Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 20 Aralık 2021 tarihinde yapılan kabine toplantısından sonra ekonomiye dair açıklamalarda bulundu. KKM (Kur Korumalı Mevduat) uygulamasının başladığını ilan eden Sayın Erdoğan burada elde edilen kazancın stopajdan muaf tutulacağını açıkladı. O tarihe kadar yaklaşık olarak 4 ay boyunca manipüle edilen döviz fiyatları başta dolar/TL olmak üzere çok sert bir düşüşle geriledi. KKM’nin ilan edilmesi bile manipülatörleri korkutmuş ve panik satışları tetiklemişti. Bazı yabancı manipülatörlerin, mandacı ekonomistlerin ve muhalefetin körüklediği bu manipülasyon sürecinde kara propagandanın ektisinde kalan küçük yatırımcılar ne yazık ki zarar gördü.
KKM UYGULAMASI BAŞARILI BİR SEYİR İZLİYOR
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nureddin Nebati 4 Nisan 2022 tarihinde katıldığı bir toplantıda KKM’nin 695 milyar TL’ye (yaklaşık 47,4 milyar dolar) ulaştığını açıkladı. BDDK verilerine göre 24 Aralık 2021 tarihi itibariyle toplam yabancı para mevduatı 261,22 milyar dolardı. 22 Nisan 2022 tarihinde toplam yabancı para mevduatı 237,98 milyar dolara geriledi. Aradaki 23,24 milyar dolarlık fark yabancı para mevduatında yüzde 8,90 oranında bir çözülmeyi ifade ediyor. Dört ay içinde yaşanan bu gerileme önemlidir. KKM uygulamasına geçen yatırımcıların neredeyse yarısının dövizden geçiş yaptığı görülüyor. KKM’nin diğer bir başarısı aynı dönemde TL’nin yabancı para birimlerine karşı izlediği istikrarlı seyirdir. Açıklama sonrası ilk iki haftayı hariç tutarsak dolar/TL kuru son dört ay boyunca 13,00 15,00 bandında bir seyir izledi. Benzer şekilde avro/TL kuru 14,75 16,50 arasında dar bir bant içinde dalgalandı.
KKM’NİN MALİYETİ DEVEDE KULAKTIR
KKM uygulaması konusunda çok tartışma yapıldı ve konu ile ilgili kara propaganda faaliyeti ısrarla devam ettiriliyor. En çok kullanılan argümanlardan biri ‘KKM’nin maliyeye getirdiği yük’ konusudur. 2021 yılının son dört ayında ‘döviz kuru artışının Türk ekonomisine getirdiği milyarlarca dolarlık yükü’ her gün hesaplayarak anons eden mandacı ekonomistler şimdi bu hesapları unutmuş gibi görünüyor. Yüksek döviz kurlarının Türk ekonomisine getirdiği maliyeti son aylarda yüksek enflasyon olarak yaşıyoruz. Dolayısıyla bu argüman üzerinden KKM’nin yükünü tartışmak abesle iştigaldir.
ENFLASYON KORUMALI TAHVİL OLUMLU BİR ADIM
Sayın Nebati’nin önceki gün açıkladığı bireysel yatırımcılara yönelik olarak enflasyon bazlı ürün geliştirilmesi adımı olumlu bir gelişmedir. Bu ürün, enflasyona karşı korunmak için döviz talep eden yatırımcıların dövizlerini bozmasını ve dolarizasyonun azaltılmasını sağlayacaktır.
DIŞ TİCARETTE MİLLİ PARALARIN KULLANIMI ÇOK DÜŞÜK
2021 yılı itibariyle Türkiye’nin ihracatı 225,29 milyar dolar, ithalatı ise 271,42 milyar dolar oldu. İthalat işlemlerinin yüzde 65’i ABD doları ile yapılıyor. En yüksek miktarda ithalat yaptığımız ülkeler sırayla Çin, Rusya ve Almanya’dır. Çin’den 2021 yılında 32,24 milyar dolarlık, Rusya’dan 21,76 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdik. Aynı zamanda net olarak dış ticaret açığı verdiğimiz bu ülkelerle ticaretin önemli bir kısmı ABD doları ile yapılıyor. Her ne kadar Ukrayna Operasyonu sonrası Rusya’ya yapılan ödemelerde para birimi değişebilirse de yüksek miktarda ithalatın, yüksek döviz talebine neden olduğu gerçeği değişmiyor.
KISA VADELİ DIŞ BORÇLAR LİRANIN GÜÇLENMESİNİ ENGELLİYOR
Türk Lirasını zayıflatan ve dolarizasyonu tetikleyen önemli unsurlar arasında dış borçların vade yapısı geliyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 31 Mart 2022 tarihinde açıkladığı verilere göre 2021 yılı 4. Çeyrek dış borç toplamı 441,06 milyar dolardır. Bu tutar GSYİH’nın yüzde 54,9’una denk geliyor ve uluslararası standartlara göre kabul edilebilir bir seviyededir. Fakat dış borcun vade yapısına baktığımızda yüksek döviz talebinin kaynaklarından birini görüyoruz. Türkiye’nin kısa vadeli dış borçlarının toplamı 119,32 milyar dolardır ki bu, toplam dış borcun yüzde 27’sine denk geliyor. Bu oran hem dış borç çevirme riskini artırıyor hem de dolarizasyonu destekleyen yüksek döviz talebine neden oluyor. Özellikle özel sektör dış borcunun vade yapısının acilen uzatılması için önlem alınması gerektiği görülüyor.
DÖVİZ BAZLI VARLIKLAR AZALTILMALIDIR
22 Nisan 2022 tarihli BDDK verilerine göre yatırımcıların döviz bazlı tahvil ve diğer menkul değerlerin toplamı 57,51 milyar dolardır. TL ve döviz varlıkların toplamı 118,86 milyar dolardır ve döviz varlıklarının oranı 48,38 seviyesinde bulunuyor. Bu varlıkların döviz bazında tutulması yüksek döviz talebini sağlayan etkenlerden birisidir. Dolayısıyla döviz varlıklarının çözülmesine dönük önlemler alınmalıdır.
LİRALAŞMA STRATEJİSİ GÜÇLENDİRİLMELİDİR
KKM uygulaması döviz hesaplarında % 9’a yakın çözülme getirdi. Dört ay gibi kısa bir sürede bu dönüşümün gerçekleşmesi Hükümetin başarı hanesine yazıldı. Bu başarı Türk Lirasının güçlendirilmesi için diğer adımlarla desteklenmelidir. Yüksek dolarizasyon ve ekonominin ithalata dayalı çarpık yapısı yaşanan enflasyonun temel etkenlerindendir. Dolayısıyla Türk Lirasını destekleyen uygulamalar aynı zamanda kontrolsüz bir şekilde artan enflasyonu dizginleyici etki yaratacaktır.
LİRALAŞMA STRATEJİSİNİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN ÖNERİLER
Acilen planlı olarak ithal ikamesi politikalarına geçilmelidir.
Kur riskine yönelik risk yönetimi hem kamu hem de özel sektörde zorunlu hale getirilmelidir,
KKM uygulamasında ürün ve vade çeşitliliği artırılmalıdır,
Dış ticarette milli paralarla ticarete yönelik adımlar atılmalıdır,
Özel sektör dış borçlarında vadeler uzatılmalıdır,
Kamu ve özel sektör borçlanmalarında ABD doları yerine yuan bazlı borçlanma teşvik edilmelidir,
Döviz bazlı varlıkların çözülmesi için yeni ürünler geliştirilmelidir. Tahvil ihraçlarında alternatif para birimleri (örneğin yuan) veya KKM benzeri yeni ürünler sunulabilir,
TCMB rezervlerinde ABD doları ve avronun payı azaltılmalı, büyük dış ticaret ortaklarımıza ait para birimi rezervleri artırılmalıdır (yuan,ruble gibi).
Kaynakça; https://www.bddk.org.tr/BultenHaftalik/
https://hmb.gov.tr/disekonomikiliskileristatistikleri
Serhat Latifoğlu
Aydınlık