Eylül 2018’den bu yılın aynı ayına kadar 607 bin kişi işini kaybetti. Ekonomi üçüncü çeyrekte hafif, son çeyrekte ise yüksek hızda büyüdü görünse de istihdamdaki kayıplar telafi edilemedi. Beştepe’den yapılan açıklamada ise iki ay sonra olumlu tablonun görüleceği öne sürüldü.

Türkiye istihdamda, 2018’in üçüncü çeyreğinde girdiği kriz sonucu ağır kayıplar yaşadı. TÜİK’in 2019 Eylül istatistiklerine göre, arındırılmış aylık seriyi dikkate aldığımızda son 12 ayda 607 bin çalışan işini kaybetti. İşsiz sayısı 817 bin kişi arttı. Bu yılın üçüncü çeyreğinde ekonomi yüzde 0.9 büyüdü. Öncü göstergelere göre, son çeyrekte baz etkisiyle (Geçen yıl oluşan yüzde 2.8 küçülme) yüzde 6’ya yakın bir büyüme bekleniyor. Yıl ise yüzde 1’lere yakın bir artışa kapanacak. İşveren çevrelerinden edindiğimiz bilgilere göre özellikle reel sektörde işçi çıkarmaları, kriz sonrası dönemde nitelikli çalışan bulma sıkıntısı yaşanılmaması için, sınırlı tutuldu. Bu nedenle ekonomi toparlansa da istihdam da aynu düzeyde hızlı bir artış beklenmiyor.

TEŞVİKLER ARTACAK

Buna karşın Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, "2019’un son aylarında işsizlikle ilgili olumlu bir tablo görüyoruz. Henüz istatistiklere yansımıyor ama iki ay sonra yansıdığını göreceğiz. 2020’nin ilk çeyreğinde işsizlik rakamlarının da aşağı doğru indiğini göreceğiz" dedi. AA Muhabirleri Murat Birinci ve Erhan Cihan Ünal’ın sorularını cevaplandıran Prof. Dr. Aşan, 2020’de büyüme ve istihdamın ön plana çıkacağını dile getirdi.

"2019 yılını yüzde 0.91 civarında bir büyümeyle tamamlayabiliriz" öngörüsünde bulunan Aşan, istihdama yönelik birtakım teşvikler ve paketlerin 2020’de daha da artacağını dile getirdi. Hatırlanacağı üzere istihdam seferberliği kapsamında bu yılın 11 ayında 20.3 milyar liralık bir kaynak, sosyal güvenlik primi işveren hissesinin beş puanlık kısmının Hazine tarafından ödenmesi sonucu akatılmışı.

‘SÖYLEMLERE KULAK ASMAYIN’

Prof. Dr. Aşan, 2020 yılında istihdamı artıracak sektörlerin bir miktar daha öne çıkabileceğini vurguladı. Aşan şunları söyledi: "Türkiye çok genç nüfusa sahip. Genç nüfus ekonominin rekabet gücü açısından çok büyük bir avantajdır, dinamizmdir, geleceğe dair çok şey vadeder ama bir taraftan da dezavantajları vardır. Gençler tüketime eğilimlidir ve tasarrufları düşüktür. Bu nedenle Türkiye gibi genç nüfusa sahip bir ülkenin de tasarruf oranlarının düşük olması beklenir."

Borçlanma konusuna da değinen Aşan, şu değerlendirmeleri yaptı: "Borcu çevirme dışında büyük bir finansman ihtiyacımız yok. Bu yüzden ‘Yabancılar portföy yatırımı getirmezse biteriz’ gibi söylemlere fazla kulak asmamamız lazım. Bundan sonraki işimiz ülkemize gelen yatırımın daha kaliteli olmasını sağlamak. Çünkü özellikle türbülans dönemlerinde dış kaynak çok kaliteli olmuyor, yüksek maliyetle geliyor. Bizim daha uzun dönemli borçlanmalarımıza gelen yabancı talebini artırmamız lazım. Özel sektörde de maliyetleri mümkün olduğu kadar aşağı çekmeliyiz. Bunların bir kısmı ekonomi düzeldikçe kendiliğinden gerçekleşecek, bir kısmı da firmaların çabalarıyla olacak."