Artan girdi maliyetleri, azalan ekim alanları, yeni neslin tarımsal üretimden uzaklaşması nedeniyle Türkiye tarımda kendine yeten bir ülke olmaktan çıktı. Hükümetin 16 yıldır tarımda planlamadan uzak siyaset izlemesi nedeniyle, önceden içerde üretilebilen tarımsal ürünler bile ithal edilir hale geldi. Son bir haftada önce soğan, sonra tahıllar ve salça ithalatı için gümrükler sıfırlandı. Kestanesiyle meşhur Aydın ve Bursa illerimiz dururken Çin’den kestane ithal edilmesi gündeme geldi.
ÜRETİM İYİ PLANLANMALI
İçerideki arzın yetersizliği ve döviz kuru nedeniyle artan maliyetler, yerli üretimi de pahalı hale getirdi. İthalatın her alanda gündeme geldiği şu günlerde Antalya’dan bu gidişe dur demek için demokratik kitle örgütlerinin önderleri bir araya geldi. Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) öncülüğünde, ANFAŞ tarafından düzenlenen 26. Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı çatısı altında yapılan “869 Yerliyse Yeriz” toplantısında “yerli ürün kullanalım” çağrısı yapıldı. Yöneticiliğini EGD Başkanı Celal Toprak’ın yaptığı toplantıya Türkiye Aşçılar Federasyonu üyeleri yoğun katılım gösterdi.
Toplantıda konuşan BloombergHT Tarım Editörü İrfan Donat, tarımda artan girdi maliyetlerine dikkat çekti. Üretimin çok iyi planlanması gerektiğini anlatan Donat, “Peynir ekonomisi diye bir olgu var. Anadolu’da en az 300 çeşit peynir var. Markete gördüğümüz 1015’i geçmez. Sadece Balıkesir’de 50 çeşit peynir olduğuna ilişkin bir kitap yayınlandı. Türkiye’nin sadece 23 milyar dolarlık peynir ihracatı yapması mümkün” dedi.
YERLİ LEZZET YERLİ ÜRÜNLE OLUR
Gazetecilere ve aşçılara desteklerinden dolayı teşekkür eden Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkanı Zeki Açıköz, “Türkiye’de ithal ürün satanlar alınmasınlar ama atalarımızın yaptıkları ve söyledikleri doğu yolu gösteriyor. Atalarımız önce can sonra canan demiştir. Bizim için olmazsa olmaz yerli üründür. Biz yerli üreticimizin her zaman yanındayız aşçılar olarak” mesajı verdi.
En güzel Türk yemeklerinin Türkiye’de üretilen ürünlerle yapıldığını vurgulayan Açıköz, “Adam İtalya’dan geliyorsa burada İtalyan yemeği yemesin, kendi yemeklerimizi tanıtalım” çağrısı yaptı.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkan Vekili Hasan Erdem de yerli ve milli olmak konusunda şunları söyledi: “Milli olmak demek kendini üstün görmek demek değildir. Kendi özgünlüğünüzle küresel ortak mirasta yer etmek demektir. Türk turizminin en güzel yönü hizmet sektörünün güler yüzlü olmasıdır.”
‘Üretim olmazsa huzur da olmaz’
Antalya Gastronomi Eğitimcileri Birliği Başkanı Mustafa Erol, 869’un anlamı konusunda bilgi verdi. “869, marketlerde okuttuğumuz barkodlar var ya, Türkiye’nin uluslararası alandaki ürün kodudur. O varsa yerli üretimdir” diyen Mustafa Erol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üretimin olmadığı yerde huzur ve mutluluk olmaz. İthal ürünlerin fiyatlarının dövizin yükselmesiyle nasıl katlandığını gördük. Biz millet olarak acı çekmeden harekete geçmiyoruz. Ben FAKFUKFON ile büyümüş bir insanım, benim bu ülkeye hizmet borcum var. Atatürk milliyetçisi olarak onun dediği gibi ‘Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır’. Bu salondaki aşçılarımızın her biri ayrı ayrı 20 milyon lirayı yönetiyorlar.”
OTELİ SATIP MUZA YATIRDILAR
Türkiye Otel Satın Alma Yöneticileri Derneği (TÜRSAD) Üyesi Dr. Salih Tellioğlu konuşmasında, “İthal ürün kullandığımızda yemekte aynı tadı yakalayamayız. Üretimle ilgili sıkıntımız yok ama üretimi daha nitelikli hale getirmemiz lazım. Çok kaliteli zeytin ve zeytinyağı üretmemize rağmen İtalya’ya dökme satıyoruz” ifadelerini kullandı. Tellioğlu, yerli muza destek gelmesi sayesinde Antalya’da bazı otelcilerin otellerini satıp muz üretimine başladığını söyledi.
‘Her alanda yerli ürün kullanmaya
gayret edelim’
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Tahsin Öztiryaki de toplantıda yer alan isimlerden oldu. Öztiryaki, yerli ürün kullanımı konusunda şunları söyledi: “1980’li yıllarda oteller yapılırken mutfakların yüzde 80’i ithaldi. Şimdi dünyada 170180 ülkeye ihracat yapıyoruz. Şimdi bu projelerin yüzde 90’ı yerli yüzde 10’u ithale döndü. Dünyadaki en değerli ürünlerini gelişmiş ülkelere satan bir sektör haline geldik. Her alanda mutlaka yerli ürün kullanmaya gayret gösterin. Dünyaya gittiğinizde de bizim ürünlerimizi istemeniz çok tabi. ‘Türk sirkesi istiyorum’ diyebilirsiniz...”
Yüksel Tohum Satış Müdürü Ziya Yıldız, Türkiye’den daha çok Yüksel Tohum gibi üreticilerin çıkmasının kendilerini memnun edeceğini söyledi. Yıldız,”Bir gün Kosta Rika’da biri dedi ki: Siz nereden çıktınız. Tohumu İsrailliler, Hollandalılar yapar... Türk tohumunu daha çok anlatmamız lazım” ifadelerini kullandı.
Aydınlık