Bülent Ecevit hükümeti döneminde yapılan kışkırtmalar ve silahlı saldırılar, 12 Kasım 1979 günü iktidara gelen MHPMSP dışarıdan destekli Süleyman Demirel hükümeti döneminde de devam etti. Hükümeti işlemez hale getirdi. 12 Eylül 1980 darbesine götürdü. Hatta son aylarda daha büyük hedeflere yöneldi: Eski Başbakan Nihat Erim, Eski Gümrük ve Tekel Bakanı MHP’li Gün Sazak, CHP İstanbul Milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu ve DİSK Maden İş Başkanı Kemal Türkler bir bir katledildi… Darbenin ayak sesleri daha yakından hissedilmeye başlandı. İsterseniz bu dönemde meydana gelen önemli olayları hatırlayalım:
Bülent Ecevit seçim gezilerinde korumalarıyla (1977)
‘SEÇİLMİŞ HEDEFLER’
19 Kasım 1979: İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Yaşar Doğanay, evinden işine giderken bindiği araca silahlı üç kişinin ateş etmesi üzerine aldığı 25 kurşunla katledildi. 30 Eylül 1978 günü Aydınlık gazetesine verdiği demeçte şunları söylemişti: “Kontrgerilla adlı bir örgüt varsa ve bu örgüt gerçekten yasa dışı fiiller işlemişse, her çeşit suç işleyenler gibi bunlar hakkında da işlem yapılması doğaldır. Yasaların gereğidir.”
19 Kasım 1979: AP eski İstanbul Milletvekili, gazeteciyazar İlhan Darendelioğlu İstanbul’da düzenlenen silahlı saldırı sonucu katledildi. Darendelioğlu MHP İstanbul il yöneticisiydi.
7 Aralık 1979: İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyoloji ve Metodoloji Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil otobüs durağında araç beklerken uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi. Atatürkçü Tütengil’in cenazesinde konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Alp gizli yapılanmaya işaret ederek şunları söylemişti: "Bütün Türk ulusuna buradan haykırıyorum. Türkiye’yi işgal edenler vardır. Türkiye yeraltından işgal edilmiştir. Bu işgalciler en kısa zamanda Türkiye’yi toprak üzerinden de işgal etmek düşüncesindedir.”
11 Nisan 1980: TRT İstanbul Radyosu prodüktörlerinden Ümit Kaftancıoğlu, evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. İlerici aydınlara gözdağı niteliğindeydi.
27 Mayıs 1980: Eski Gümrük ve Tekel Bakanı ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, evinin bahçesinde uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi. Bu cinayet darbe öncesi Çorum ve birçok ilde daha kanlı olayları tetikledi.
24 Haziran 1980: Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok, evinde uğradığı silahlı saldırı sonucu eşi ve kızıyla birlikte öldürüldü. Kışkırtıcı eylemdi.
15 Temmuz 1980: Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu, İstanbul Şişli’de işyerinde uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Kışkırtıcı eylemdi.
19 Temmuz 1980: 12 Mart 1971 müdahalesi sonrasının Başbakanı (26 Mart 197122 Mayıs 1972) Prof. Dr. Nihat Erim, İstanbul Dragos’taki Deniz Kulübünün önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi. Devleti sarstı. Bu eylemde DevSol kullanıldı. Ancak bu Gladyo’yu gizleme amaçlıydı. Gladyo DevSol’u da birçok eylemde kullandı. 1992 yılında generallere yönelik eylemlerde…
22 Temmuz 1980: DİSK eski Genel Başkanı ve Genel Madenİş Başkanı Kemal Türkler, İstanbul Merter’de evinin önünde kurulan pusuda katledildi. İşçi sınıfının tepkisini çekti. Onları sindirmek ve darbeyi hızlandırma görevi yaptı.
Bülent Ecevit, Süleyman Demirel ve Kenan Evren (30 Ağustos 1980)
BURAYA NASIL GELMİŞTİK
1980’den geriye gidersek darbenin nedenini, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında ve sonrasında yaşananlara bağlayabiliriz. ABD, Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesine karşıydı. Bunun için mekik diplomasi uyguladı. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Joseph Sisco bu konuda Atina ile Ankara arasında gelip gitti. Türkiye’nin olası müdahalesini engellemeye çalıştı. Özellikle NATO içinde bunun büyüyerek ciddi bir krize dönüşmesini engellemeye çalıştı. NATO ülkesi Türkiye’nin Sovyetler Birliği ile yakınlaşmasını istemiyordu. Ancak bunu başaramadı. Hatta Ecevit’in yıllar sonra açıkladığı gibi Türkiye’nin müdahalesini engellemek için “Sultanahmet Camii’ni bombalarız” tehdidinde bile bulunmuşlardı. Bu tehditlere rağmen Türkiye kararlılık gösterdi ve Ada’da 15 Temmuz günü gerçekleşen darbeye 5 günde cevap verdi. Ada’nın Yunanistan’a oldubittiyle bağlanmasını engellemişti. Bu hareket KKTC’nin kurulmasının da yolunu açtı.
Bu müdahale TürkAmerikan ilişkilerini bozdu. ABD, 1 Temmuz 1974 günü 7 ilde afyon yasağının kaldırılması nedeniyle aldığı ambargo kararını uygulamaya soktu. Türkiye’ye askeri ve mali yardımları da durdurdu. Türkiye buna karşılık olarak 25 Temmuz 1975'te 21 ABD üs ve tesisine el koydu. Bu da ABD’nin tepkisini çekti. Bu dönemde iktidarda Süleyman Demirel vardı. Türkiye’nin bu milli duruşu iki liderin de aslında hedefe konulmasına neden oldu. ABD bu bölgede kendisine kafa tutan ve direnen (aslında milli çıkarlarını koruyan) Türkiye istemiyordu. Hele Sovyetler Birliği’nin komşusu bir ülkede! 12 Eylül darbesiyle iki lider de alaşağı edildi ve 1987 yılına kadar siyasi yasağa uğradı. Bu süreç Turgut Özal ve Tansu Çillerlerin önünü açtı. İlginçtir, darbeci yönetim 17 Ekim günü Yunanistan’ın tekrar NATO’nun askeri kanadına dönüşüne, 18 Kasım günü de ABD üslerinin açılışına onay verdi. Ardından da Türkiye’ye kesenin ucu açıldı.
Şunu da hatırlatmak zorundayız; 1974 Kıbrıs Barış Harekâtından sonra Türk diplomatlara yönelik Ermeni ASALA terör örgütünün uluslararası çapta eylemleri 1975 yılında başladı. 1980’lerde doruğa çıktı. Bu da ABD Gladyosunun işiydi. 1985 yılından itibaren bıçak gibi kesildi ve yerini PKK eylemlerine bıraktı. Bu saldırılarda 42 diplomatımız ve 4 yabancı hayatını kaybetti.
2 Eylül 1980, Milliyet
1977 DARBE GİRİŞİMİ ÖNLENDİ
Gladyo iki lideri etkisiz hale getirmek için onları yıpratmak ve halkın gözünden düşürmek için Türkiye’de 1977 yılında darbe tezgâhlamaya çalıştı. Buna giden yolda en önemli olay 1 Mayıs 1977'de İstanbul’da 1 Mayıs kutlamaları sırasında çıkarılan olaylarda 34 vatandaşımızın ezilerek ve kurşunlanarak katledilmesiydi... Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, bu olayda darbe kokusu alarak 1 Haziran 1977 günü Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Namık Kemal Ersun ve 200 subayı emekli etti. Bu hamleyle tertibi bozdu. Demirel’in bu kararlı duruşu yapılmaya çalışılan darbeyi erteletti. Darbe 1978 yılı içinde kanlı olaylarla tekrar sahneye konuldu ve Türkiye 12 Eylül 1980 tarihinde darbeyi yaşadı. Bu süreçte 5 bin 263 vatandaşımız (çoğu genç) hayatını kaybetti. Bu tam manasıyla bir gençlik kıyımıydı. Ülkemizin çok kıymetli gençleri “solsağ” kavgasıyla birbirine kırdırıldı. Bu yöntem Gladyo taktiğiydi. Darbenin de ötesinde Türkiye’nin üniter yapısına emperyalist bir saldırıydı.
23 Temmuz 1980, Milliyet
ÇORUM OLAYLARI
Ecevit ve Demirel döneminde Alevi ve Sünni vatandaşlarımızın yaşadıkları illere yönelik de Gladyo eylemleri oldu. Buralarda kışkırtmalara girişildi. Ardından seçilmiş hedefler, ev ve işyerleri yağmalandı, yakıldı. İnsanlar vahşice öldürüldü. Kahramanmaraş ve Malatya olaylarında 130’a yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Toplu olaylarla darbe sürecinin taşları döşendi. Bunlardan birisi de Çorum’da yaşandı. Olaylar 27 Mayıs 1980 günü MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak’ın katledilmesiyle başladı. Bunun öncesinde de yine 19 Mayıs gösterilerinde kız öğrencilerin kısa etekle programa katılmalarını protesto etmek amacıyla kışkırtıcı bildiri dağıtıldı. Ortam oluşturuldu… Sazak’ın ölümü olayları daha da tetikledi. Bunu bahane eden aşırı sağ gruplar Alevi vatandaşlara saldırdı. İlde büyük kargaşa yaşanmasına neden oldu.
Olaylar öncesi ABD’nin Türkiye Büyükelçiliğinde görevli Robert Alexander Peck, Çorum’da MHP’li il yöneticileriyle, Vali ve CHP’li Belediye Başkanı Turhan Kılıçoğlu’yla görüşür. Çorum'dan sonra Amasya ve Tokat illerini de ziyaret eder. Bu ziyaret bölgede rahatsızlık yaratır. Çünkü bölge hassas bölgedir.
Çorum’da bundan sonra da kışkırtma sürdü ve Alevi vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı Milönü Mahallesi'nde halk ve sol gruplar, cadde ve kokaklara barikatlar kurarak olası saldırılara karşı hazırlık yaptı. Temmuz’un başında büyük gerginlik sonrası olaylar tekrar patladı. 4 Temmuz 1980 günü Alaeddin Cami yanına konulan bombanın patlatılmasıyla olaylar başladı. Milönü Mahallesi’ne saldırıldı ve günlerce süren olaylarda toplamda 57 vatandaşımız hayatını kaybetti. 100’e yakın vatandaşımız da yaralandı.
Olaylar mezhep kışkırtması amaçlı tipik bir Gladyo saldırısıydı. Yalan haber üzerine, çevre il ve ilçelerden getirilen vatandaşlar Alevi vatandaşların evlerine ve işyerlerine saldırdı. Günlerce süren olaylar güvenlik güçlerinin müdahalesiyle zorlukla önlenebildi. Burada da Kahramanmaraş olaylarına benzer sahneler yaşandı. Bu kışkırtma da Demirel hükümetinin sonunu getirdi.
AYDINLIKÇILARIN MÜCADELESİ
Şunu iftiharla belirtelim ki Aydınlıkçılar Türkiye’de Gladyo ile ilk günden ciddiyetle mücadele eden tek grup! Kanlı 1 Mayıs 1977 tertibinin üzerine en ciddi olarak Aydınlıkçılar gitti. Tertip öncesi halkı ve sol grupları uyardı. Aydınlıkçılar eyleme katılmadı. Bu nedenle Gladyo olay sonrası Aydınlıkçıları hedef gösterdi.
Aydınlık’ın 1978 yılında yayımladığı telsiz konuşmalarıydı. Konuşmalarındaki kişiler yerlerini ‘açık olmama kaydıyla’ tek tek merkezdeki kişiye bildiriyor. Bildirdikleri yerler tahminen Tarlabaşı yokuşu, Kazancı yokuşu, İntercontinental Otel ve karşısı, anıt ve orta durak çevresi idi. İlginçtir, tertipte ateş edilen noktalar da buralardı. İlk ateş Tarlabaşı yolunda ve otel önünde gerçekleşiyor. Daha sonra da panzerler Kazancı yokuşu girişi ve altından kitlenin üzerine hareket ediyor ve aynı anda da buralardan ateşler ediliyor. İnsanlar buraya sıkıştırılıyor. Sadece kazancı yokuşunda 20 kişi ezilerek ve üzerlerine kurşun sıkılarak öldürüldü.
MİT’TEN ÖDENEN KUŞKULU PARA
Aydınlıkçıların önemli bir haberi de, tertipten 15 gün önce MİT kasasından çıkan ve Emekli Sandığı’na yatırılan 8 milyon 49 bin lira paranın belgesiydi. Bu para, MİT ajanı avukat Necdet Küçüktaşkıner’in ve bir grup ajanın ‘fiili hizmet zammı’ olarak açıklanıyordu. Yayınımız büyük yankı yarattı. MİT ve Emekli Sandığı konuya ilişkin ciddi bir açıklama yapamadı. (Aydınlık, 28 Ağustos 1978.)
40 YILLIK MÜCADELE
Aydınlıkçıların yayınları bununla da kalmadı. 12 Eylül öncesi işlenen cinayetlerde de Gladyo’nun rolünü ortaya seren yayınlar yaptı. Dizi yazılar hazırladı. Gladyo merkezini ve önemli tertipçileri teşhir etti. Ülkeyi kana bulayanları halkın önüne getirdi. Gladyo’nun olaylardaki parmağını belgelerle sergiledi.
Bu tutumunu bugüne kadar sürdürdü. 1993 yılında gerçekleşen Sivas Katliamı'nda, Ergenekon ve Balyoz tertiplerinde, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Org. Eşref Bitlislerin katledilmesinde, ABD’nin PKK’ya verdiği destekleri ve en son 15 Temmuz 2016 Darbe Girişiminde FETÖ’cü Gladyo’nun parmağını belgeleriyle ortaya koydu. Bunlarla mücadele etti. 40 yıl FETÖ’nün gerçek yüzünü yazdı. Arkasında ABD’nin olduğunu belirtti.
8 Aralık 1979, Aydınlık