Erkin Feyyaz Eşli


4 Şubat'ta Libya medyasının bildirdiği üzere Halife Hafter, Libya Ulusal Ordusu (LUO) komutanlığına geri döndüğünü duyurdu.

Daha önce Hafter, Aralık 2021'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmak üzere LUO komutanlığından resmen istifa etmişti. Ancak seçimler gerçekleşmedi. Sonuç olarak, Libya'da yeniden bir güç mücadelesi baş gösterdi. Libya'nın tamamını kontrol altına alma girişimlerinden vazgeçmeyen ABD vatandaşı Hafter, geleneksel olarak Türkiye’yle irtibatlı bir şehir olan Misrata'dan politikacılar Fathi Başaga ve Ahmed Maytig’le ittifak kurmaya karar verdi.

Türkiye yanlısı bir dönüş mü?

Ayrıca Hafter'in genel karargâhının bulunduğu Doğu Libya, bir anda Türkiye’yle ilişkileri yeniden kurmaya başladı. Aralık ayında Temsilciler Meclisi’nden bir heyet Türkiye'yi ziyaret etmiş ve burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bizzat karşılanmıştı. Görüşmelerin ardından milletvekilleri, Libya krizinin gelişimini ve içişlerine dış müdahalenin sona ermesini müzakere ettiklerini bildirdiler. Kısa bir süre önce de Türkiye'nin Trablus Büyükelçisi Kenan Yılmaz, Bingazi'yi ziyaret etti. Görünüşe göre Hafter, Libya ve genel olarak Doğu Akdeniz'in sorunlarının Türkiye olmadan çözülemeyeceğini anlayarak daha sorumlu bir politikacı haline geliyor. Ama gerçekten durum öyle mi?

İkiyüzlü Haftar

Ancak Hafter'e güvenmemek için birçok neden var. Daha önce ortaklarını aldattığı, koalisyona ihanet ettiği veya anlaşmaları imzalamadan Moskova’daki müzakerelerden kaçtığı malum. Hafter'in her an keskin bir Türk karşıtı politikaya tekrardan geri dönmeyeceğinin garantisi yok. Türkiye'nin Bingazi Büyükelçisi'nin ziyareti sırasında Hafter'in bazı komutanları, Türk diplomatı öldürmekle tehdit etmişti. Hafter'in derdi açıkçası Türkiye’yle ilişkileri normalleştirmek değil.

Halife Hafter'in amacının aslında Türkiye'yi Hafter'in karşı çıktığı Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle arasını soğutmak olduğu düşünülebilir. Halife Hafter'in Türkiye’yle gerçekten ilişki kurmaya hazır olup olmadığını anlamak için ondan gerçek tavizler almak doğru olacaktır. Örneğin, Sirte şehrinin Libya'nın meşru otoritesinin kontrolüne geri verilmesi gibi. Bu konu, ateşkes anlaşmasının imzalanmasından sonra 2020'de rafa kaldırılmıştı. Ancak BM ve Türkiye, LUO birliklerinin Sirte'den çekilmesini defalarca savundu. Ülkenin petrol başkenti LUO tarafından değil, örneğin Misrata'nın oluşumları tarafından kontrol edilmelidir. Hafter'in ancak böyle bir iyi niyet jesti, herkesi onun ciddi olduğuna ikna edecektir.

Sirte'yi askerden arındırmak için somut bir adım veya benzeri bir şey olmadan, şimdiye kadar Hafter'den gelen bütün sinyaller boş bir vaat olarak ve dikkatleri başka yere çekmek amaçlı algılanmaya mahkûmdur.