını belirtiyor.
SINIRLANDIRMA ANLAŞMASI TÜRKİYELİBYA ARASINDA YAPILMALI
Gürdeniz, Yunanistan'ın gasp girişimlerine yönelik şunları söylüyor: "Hem uluslararası sözleşmeler hem de mahkeme kararlarında görülen şu ki; sınırların belirlenmesinde esas alınan hakkaniyet ilkesine aykırı sonuç üreten hiçbir yöntem hukuken kabul edilmiyor. Bunun için kıtasahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölgelerin sınırlandırılmasında adalara, özelliklerine ve konumlarına bağlı olarak ya hiç etki tanınmıyor ya da sınırlı etki tanınıyor. BM Uluslararası Adalet Divanı kararlarında, sınırlandırmada anakara kıyılarının esas olduğuna dair birçok örnek mevcut.
Dolayısıyla, Doğu Akdeniz'de hukuka uygun bir sınırlandırmanın Türkiye ile Libya'nın anakaraları arasında yapılması gerekiyor. Türkiye ve Libya geçmişte bu konuda görüşmelere başladı ancak Libya'da yaşanan siyasi gelişmeler anlaşmanın imzalanmasına olanak tanımadı."
BİR DERECELİK EĞİM
Amiral Cihat Yaycı, “Sorular ve Cevaplar ile Münhasır Ekonomik Bölge Kavramı” isimli kitabında, TürkiyeLibya kıyılarına ilişkin şöyle yazıyor:
“Dünyanın bir derecelik eğimi dikkate alındığında Türkiye'nin Libya ile karşılıklı kıyıları bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye ile Libya arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına yönelik ivedilikle bir andlaşma yapılması gerekmektedir.”
Aydınlık