Saz kedisi Latmus, yerleşecek bir alan bulmak için bir hafta içinde en az 3 kez otoyoldan geçti. Araştırmacı Dr. Mengüllüoğlu, ‘Habitatlar arasında bağlantı kopukluğu var ve hayvanlar geçiş yaparken ne yazık ki araçların altında kalıyorlar’ dedi.

Nesli tehlike altındaki saz kedileri Yaban Hayatı Araştırmacısı Dr. Deniz Mengüllüoğlu ve ekibince yakın takipte. Türkiye’de ilk kez uydu vericisi takılan saz kedisi Latmus, 1,5 yıl boyunca beslenme alanları hakkında bilgi verecek. Saz Kedisi Projesi ile ayrıca koruma altındaki türün farklı bölgelerden gen geçişine ilişkin de veri toplanacak. Latmus, bir hafta içinde 100 kilometrekareden daha geniş bir bölgede gezerek, kendisine alan aradı. Saz kedileri, önce sıtma hastalığı ile mücadele ardından değişen tarım politikaları nedeniyle darbe aldı. Sulak alanları tercih eden türün yaşam alanı daraldı. Dr. Deniz Mengüllüoğlu, saz kedilerinin 2030 bireylik izole popülasyonlar şeklinde hayatta kalmaya çalıştığını söyledi. Dr. Mengüllüoğlu, “Azımsanmayacak sayıda birey mevsimlik oluşan sulak alanlar arası geçiş yaparken çarpılıp ölüyor. Etkin koruma için türü anlayabilmek şart. Alan kullanımı, habitat ve besin gereksinimleri, dispersal davranışı, üreme başarısı gibi verileri toplamak Saz Kedisi Projesinin ilk amaçlarından. Tasma verisi ışığında ölüm riski yüksek alanlarda önlemler de alınacak” dedi.

10 BİREYE VERİCİ TAKILACAK

Bu kapsamda 10 bireye tasma ile uydu vericisi takılacak. Bunlardan ilki adını Latmus Körfezi’nden alan “Latmus” oldu. 12 kilogram ağırlığındaki bu genç yetişkin erkek, tasmanın takıldığı 1 hafta içinde araştırmacılar için veri toplamaya başladı bile. Latmus’tan gelen verilerin son derece ilginç ve düşündürücü olduğunu söyleyen Mengüllüoğlu şöyle konuştu: "Veriler, Latmus'un yaşadığı zorluklara ışık tutuyor. Bafa Gölü'nün etrafında çok fazla doğal alanı olmadığı için ne yazık ki yerleşecek bir alan bulamıyor. Neredeyse Milas tarafına kadar dağları tepeleri aşarak gidip geri dönmek zorunda kalmış. 34 kez büyük otoyollardan geçmiş. Bu da saz kedisi için çok büyük bir sıkıntı çünkü yolları geçerken araçlar çarpabilir, farklı tehlikeler de var. Saz kedisi normalde eğer yerleşik bir bireyse bu kadar büyük bir alanda yaşamıyor."

Saz kedisinin, sulak alanların etrafındaki sazlıklar ve bitki örtüsü bozulduğundan yerleşecek geniş bir sazlık alan bulamadığını bildiren Mengüllüoğlu, "Makilikleri kullanarak yeni sulak alanlara ulaşmaya çalışıyor ancak dönüp dolaşıp yine göle geri dönüyor" ifadelerini kullandı.

Bafa Gölü ve Büyük Menderes Havzası'nın etrafında geniş tarım alanları olmasına rağmen çok az sayıda sulak alanın kalmasından dolayı çalışmayı bu bölgede yoğunlaştırdığını dile getiren Mengüllüoğlu, şöyle konuştu:

"Habitatlar arasında bağlantı kopukluğu var ve hayvanlar geçiş yaparken belirli yollardan geçerken ne yazık ki araçların altında kalıyorlar. Sadece son 23 hafta içerisinde yollarda 15 kadar tilki, çakal, sansar ölüsüyle karşılaştım. Bu bölgede çok fazla hayvan çarpılıyor. Bu GPS tasma verisi bize aslında 'Bu yolları geçişler için ne sıklıkla kullanıyorlar, araçlar ve trafik bu hayvanlar için büyük bir tehlike mi?' bunları gösterecek."

Dr. Deniz Mengüllüoğlu

TAKİP EDİLEN İLK BİREY

Latmus, Türkiye’de uydu ile takip edilen ilk saz kedisi oldu. Mengüllüoğlu, “Türü daha yakından tanıma gereksinimleri ve tehditlerini daha iyi anlama ve daha etkin koruma şansımız olacak” dedi. Mengüllüoğlu, Latmus’a tasmanın takılmasına ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şunları anlattı: “Gece saat 02.00'de fotokapandan gelen fotoğrafa uyandım ve yollara düştük. Kapanın yanına vardığımızda bu akıllı çocuk sakin bir şekilde kapanda oturmaya devam etti. Sadece bir iki defa arkasını dönerek kaçmaya çalıştı. Uyuduktan sonra vücut ölçümlerini alıp verici tasmasını taktım. Sonrasında ağız ve makatından şu an herkesin çok aşina olduğu PCR swap örneklerini, genetik çeşitlilik analizleri için aldım. Sıra fotoğraf çekilmeye gelmişti ki birden hareketlendi kerata ve geriye bu flu ilk fotoğraftan başka birlikte fotoğrafımız kalmadı. Tasmanın üzerindeki deri parçası Latmus sulara girip çıktıkça yıpranıp kopacak ve tasma, 11.5 yılda düşecek.”