Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önce DSP lideri Önder Aksakal ardında da Milli Görüş hareketinin asıl lideri ve Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asıltürk ile görüştü. Erdoğan, evinde ziyaret ettiği Asıltürk ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada bizzat "ittifak" sözünü kullandı.

Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

"Benim Asiltürk'e ziyaretim hem bir nezaket ziyareti hem de bu ittifak meselesinde yani bir seçim ittifakı mı olur veya geleceğe yönelik biz bir terörle mücadele verirken burada bu terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazım. Yani yalnızlığı hissetmememiz lazım. Buna benzer görüşmeleri bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz."

Erdoğan'ın açıklamalarının ardından ziyaretin "ittifak" konusunu da içerdiği tescillenmiş oldu. Son seçimlerde Millet İttifakı'nı destekleyen Saadet Partisi'nin olası seçimde Cumhur İttifakı bloğunda yer alma olasılığı siyaset kulislerini hareketlendirdi ve yeni hesaplar yapılmaya başlandı.

Öte yandan devamı geleceği belirtilen temasların, Millet İttifakı'nı nasıl etkileyeceği tartışılırken hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi yazarı Mahmet Övür, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başka planlarının da olduğunu duyurdu.

'DELEGELER DEĞİL ÜYELER SEÇSİN'

İddiaya göre bunların en önemlisi ise Seçim ve Siyasi Partiler Yasası'nda yapılacak değişiklikler...

Övür, Erdoğan'ın yeni planını köşesinde şöyle anlattı:

"Rahmetli Demirel, siyasetteki sürprizler için "Turpun büyüğü heybede" sözünü kullanırdı. Şimdi bu, Millet İttifakı, daha doğrusu CHP için kullanılıyor. Denilen şu: CHP'yi önümüzdeki günlerde sadece Saadet Partisi'nin ittifaktan ayrılması değil bir başka sürpriz daha bekliyor: Siyasi Partiler Yasası'ndaki değişiklik.
Bunun ne anlama geldiğini biraz açalım. Hükümetin gündeminde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni daha demokratikleştirmek için iki önemli yasanın değiştirilmesi var: Seçim ve Siyasi Partiler Yasası.
Seçim yasası başlığı altında, dar veya daraltılmış bölge sistemleri, barajın yüzde 5'e düşürülmesi, hatta ittifak içi baraj getirilmesi ve milletvekillerinin parti değiştirmelerinin zorlaştırılması gibi seçenekler tartışılıyor.
Siyasi Partiler Yasası'nda ise en dikkat çekici hazırlık, parti genel başkanlarının o partinin üyeleri tarafından seçilmesi şartının getirilmesi... Bir dönem Fransız sosyalistleri de bunu önermiş, hatta denemişlerdi. Mustafa Sarıgül'ün genel başkanı olduğu Türkiye Değişim Partisi de tüzüğünde, parti başkanını parti üyelerinin seçmesini ve iki dönem şartı getiriyor.

BÖYLE OLURSA MUHARREM İNCE DE DÖNER

Bu çalışma, bugünlerde daha çok CHP içi muhalefetin gündeminde. Onlara göre bu delege sistemiyle Kılıçdaroğlu yönetimini değiştirmek imkânsız. Ama eğer yeni yasa önümüzdeki aylarda Meclis'e gelir ve yasallaşırsa CHP'de de değişim umudu doğar. Çünkü o tarihten sonra CHP'deki delege sistemi devreden çıkacağı için bir milyonu aşan üyelerle genel başkan seçimi, taşları yerinden oynatır.
Tabii bu her parti için geçerli ancak CHP'de daha etkili olacağı konuşuluyor. Nedeni de CHP yönetimi ile tabanı arasında ortak bir siyasi yaklaşımın olmaması. Bu gerçekten hareket eden eski Baykalcıları ve sosyal demokratları yeni yasa hazırlığı bir hayli heyecanlandırmış durumda.
Hatta Muharrem İnce'yi bile... Bu da nereden çıktı demeyin, bakın bir CHP'li ne diyor:
"Gördüğüm kadarıyla İnce, partisinin kurulmasını mart sonrasına bıraktı. Eğer Siyasi Partiler Kanunu'ndaki değişiklik bir an önce hayata geçerse İnce bile geri döner ve CHP'deki genel başkanlık yarışına katılır."