Kubilay olayını duyar duymaz harekete geçen Atatürk, basit bir irtica hadisesi olmadığını saptadı. Bazı Menemenlilerin Kubilay'ın katlini alkışlamasına çok içerledi.

ERCAN DOLAPÇI

Bugün 23 Aralık 1930 Menemen İsyanının 90. yıl dönümü. Gericiliğin başkaldırması sonucu Yedek Subay Kubilay ve yanında bulunan iki bekçi şehit olmuştu... Bugünlere derslerle dolu olayı Mustafa Kemal Paşa, Trakya gezisi sırasında Edirne'de duyar. Büyük tepki verir. Hemen İstanbul'a gelir ve burada Hükümeti harekete geçirir. 27 Aralık 1930 günü de Ordu'ya hitaben yayımladığı mesajında şunları belirtir: "Kubilay Bey'in şahadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen'deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkâr bulunmaları, bütün Cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadisedir. (...) Menemen'deki ahaliden bazılarının hataları bütün milleti elemlendirmiştir. İstilanın acılığını tatmış bir muhitte genç ve kahraman Zabit Vekili'nin uğradığı tecavüzü milletin bizzat Cumhuriyet'e karşı bir suikast kabul ettiği ve tecavüzcüler ile teşvikçileri ona göre takip edeceği muhakkaktır. (...) Büyük Ordu'nun kahraman genç subayı ve Cumhuriyet'in mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey temiz kanı ile cumhuriyet'in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır." (ATABE, C.24, Kaynak Yayanıları, İstanbul, 2008, s.391.)

HÜKÜMET ADİ VAKIA SANDI

1919'da Yunanlılar tarafından işgal edilen İzmir'in şirin ilçesi Menemen'de 500'e yakın vatandaşımız katledilmişti. Toplamda ise ölü ve yaralı bin 200 insanımız mağdur olmuştu. Menemenli olan yazar Attilâ İlhan'ın da anlattığına göre, kurşun izleri hâlâ evlerin duvarlarında bulunmaktadır. İşte bu kadar acılar yaşayan Menemende bir grubun bu davranışı, Atatürk'ü üzer ve ilçenin dağıtılmasına karar verir. Daha sonra da bundan vazgeçer. Bunu da Özel Kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak anılarında şöyle anlatır: "Hükümet ilk anda vakayı mevzii ve münferit bir olay olarak karşılamıştı; garip bir önsezi ile zaten huzursuzluk içinde bulunan ve hadesiden son derecede müteessir olan Atatürk ise, başka türlü düşünüyor, bu canice teşebbüsü daha şumullü bir tertibin ilk belirtisi telâkki ediyordu. Görüşünü hükümete bildirmişti. Tahkikat ilerleyince hakiki durumun, O'nun tahmin ettiği gibi olduğu meydana çıkmıştı." (Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, C.2, s.451452.)

'MENEMEN'İ DAĞITIN!'

Soyak'a göre katliamı gerçekleştiren elebaşı Derviş Mehmet, işgal yıllarında Yunanlılara yardım etmiş bir işbirlikçiydi. Soyak, Gazi'nin Menemen'in dağıtılmasına ilişkin olarak verdiği kararı da şöyle açıklar: "Hadiseden ve bilhassa şehit Kubilay'ın başı kesilirken bu vahşet sahnesinin orada toplanan halk tarafından alkışlanmış olmasından Büyük İnkılâpçı o kadar acı duymuştu ki ilk günlerde, devrimci Cumhuriyet aleyhinde bulunanlara tesirli bir ibret olmak üzere, Menemen halkını etrafa dağıtarak kasabanın tamamen boşaltılmasını düşünmüş ve ifade etmiş idi; fakat sonradan sükûnete gelince durumu tekrar muhakeme etmiş olacak ki, bir daha bu düşünce ve ifadesini tekrar etmemiştir." (age., s.454.)

ÇANKAYA TOPLANTISINDA ALINAN KARARLAR

Mustafa Kemal Paşa, 7 Ocak 1931 günü Çankaya'da mini zirve yapar. Zirveye TBMM Başkanı Kâzım Özalp Paşa, Başbakan İsmet Paşa, Dahiliye Vekili Şükrü Kaya ve Savunma Bakanı Zekai Bey katılır. Konu Menemen'dir. Atatürk bir ara sözü Menemen halkının tutumuna getirir ve şunları söyler: "En az kabahati seyirci kalmak olan Menemen halkı orayı terk etmelidir. Hepsi töhmet altındadır." Atatürk ve komutanlar, Nakşibendi tarikatının üzerine ciddiyetle gidilmesini, başlarının ezilmesini ve bunların siyasi bağlantılarının da ortaya çıkarılmasını isterler. Basının tutumunu da eleştirirler ve irticayı cesaretlendirici yayın yaptıklarını dile getirirler. Toplantı sonrası 12 karar alınır. Kararlılık dile getirilir. Hadiseye karışan bazı isimler tespit edilir ve bunlar hakkında takibat yapılması istenir. İrtica hareketinin bölücü hareketle olan bağlantılarına dikkat çekilir. (ATABE, C.24, Kaynak Yayınları, 2008, s.394397.)

DAVA BİR AYDA SONUÇLANDI: 32 KİŞİ İDAM EDİLDİ

Olay ciddiyetle takip edilir. 21 Ocak 1931 günü sona eren davada 105 sanığa şu cezalar verilir: 37 idam (5'i yaşlılıkları nedeniyle 1524 yıl arası ceza aldı), 13 kişiye 3 sene hapis, 10 kişiye bir sene adi hapis, 7 kişiye 15 sene hapis, 11 kişiye şeyhlikten 3 yıl, 27 beraat. İdama mahkûm edilenlerden 2 kişi hastalıktan vefat eder. Birisinin de cezası TBMM tarafından 2 yıl hapse çevrilir. 4 Şubat 1931 günü idamlar Menemen meydanında infaz edilir. 54 kişi cezalarını çekmek üzere Ankara'ya nakledilir.

GENELKURMAY: VAKTİNDEN ÖNCE ORTAYA ATILDILAR!

Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan raporun “Olayda dikkat çeken önemli hususlar” başlıklı bölümünde şu saptamalar yapılır: "Kolordu Komutan Vekili General Mustafa Muğlalı'nın bizzat yerinde yaptığı incelemeden edindiği kanaata göre; bu olay sadece altı serseri tarafından meydana getirilmiş değildi. Bu olayda serseriler sadece sabırsızlık göstererek vaktinden önce ortaya atılmışlardı. Oysa, bu mesele birtakım gizli ve hain eller tarafından idare edilen bir örgütün mevcut olduğunu göstermekte ve bu havalide için için işleyen bir yaranın mevcut olduğu kesinlikle hissedilmekte idi." (Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları, C.2, 2. Basım, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2011, s.28.)

YÖNETİCİLERİN İHMAL VE KAYITSIZLIĞI

Raporda dikkat çeken önemli bir husus da, ilçedeki ve bölgedeki yöneticilerin ihmal ve kayıtsız tutumu. Buna ilişkin de şu saptama yapılır: "Cereyan eden bu kanlı olay karşısında manzara şudur: 10 adım kadar uzakta duran bölüğün başındaki cavuşlar, kansız ve cebin bir ruh hali içinde en ufak bir hareket göstermiyorlar ve alçakça kaçıyorlar. Olayın başında şeriflere söz geçiremeyerek yanındaki dört jandarma ile hükümet binasına giren jandarma komutanı da, bu kanlı olaya seyirci kalıyor. Yalnız olayı görenlerden bir bekçi derhal evine gidip tabancasını alıyor ve olay yerine gelerek şakilerin üzerine ateş etmeye başlıyor. Ağzından vurularak şehit ediliyor.

Aynı anda hükümetin iç kapısında silahsız olarak beklemekte olan diğer bir bekçi de şehit edilmiştir. (...) Ailelerinin hükümete malumat vermiş olmasına rağmen hükümet, hiçbir teşebbüste bulunmadığı gibi civar ilçelerin de dikkatini çekmemiştir. Ayrıca bu hareketin Manisa'da veya dışırda bir örgüte bağlı olduğu üzerinde bir soruşturma da yapılmamıştır. (...) Bundan başka hükümet konağı önüne gelen şerirlerin etrafına toplanan ahaliden üçte ikisinin üzerinde tabanca bulunmuş ve bunlar şerirler tarafından söylenen nutukları alkışlamışlardı. Bu kadarla da kalmayarak yaralı düşen subayın, şerirlerin reisi tarafından boğazı kesilirken de alkışlamışlardır. İlçe kaymakamı, hükümet konağı asker tarafından işgal edildikten sonra hükümete gelmiş, bu safhaya kadar adeta seyirci kalmıştı." (age., s.26, 29.)

ATATÜRK’ÜN SAPTAMALARI

Mustafa Kemal Paşa, hadisenin basit bir 'irtica' olmadığını ve Cumhuriyet'e karşı başkaldırı olduğunu tespit eder. Hemen Başvekil İsmet Paşa'yı arar ve gereken tedbirlerin ciddiyetle alınmasını ister. Kendisi de bir süre sonra bölgeye gider. Atatürk bununla kalmaz, uzun bir yurt gezisine çıkar. İşe Ege'den başlar. Görür ki halk sıkıntı içinde ve 12 Ağustos 1930 günü kurulan muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası'na yönelmektedir. Bundan da muhalifler yararlanmaktadır. Parti giderek rejim karşıtlığının merkezi olmaya başlar. Bu, devrimci yönetimi rahatsız eder. Cumhuriyet'in 'demokrasiye' kurban edilemeyeceğini görür. Daha liberal olan SCF, 17 Kasım 1930 günü fesh edilir.

SIKINTI NEYDİ?

Atatürk, Menemen hadisesinin altında yatan asıl nedenin 1929 dünya ekonomik bunalımının Türkiye'yi de sıkması olduğunu görür. Gittiği her yerde halk ona çektiği ekonomik sıkıntıları ve bürokrasideki hantallığı anlatır. Bir de vergilerden duyduğu sıkıntıyı... ABD'de başlayan sıkıntı Avrupa'yı ve Türkiye'yi de sarsmıştır. O tarihte, daha sanayileşememiş olan Türkiye, sadece hammadde satmaktadır. Buhran nedeniyle bunun da fiyatı düşmektedir. Bunun verdiği sıkıntıyla da içerde işsizlik artmaktadır. İçeride ise tüketim maddelerinin fiyatları artar. Vergiler de üstüne binince bunalım giderek derinleşir. Bunalan halk da muhalefete yönelmektedir. Muhalefetin amacı ise Cumhuriyet devrimini dönüştürmektir. İşte buna fırsat vermemek için kollar sıvanır.

ATATÜRK'ÜN AYDIN'DA GENÇLERE AZARI

28 Menemen sanığının idam edildiği 3 Şubat 1931 günü, Aydın'ı ziyaret eden Gazi Paşa, Türk Ocağı'nda gençlere 'Köylere gidiyor musunuz?" diye sorar, gençler 'araç sıkıntısından' bahsedince Gazi, "Şeyh ve müritlerin köye giderken otomobil masrafını düşünmediklerini" söyler. Bu da kireçlenmenin başladığının işaretidir. Gazi Paşa sıkıntıları anında, İsmet Paşa'ya rapor eder ve gereken tedbirlerin alınmasını ister. Ankara'ya dönünce de kendi maaşı başta olmak üzere milletvekillerinin maaşlarını düşürtür. Yeni bir seçim için Meclis'i fesheder. (ATABE, c.25, 2009, s.80.)

'DEĞERSİZ İNSANLARIN ELİNDE'

Gazi Paşa, 6 Şubat 1931 günü ise Başvekil İsmet Paşa’ya İzmir’den şu raporu gönderir: "Aydın Türk Ocağı değersiz insanlar elinde hareketsizdir. Ocak başındakiler istifa ettiler. Değerli insanlardan mürekkep bir idare heyeti lüzumludur.” (Atatürk Seyahat Notları (1930 1931), Yayına Hazırlayan: Gürbüz Tüfekçi, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1998, s.123.)

CHF KONGRESİNDE MENEMEN'E VURGU

Atatürk, 10 Mayıs 1931 günü CHF Üçüncü Büyük Kongresi açış konuşmasında Menemen hadisesine değinerek şunları söyler: “Menemen hadisesi, irticanın ortaçağdaki kadar vahşi ve intikamcı olduğunu gösterdiği gibi, ahvalden ne kadar cüret almış olduğunu da göstermek itibariyle uyandırıcıdır. Laik, cumhuriyetçi ve inkılâpçı Fırka’mızın idaresi karşı tedbirleri derhal almak mecburiyetinde idi. İnkılâpların müdafaası için Fırka’mızın bütün üyeleri ve teşkilatı daima karşılık vermeye hazır bulunacaklardır. Bu defa da Fırka’mız fevkalade hadisenin davet ettiği tedbirleri asgari zamanda kaldırarak normal iadesini azami derecede çabuklaştırmıştır.” (ATABE, c.25, 2009, s.141.)

SANAYİLEŞME HAMLESİ KURTARDI

Kurulan yeni kabineyle ve Meclis'le köklü tedbirler alınır. En önemlisi de 1923'te İzmir İktisat Kongresi'yle başlayan ve o güne kadar uygulanan Liberal politikaların çözüm olmadığını ve olmayacağını görmesidir. Artık devletçilikten başka çare kalmadığını görür. Kolları sıvar ve 1931 yılında planlı kalkınmaya geçer. Sıkı tasarruf tedbirleri ve yerli malı kullanma kampanyaları zaten 1929'da başlamıştır. Devlet eliyle sanayileşme hamlesi başlar. Bu dönemin simge kuruluşları Aydın Nazilli Sümerbank Basma ve İplik Fabrikasıdır. 5 bin kişinin çalıştığı fabrika küçük bir kasaba olan Nazilli'yi kısa sürede örnek bir şehir haline getirir.

ÇIKARILAN DERS

Sanayileşmeyle birlikte İş Kanunu da çıkarılır. Dünya buhranı öyle kısa sürede bitmez. 1935'lere kadar sürer. Zaten 1939'daki savaşın bir nedeni de budur. İşte büyük devrimci Atatürk, Menemen'den bu dersi çıkarır ve irticayı sanayileşme ve devletçilikle ezer. Çok kişi Kubilay ve Menemen'i yıllarca 'basit bir irtica hadisesi' olarak gördü. Oysa oradan çıkarmak gereken en büyük ders buydu. Bunu da Atatürk çıkardı. Çıkardığı için de Türk Devrimini güçlendirdi.


Aydınlık