Avrupa Birliği'nin sözde Libya'ya silah ambargosunu denetleyen İrini Misyonu; Ankara'nın Libya'ya giden Türkiye'ye ait bir yük gemisinde denetim yapılmasına izin vermediğini açıkladı.

İrini Misyonu'nun resmi Twitter hesabından yapılan paylaşımda, Türkiye'nin denetimi reddetme kararından dolayı üzüntü duyulduğu bildirilerek, BM Güvenlik Konseyi'nin silah ambargosuyla ilgili 2292 numaralı kararı hatırlatıldı ve Ankara'nın buna riayet etmesi istendi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Sözcüsü Nabila Massrali tarafından yapılan açıklamada da, Türkiye'nin Mistrata açıklarındaki MV Parpali isimli yük gemisinde pazar günü yapılmak istenen teftişe müsaade etmediği bilgisi yer aldı.

TÜRKİYE 8 KEZ İZİN VERMEDİ

Sözcü Massrali, Türkiye'nin şimdiye kadar sekiz kez gemilerinde yapılması gereken denetimlere izin vermediğini ifade etti. Şubat 2021'de Libya'ya silah taşıdığı iddia edilen Türkiye'ye ait iki ticari gemide arama yapılması için Dışişleri Bakanlığına başvurulmuş, ancak izin çıkmamıştı. Kasım 2020'de ise İrini Misyonu bünyesinde görevli Alman Donanması'na ait bir fırkateynin RosalineA adlı Türk gemisini durdurarak askerlerin gemiye baskın yapması, Ankara ile Brüksel arasında gerginliğe yol açmıştı.

TEK TARAFLI AMBARGO

İrini Operasyonu olarak bilinen Avrupa Birliği misyonu, sözde Birleşmiş Milletler'in Libya'ya yönelik silah ambargosunun delinip delinmediğini denetlemeyi kapsıyor. Libya'ya silah taşıdığından şüphe edilen gemileri teftiş eden misyon, aynı zamanda Libya'dan muhtemel yasa dışı petrol sevkiyatı ya da insan kaçakçılarıyla ilgili de bilgi topluyor. Mayıs 2020'de hayata geçirilen misyonun süresi geçen yıl Mart 2023'e kadar uzatılmıştı. Fakat Türkiye, İrini Misyonu'nu eleştiriyor ve operasyonun amacının zaman içinde meşru Libya Hükümeti'ne yönelik aleni bir ambargoya dönüştüğünü belirtiyor.

TRABLUS DA İRİNİ'YE KARŞI

Libya'daki meşru Trablus Hükümeti de İrini Operasyonu'na karşı çıkıyor. Çünkü Trablus Hükümeti, Ankara ile 27 Kasım 2019'da imzaladığı askeri işbirliği mutabakatı neticesinde Türkiye'den çeşitli yardımlar alıyor. Bu yardım deniz yoluyla yapılıyor. İrini Misyonu ise denizden yardımları kontrol ederken doğu sınırında hiçbir müdahalede bulunmuyor. Darbecilere MısırLibya sınırından karayoluyla gelen, Birleşik Arap Emirlikleri'nden, Fransa'dan havayoluyla gönderilen silah ve mühimmat rahatça ulaştırılıyor. Dolayısıyla bu misyon, özelde Trablus'u savunmasız bırakmayı, genelde de Türkiye'yi Batı Akdeniz'den tecrit etmeyi hedefliyor.

MODERN KORSANLIĞIN ÖRNEĞİ

Türk gemisinde yapılan 16 saatlik arama neticesinde herhangi bir silah ve mühimmata ulaşılamadı.

Uluslararası deniz hukukuna göre açık deniz alanlarında bir ticari gemiye zorla çıkma yapılamaz. NATO'nun 11 Eylül'den sonra Akdeniz'de başlattığı Etkin Çaba Harekatı'nda dahi, gemiye çıkma için mutlak suretle bayrak devletinden izin alınması ve karşı koyulmayan çıkma için kaptanın izni gerekiyordu. Dolayısıyla bugün Türk bayraklı, Türk sahipli yada Türk malı taşıyan bir gemi, BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarını ihlal pozisyonunda olsa bile, çıkma için Ankara'dan mutlak suretle izin alınmalıdır. İddia ettikleri hiçbir 'makul gerekçe' de Türk ticaret filosuna uymamaktadır. Bu noktada; 22 Kasım 2020'de Alman Hamburg firkateyninde görevli Özel Kuvvetler tarafından Roseline A isimli gemiye düzenlenen baskın ve personelin 16 saat rehin alınması, Batı'nın modern korsanlığının en açık örneği olmuştur.