Libya, 10 yıl önce NATO'nun marifetiyle iktidardan indirdiği, linç ettirdiği, hapse attırdığı 'Kaddafi' geleneğine bugün neden özlem duyuyor? Seyfülislam Kaddafi, Libya politikasında söz sahibi olabilir mi?
“A planımız Libya'da yaşamak ve ölmek. B planımız Libya'da yaşamak ve ölmek. C planımız Libya'da yaşamak ve burada ölmek.”
10 yıl önce NATO müdahalesine zemin hazırlayan “Arap baharının” ülkeyi kaosa sürüklediği günlerde CNN Türk'ten Cüneyt Özdemir'in “Kaddafi ailesinin B planı nedir? Bir gün Libya'yı terk etmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna böyle yanıt vermişti Seyfülislam Kaddafi. Libya'nın öldürülen lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi, 10 yıl sonra, eğer gerçekleşirse 24 Aralık'ta yapılacak seçimlerin en popüler adaylarından biri.
Baba Kaddafi'nin linç edilmesinden sonra “isyancılara karşı sonuna kadar savaşacağını” ilan eden Seyfülislam Kaddafi, Zintan kentinde Ebu Bekir elSıddık örgütünün elinde 6 yıl esir tutuldu. Trablus'ta bir mahkeme tarafından 2011'de savaş suçları işlediği gerekçesiyle gıyabında idama mahkum edildi. 2011'deki ayaklanmanın bastırılması için uyguladığı iddia edilen yöntemler nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında yakalama kararı var.
Abdülhamid Muhammed elDibeybe
TAKIM ELBİSE ÇIKTI CÜBBE GELDİ
2017 yılında çıkarılan af ile serbest kalan ve uzun bir süre sessizliğe gömülen Kaddafi'nin, Temmuz ayında New York Times'tan “geri döndüğünü” ilan etmesi, Libya'yı yakından takip edenler için şaşırtıcı olmadı. Oğul Kaddafi'nin babasının yönetiminde resmi bir görevi yoktu ancak varis olarak görülüyordu. Libya'nın 20002011 yılları arasında Batı ile yakınlaşmasında önemli rol oynamıştı. London School of Economics'te doktora yapan Seyfülislam Kaddafi için “Libya’nın Batı’ya açılan yüzü” deniyordu. Libya'nın reform politikalarına yön veriyordu. Ancak 10 yıl önce giydiği "Batı dostu" takım elbisesinin yerinde bugünlerde babasının cübbesi var.
Kaddafi, “geri dönüş” sürecine 14 Kasım’da, Sebha kentindeki seçim merkezine giderek başladı. Geleneksel kahverengi cübbesi ve uzun sakalıyla 24 Aralık seçimleri için gerekli evrakları bizzat doldurdu. Libya mahkemesi hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunduğu gerekçesiyle Kaddafi'nin adaylığını 24 Kasım'da reddetti. Ancak Halife Hafter'e bağlı silahlı grupların engelleme girişimlerine rağmen Kaddafi karara itiraz etti ve Sebha kentindeki Temyiz Mahkemesi Aralık ayının başında itirazı kabul etti. Böylece Kaddafi'nin adaylığı önünde engel kalmadı.
24 ARALIK BELİRSİZLİĞİ
Ancak seçime günler kalmış olmasına rağmen nihai aday listesi henüz açıklanmış değil. Adaylardan biri, 24 Aralık'ta oy çokluğunu sağlayamazsa, seçim ikinci tura kalacak. Tabi bu, ilk turun gerçekleştiğini ve sonuçların kabul edildiği varsayımına dayanıyor. Şimdilik ikisi de kesin değil. Bu belirsizlik 24 Aralık'ta sağlıklı bir seçim yapılma ihtimalini sıfıra yaklaştırmış durumda. Akile Salih liderliğindeki Temsilciler Meclisi'nin çıkardığı ancak Trablus'un kabul etmediği tartışmalı seçim yasasına dayanarak yapılacak seçimin sağlıklı sonuç verme ihtimali bulunmuyor. Seçimlerin Trablus'un istediği gibi ortak bir anayasa hazırlanana kadar ertelenmesi senaryosunda ise meşruiyet tartışmasının başlayacağı su götürmez. Her iki durumda da Trablus ve Bingazi'nin birbirini suçlayacağı argümanları seçim takviminden önce hazırladıkları görülüyor.
Trablus'ta bulunan Anadolu Ajansı (AA) Libya Muhabiri Mücahit Aydemir, seçimlerin ertelenmesinin artık kaçınılmaz olduğu görüşünde: “Seçim tarihi gelip çatmasına rağmen, bir seçim havasından ziyade seçim tartışmaları hakim ve halen nihayete ermiş değil. Bu noktada Temsilciler Meclisi, Yüksek Seçim Kurulu (High National Elections Commissionhnec) ve muhtemelen Devlet Yüksek Konseyi’nin (High Council of Statehcs) de inisiyatifiyle yeni bir seçim takvimi ve planı yürürlüğe girebilir. Yahut bu takvimde uzlaşı sağlanamadan ülke siyasi bir kaosa sürüklenebilir.”
ÜÇ BÖLGE ÜÇ ADAY
Herkes Trablus ve Bingazi merkezli iki siyasi kutbun çekişmesine kilitlenmişken bu iki kutup kadar çok konuşulmasa da Fizan merkezli üçüncü ağırlık merkezi yavaş yavaş adını duyurmaya başlamıştı. Kaddafi ailesine destekleri ile bilinen Fizan merkezli üçüncü kutup, 2015'te Fas'taki müzakerelere davet edilmemişti. Ancak Fizan, Birleşmiş Milletler'in Kasım 2020'de Tunus'ta başlattığı müzakerelerde yer almıştı. Seyfulislam Kaddafi'ye yakın isimlerden Ömer Ebu Şeride, Fizan Başkanlık Konseyi üyeliğine aday olmuştu. İkinci tur seçimlerinde Şeride'nin yer aldığı liste üçüncü sıraya yerleşmişti. Bu üçüncü kutup Seyfülislam Kaddafi'nin adaylığı ile artık iyice sivrilmiş görünüyor.
Kaddafi, UBH lideri Abdülhamid Muhammed elDibeybe ve Bingazi'nin adayı Halife Hafter'le birlikte seçimleri kazanma ihtimali en yüksek adayı olarak geçiyor. Kaddafi sonrası Libya'da önemli pozisyonlarda bulunmuş olmaları ve ellerindeki silahlı güç ile sahip oldukları uluslararası destek göz önüne alındığında Dibeybe ve Hafter'in adının öne çıkması şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan Kaddafi isminin bu iki isimle birlikte “popüler aday” olarak anılması.
Seyfülislam Kaddafi
10 YILDIR BİTMEYEN KAOS
Kaddafi’yi öne çıkaran birkaç neden var. Birincisi ülkenin üzerine yağan NATO bombalarından sonra geçen 10 yıla rağmen hala toparlanamamış olması. Bir çok Libyalı, Seyfülislam'ın varis olarak anıldığı Kaddafi döneminin en azından ekonomik istikrarı ve işleyen altyapı hizmetlerine özlem duyuyor. Bitmek bilmeyen çatışmadan ve asgari de olsa varılamayan uzlaşılardan bıkmış Libyalılara Kaddafi ismi çekici geliyor olabilir.
İkincisi Libya'da Kaddafi ailesinin hala sadık destekçileri bulunuyor. Kaddafiler Sirte, Beni Velid ile Brak eşŞati ve Cebel Garbi'de bir çok aşiretin desteğine sahip. Libyalı bazı kabilelerin çeşitli ülkelere dağılmış Kaddafi ailesinin üyelerini tekrar Libya'ya getirmek için çaba harcadığı ve bazı kampanyalar düzenlediği basına yansımıştı.
Mücahit Aydemir, Kaddafi'nin adının neden öne çıktığını şöyle açıklıyor: “Seyfülislam’ın kendine has, farklı bir kitlesi ve sevenleri var. Bunu iki kısma ayırabiliriz. Birincisi Sebha ve çevresindeki kabile desteği. Ancak kuzeydeki büyük kentlere oranla bu bölgelerin genel nüfusa oranı son derece az. İkincisi ise büyük kentlerdeki göreceli destek. 10 yıldır devam eden iç savaş, istikrarsızlık ve ekonomik zorlukların, halkın bir kesimi nezdinde bir eski rejim nostaljisi yarattığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla eski rejimin veliahdı olan Seyfülislam’ı bu noktada çözüm olarak görenler de var.”
Ancak Aydemir'e göre Kaddafi, Libya için bir seçenek değil: “Seyfülislam UCM tarafından savaş suçları işlemekten aranan bir kişi. Ayrıca Şubat'ta göreve gelmesinden bu yana kısa zamanda ülke genelinde popülaritesini artıran bir Abdülhamid Dibeybe var. Seyfülislam, popülaritesini artırmak için ülkede kaos, çatışma ve istikrarsızlığa ihtiyaç duyarken, Dibeybe ise Başbakan olarak uyguladığı sosyal politikalar, finansal destek paketleri ve 'hayata dönüş' projeleriyle sivil ve demokratik bir siyasi figürün Libya’yı yönetebileceğini, eski dikta rejimine yeniden dönüşün bir seçenek olmadığını gösteriyor. Dibeybe’nin şu ana kadarki icraatlarıyla bunda başarılı olduğu söylenebilir. Doğudaki Hafter yanlısı Libya Siyasi Diyalog Forumu üyesi isimlerden dahi bunun itirafını şahsen duydum. Hafter bunu kabul etmese de bölge halkının Dibeybe’nin seçilmesine sıcak baktığını söylediler.”
Halife Hafter
RUSYA VE MISIR'IN DESTEĞİ
Üçüncüsü Hafter'i destekleyen Rusya ve Mısır'ın son dönemde Kaddafi'ye açıktan olmasa da verdikleri destek. Kaddafi'nin serbest kaldığı 2017'den sonra Rusya ile temasta olduğu biliniyordu. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov daha 2018'de Seyfülislam Kaddafi'nin ülkesinin siyasi hayatında rol oynaması gerektiğini söylemişti. “Kaddafi Hareketi” temsilcilerini resmi olarak ilk ağırlayan da Rusya oldu. Rus yetkililer daha önce Kaddafi'nin adaylığının engellenmemesi gerektiğine ilişkin açıklamalar yapmıştı. En son Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Libya halkı, aday Seyfülislam Kaddafi olsa bile seçimlerde kendisine en uygun olanı belirlemeli. Hafter ve diğer adaylara olduğu gibi Kaddafi ve oğluna bağlı da çok sayıda vatandaş var. Mesele Libya halkının eline bırakılmalı” dedi.
Mısır da desteklediği Hafter'in Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yakın angajmana girmesi üzerine “Kaddafi seçeneği”ne yeşil ışık yaktı. Kaddafi'nin adaylığını açıklamadan önce 14 Kasım'da Mısır'a giderek Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah esSisi ile görüştüğü iddia edildi.
Katledilmeden önce son adana kadar Kaddafi'yi destekleyen silahlı grupların Hafter cephesine katıldığı ve Kaddafi'nin adaylığının Hafter'in elini zayıflattığı da biliniyor. Tam da bu noktada Hafter destekçilerinin Kaddafi’nin itirazlarını ilettiği seçim ofisini bastığını da not etmek lazım.
Mücahit Aydemir, Kaddafi'nin üçüncü güç olarak sahneye çıkma işaretlerinin Rusya'ya rağmen olmayacağı görüşünde: "Rusya, Libya diyalog süreci ve ona paralel gelişen seçim süreci boyunca 'eski rejim yanlılarının' da sürece dahil etmesi gerektiğini hep vurguladı. Bununla kastedilen temel aktör elbette Seyfülislam Kaddafi. Libya’nın güneyinde (Fizan) Seyfülislam ile akrabalık bağı olan kabileler bulunuyor ve bir tabanı var. Sebha kentinde yakın zamanda Hafter güçleriyle yaşanan çatışmalar da Seyfülislam’ın üçüncü bir askeri bir güç olarak Libya sahnesine çıkma olasılığının işaretlerini veriyor. Elbette güvenlik durumundaki bu gelişmelerin Rusya’ya rağmen gerçekleşmesi mümkün değil. Rusya’nın bu noktada, seçim süreci ve sonrasında yeniden kurulması muhtemel güç dengesinde, hem Hafter’i hem de Seyfülislam’ı çıkarları doğrultusunda himayesine aldığını, buna göre birini diğerine tercih edebileceğini gösteriyor.”
TÜRKİYE DİYALOG KAPISINI AÇIK TUTUYOR
Seyfülislam Kaddafi'nin Trablus'un "resmi" müttefiki Türkiye ile bir iletişiminin olup olmadığı bilinmiyor. Türkiye, her ne kadar Trablus ile stratejik bir ittifak içinde olsa da önceki yılların aksine Libya'daki tüm aktörlerle iletişim kanallarını açık tutuyor. Muammer Kaddafi'nin diğer oğlu Sadi Kaddafi'nin Eylül 2021'de Trablus lideri Dibeybe'nin de katıldığı müzakerelerin ardından serbest bırakılarak Türkiye'ye gelmesi ve Dibeybe'nin Kaddafi'nin serbest bırakılmasıyla ilgili “Uzlaşı sağlamadan yol alamayız” açıklaması Seyfülislam'la Türkiye'nin doğrudan olmasa da iletişimde olduğu ihtimalini güçlendiriyor.
Mücahit Aydemir de Türkiye'nin Libya seçimlerinde müdahaleci bir yaklaşım benimsemediğini aksine doğu bölgesindeki aktörlerle de diyalog kapısını açık tuttuğunu belirtiyor: “Türk Dışişlerinin Libya seçimlerinde herhangi bir adaydan yana ağırlık koymadığını görüyoruz. Yapılan açıklamalarda yalnızca adil, şeffaf ve uzlaşıya dayalı seçim sürecinin işletilmesi mesajı veriliyor. Bunu belki şöyle açıklayabiliriz: Hukuki altyapısı son derece tartışmalı olan bir seçim süreci var ve bu şartlarda sağlıklı bir seçim gerçekleşmesi hukuki ve güvenlik açısından çok zor görünüyor. Kaldı ki seçimlere bir haftadan az bir zaman kalmasına rağmen henüz resmi olarak adaylık listeleri dahi açıklanmadı. Bunların hepsi öngörülen sorunlardı ve Türkiye için herhangi bir tartışmaya kapı aralayacak müdahaleci bir yaklaşım benimsenemezdi. Bununla birlikte Türkiye’nin Mısır ve BAE gibi bölgesel güçlerle ılımlılaşma politikasının Libya’ya da olumlu yansıdığını görüyoruz. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Aralık’ta, Libya Temsilciler Meclisi Başkanvekili Fevzi ElNuveyri ve beraberindeki heyeti kabul etti. Libya’nın Hafter kontrolündeki doğu bölgesinden ve çoğu Akile Salih kanadından isimlerin yer alması nedeniyle özel önem taşıyan bir ziyaretti bu. Ziyaret, Türkiye’nin, Libya’nın batısındaki uluslararası tanınırlığı bulunan hükümetle kurduğu stratejik ittifakı korurken, doğu bölgesindeki aktörlerle de bu tartışmalı seçim atmosferinde diyalog kapısını açık tuttuğunu gösteriyor.”
KOLAY ÇÖZÜM YOK
Kaddafi’nin muhtemel siyasi rolünün olup olmayacağı veya ne olacağı henüz belirsiz. Ancak Libya yönetimine tıpkı 10 yıl önce olduğu gibi geleneksel kahverengi cübbeli ve uzun sakallarıyla Kaddafi ailesinden birinin gelmesi 360 derecelik bir eksen değişikliği demektir. Böyle bir değişiklik NATO'nun karnesine “büyük hezimet” olarak Afganistan'ın yanına altın harflerle yazılır. Zaman, Libya halkının geçen 10 yıla “reklam arası” mı diyeceğini yoksa başka seçenekleri mi değerlendireceğini gösterecek.
Ancak Dibeybe, Hafter, Kaddafi ya da bizim hiç konuşmadığımız bir isim... yönetime kim gelirse gelsin Libya’nın önünde kolay bir çözüm yok. Seçimler kazasız belasız yapılsa ve siyasi uzlaşı sağlansa dahi merkezi bir hükümetin kurulması, silahların tek elde toplanması, yeniden inşa gibi büyük sorunlar Libya'yı daha uzun yıllar zorlayacağa benziyor. Ama tüm bunların gündeme gelebilmesi bile ülkede birlik ve beraberliğin sağlanmasından geçiyor.
Aydınlık