Hizbullah, Tel Aviv güçlerine karşı sürdüğü çatışmayı kasım ayında yapılacak ABD seçimlerine fakat daha büyük olasılıkla 2025 baharına kadar devam ettirmeyi planlıyor ve İsrail'in içlerine operasyonlara hazırlanıyor. Lübnan gazetesi elNashra ve Kuveyt yayını elJarida bu bilgileri direniş grubuna yakın kaynaklara dayandırıyor. Sahadan gelen, çatışmaların her gün biraz daha şiddetlendiği gösteren haberler ile bazı siyasi ve toplumsal gelişmeler de Lübnan sınırındaki çatışmaların bir yıpratma savaşından İsrail'in düzenleyebileceği bir kara harekatına ve Hizbullah'ın buna karşı alacağı pozisyona doğru evrilmekte olduğunu gösteriyor.
BÖLGE ‘FELAKET’ DURUMDA
İsrail'in kuzey yerleşimleri sıklıkla değindiğimiz gibi hayalet kentlere döndü, bölgeden yüz bini aşkın İsrailli tahliye edildi, sanayi sekteye uğradı, turizm bitti, dükkanlara kilit vuruldu, tarlalar sürülmüyor. Buralarda yaşayan ailelerin yaşamları mahvolurken, kuzeyli yerleşimciler Tel Aviv’e isyan ediyor, Hizbullah'a karşı kara harekatı istiyor, İsrail basını bölgenin durumunu bir “felaket” olarak nitelendiriyor.
Kanal 12'ye göre Hizbullah, 7 Ekim'den beri sınırın öte tarafına üç binden fazla füze gönderdi. Bir karşılaştırma yapmak açısından 2006'daki İsrailLübnan savaşında Hizbullah'ın elinde dört bin füze vardı, bugün direniş grubunun repertuarında 150 bin füze ve roketin olduğu belirtiliyor. Kanal 12, tahliye edilen yerleşimlerin çoğunun büyük hasar gördüğünü ve insanların korkunç koşullarda yaşadıklarını, her gün sığınaklara girmek zorunda kaldıklarını belirtiyor. Yetkililer, bazı yerleşimlerde “meydana gelen hasarın onarılması ihtiyacı göz önüne alındığında, yerleşimciler savaşın bitiminden ancak bir yıl sonra geri dönebilir” öngörüsünde bulunuyor.
‘BUNCA BECERİKSİZLİK UTANÇ VERİCİ’
İsrail Güvenlik Bakanlığının verilerine göre sadece Manara yerleşiminde, birçok kamu binasının yanı sıra yerleşimcilere ait 155 binadan 130'u yıkıldı. Altyapıdaki ciddi hasarın yanı sıra tüm kuzey yerleşimlerinde yaklaşık 450 özel ve 200 kamu binası kullanılamaz hale geldi ayrıca isabet alan 930 binanın 318'i ağır hasarlı.
Kriz ağırlaşırken Margaliot Yerleşim Birimi Başkanı Eitan Davidi salı günü, Tel Aviv ile ilişkilerini kestiklerini duyurdu ve “kararlarıyla yerleşimi yok eden İsrail hükümetinden korunmak için” ordu güçlerinin yerleşimden çekilmesini talep etti. Yedioth Ahronoth gazetesi salı günü yüz bini aşkın yerleşimcinin ülkenin kuzeyinden “sürülmesinin Tel Aviv'in nesiller boyu sürecek beceriksizliğinin bir kanıtı” olduğunu belirtti ve konuyu “utanç verici” olarak nitelendirdi.
KUZEYE ÜST DÜZEY ZİYARETLER VE TATBİKAT
Toplumsal koşullar bu durumdayken, Gazze'deki savaşı katliamlarla sürdüren ve rehineleri geri alamadığı ya da almaya niyeti olmadığı için hem içerde hem de dışarda büyük tepki gören İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta kuzey cephesini ziyaret etmiş, Lübnan direnişine “sürprizler” hazırladıklarını ileri sürmüştü. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah da Netanyahu'ya cevaben, kendilerinin “daha çok sürprize sahip olduklarını” aktarmış, Lübnan gazetesi elEkber de iki liderin “sürpriz” vurgusunu, Direniş’in İsrail'in başlatabileceği bir kara harekatına hazırlandığı şeklinde yorumlamıştı. Ve Netanyahu salı günü alışılagelmedik biçimde Lübnan sınırındaki askeri birlikleri bir hafta içinde ikinci kez ziyaret etti.
Golani Tugayı'na hitap eden Başbakan şunları kaydetti: “Hem sivil hem de askeri alanda bölge sakinlerini güvenli bir şekilde toplumlarına ve evlerine geri döndürmeye kararlıyız. Bu savaşın hedeflerinden biridir ve bundan vazgeçmeyeceğiz.”
Kuzeye bir başka ilginç ziyaret de çarşamba günü Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan geldi. Çatışmalarda büyük zarar gören sınır yerleşimlerinden Metula'yı ziyaret eden Herzog sivil ve askeri yetkililerle bir araya gelerek şu mesajı verdi: “İsrail'in egemenliği sınıra kadar uzanıyor. Size net bir şekilde söylüyorum: Buraya kesinlikle geri döneceğiz [Tahliye edilen yerleşimcilere atıf yapıyor]. Tüm kuzeye sükuneti geri getireceğiz.” Bu hafta başında İsrail ordusunun “kuzey sahasındaki savaş senaryolarını, kuvvetlerin hızla konuşlandırılmasını, karargahların işleyişi ve kuvvetlerin saldırı hazırlığını” simüle eden tatbikatlar yaptığını hatırlatalım.
BASKIN KORKUSU
Nasrallah'ın “bizde daha çok sürpriz var” vurgusuna geri dönecek olursak, elNashra'nın haberine göre mevzu bahis olan, Hizbullah'ın henüz konuşlandırmadığı silahlar ancak Direniş, “Netanyahu yanlış hesap yapıp savaşı tırmandırmadıkça elinde ne olduğunu açıklamayacak.” ElJarida'ya bakılırsa Hizbullah'ın elinde uzun menzilli hassas füzeler ve İran modifikasyonlu Rus yapımı uçaksavar füzeleri var. Ayrıca Hizbullah savaşçıları, İsrail devriyelerini pusuya düşürmek, ateşle kuşatmak ve İsrail topraklarında askerleri esir almak gibi operasyonlar düzenlemek için eğitim alıyor.
Hizbullah’ı “dünyanın en ağır silahlara sahip devlet dışı aktörü” olarak tanımlayan ve ABD dış politikalarında önemli bir rolü olan Foreign Policy’ye (FP) konuşan yerleşimci Itai Peres, İsrailli yetkililerin ve bölgede yaşayanların en büyük kabusunun Hizbullah'ın HAMAS'ın 7 Ekim'de düzenlediği askeri operasyona benzer bir girişimde bulunması: “Geçmişte sahip olmadığımız şu anda sahip olduğumuz şey kuzeydeki tehdittir yani bir baskın.”
REİSİ’NİN CENAZESİNDE NELER KONUŞULDU?
ElJarida, Direniş Ekseni'nden HAMAS, Hizbullah ve Ensarullah liderlerinin geçen hafta Tahran'da İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin cenaze töreni sırasında olası tüm senaryoları tartıştıklarını belirtti. HAMAS ve Hizbullah'a yakın kaynaklardan alıntı yapan Kuveyt yayını, HAMAS'ın müzakere pozisyonunda katı olacağına, İsrail'e taviz vermeyeceğine ve Tel Aviv savaşı durdurup askerlerini Gazze'den çekene kadar rehineleri serbest bırakmayacağına karar verildiğini söylüyor. Her iki direniş grubu da ABD başkanlık seçimleri yaklaşırken Washington'un savaşı sona erdirmesi için İsrail üzerindeki baskısını arttıracağını düşünüyor. Hizbullah bu çerçevede İsrail'e yönelik operasyonları arttırarak Tel Aviv üzerinde iç baskı yaratmayı ve Netanyahu'yu ateşkes için müzakerelere başlamaya zorlamayı planlıyor.