Azerbaycan ile Ermenistan arasında cereyan eden Karabağ Savaşı haklı bir savaştır.
Karabağ Savaşı haklı bir savaştır çünkü, Azerbaycan toprakları olan Karabağ ve çevresindeki yedi yerleşim bölgesi işgal altındadır. Bu sorunu çözmek için kurulmuş olan Minsk grubu otuz küsur yıldır kasıtlı olarak bu sorunu kalıcı hale getirmiştir.
Diplomasi yolu ile Karabağ sorunu çözümlenemeyince savaş yolu ile kaybedilen toprakları geri almak dışında çare kalmamıştır.
Azerbaycan siyaset ve diplomasisi uluslararası ortamının uygun olduğu şartlarda ve Ermenistan saldırısını da kullanarak askeri gücün kullanılması ve sorunun askeri güçle çözümü için fırsat oluşturmuştur.
Batı yanlısı Paşinyan yönetiminin Ermenistan’da iş başında olması ve Rusya’nın bu ülkenin kendi nüfuz alanının dışına çıkmasını önleme çabası ise Rusya’nın Azerbaycan’ın bu hamlesine yeşil ışık yakmasını sağlamıştır.
Karabağ Savaşının siyasi amacı işgal altındaki toprakları kurtarmaktır. O halde uygulanacak askeri strateji ve bu stratejiyi uygulayacak kuvvet yapısı buna uygun olmalıdır.
Uluslararası ortam ve baskılar günümüzde uzun süreli savaşlara imkan vermemektedir. Bu nedenle de Azerbaycan’ın bu savaşta uyguladığı askeri stratejide ‘’zaman’’ kritik bir unsurdur.
Bu siyasi amacı sağlayacak askeri hedeflerin kısa bir zaman süreci içinde ele geçirilmesini gerektirir ve askeri kuvvet yapısı da buna uygun olmalıdır.
Savaş kendine has kuralları da olsa sanattır.
Savaş sanatı, başarı için, inisiyatifi erkenden ele geçirmeyi, peş peşe vurulan darbelerle hasmın dengesini bozmayı ve onu beklemediği şartlarda savaşa zorlamayı gerektirir.
Karabağ Savaşında siyasi amacı sağlayacak, yani işgal altındaki toprakların geri alınmasını sağlayacak askeri hedeflerin seçiminde Carl von Clausewitz’in ‘’ağırlık merkez’’ konsepti bize ışık tutmaktadır.
Okuyucunun anlayacağı şekilde ifade etmek gerekirse, Clausewitz’in ağırlık merkezi konsepti, benim kişisel yorumum ile ‘’Savaşta neyi etki altına alırsam zaferi garanti ederim’’ anlamına gelmektedir.
Karabağ Savaşında ise ağırlık merkezi, ‘’bu savaşta ben neyi etki altına alırsam işgal edilmiş toprakları kurtarırım’’ anlamını taşımaktadır.
Kanımca, Karabağ Savaşında ağırlık merkezi, Ermenistan ile Karabağ arasındaki irtibatın kesilmesi, bu amaçla da bu irtibatı sağlayan coğrafi bölgenin öncelikle ele geçirilmesidir.
Bu amaçla, öncelikle Ermenistan ile Karabağ arasında irtibatı, Karabağ’daki Ermeni birliklerinin ikmalini ve takviyesini sağlayan yolların kontrol edilmesi gerekmektedir.
O halde Karabağ Savaşının öncelikli askeri hedefi, bu imkanları sağlayan Laçin bölgesidir.
Dağlık bölgelerdeki çatışmalardan kaçınırken ve Ermeni birlikleri cepheden tespit edilirken, Laçin bölgesinin ele geçirilmesi için güneyden ve kuzeyden bu bölgeye uzanan kuşatıcı ‘’harekat hatlarının’’ kullanılması ile birlikte havadan bu bölgeye seçkin birliklerin indirilmesi ve bu birliklerin uzun menzilli ateş destek vasıtaları ile desteklenmesini gerekir.
Uluslararası aktörler baskı yaparak beş yerleşim bölgesinin Azerbaycan’a iadesini, Dağlık Karabağ ile Dağlık Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan iki reyonda Ermeni işgalinin devam etmesini ve savaşın böyle sona ermesini isteyebilirler.
SON SÖZ:
Erken ateş kes Azerbaycan’ın aleyhine olmuştur. Ateş kes süresince Karabağ’daki Ermeni birlikleri toparlanma, yeniden tertiplenme ve takviye edilme imkanlarına kavuşmuştur.
Azerbaycan siyasetinin şimdiki görevi, ateşkesi sona erdirecek ve savaşı yeniden başlatacak ortamı oluşturmaktır.
Ermeni hayalleri için son zamanda Ermeni medyasında yer alan haritaya bakınız.