Erdoğan, Kocaeli'deki Bilişim Vadisi'nde Türkiye'nin yerli otomobilinin tanıtıldığı törende önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan Türkiye'nin yerli otomobil serüvenini anlatırken, Devrim otomobili projesinin karşısında duranları sert şekilde eleştirdi. Erdoğan, "Kaybettiğimiz 65 yılın hesabını sormayı da milletimize bırakıyoruz." dedi. Erdoğan ayrıca yeni yerli otomobil girişimi ile ilgili olarak, "Devrim otomobilinin önünü kestiler ama devrin otomobilinin önünü kesemeyecekler." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Bugün ülkemiz için tarihi bir güne, Türkiye'nin 60 yıllık rüyasının gerçeğe dönüşmesine hep birlikte şahitlik edeceğiz.
Biliyorsunuz yıllardır Türkiye'nin kendi otomobilini üretmesi gerektiğini, bizim montajcılıktan çok daha iyisine layık olduğumuzu dile getiriyorum. Ülkemizi, 350 bini bile bulmayan otomotiv üretim potansiyelinden 1,5 milyonun üzerinde bir üretim seviyesine çıkardık. Bu sektördeki ihracatımız 32 milyar dolara ulaştı. Ama maalesef, kendi otomobilimizi üretme çabalarımızda uzun süre netice alamadık. Bu konuda birçok adım attık, girişimde bulunduk. Bizim hayalimiz; tüm hakları ülkemize ait olan, tasarımcılarımızın ve mühendislerimizin emekleriyle yoğrulan, milli teknolojilerle üretilen, dünyaya adımızı duyuracak bir otomobile sahip olmaktı. Bunun için bir babayiğit arıyorduk. Nihayetinde, milletimizin bu hayaline gönül veren, elini taşın altına koyan babayiğitler ortaya çıktı ve Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu'nu kurdu.
Sadece işine odaklanmış, profesyonel bir ekip kurup çalışmalarını bugünlere getirdiler. Bu iş için 100'ün üzerinde Türk mühendis gecesini gündüzüne kattı, evinden, çoluğundan çocuğundan ayrı kalma pahasına çalıştı, çabaladı. Bunların bir kısmı da, yurt dışındaki prestijli işlerini bırakıp, sırf bu projede yer almak için büyük bir heyecanla vatanlarına dönen arkadaşlarımızdan oluşuyor.
Sessiz ama derinden gidildi. İşte bugün ön gösterim araçlarını, tam da 2 sene önce söz verdiğimiz gibi, ilk kez sizlerle paylaşıyoruz. Tabii içinde bulunduğumuz bu mekânı da özellikle seçtik. Burası Türkiye'nin Bilişim Vadisi. Burası Türkiye'nin yarınlarını şekillendirecek teknoloji üssü. Aslında biz bu tarihi günde iki mega projeyi aynı anda hayata geçiriyoruz. Hem Bilişim Vadimizin resmi açılışını gerçekleştiriyor, hem de otomobilimizin ön gösterim araçlarını sizlerle paylaşıyoruz. Bu vesileyle Sanayi ve Teknoloji Bakanımız ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği başta olmak üzere Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu'nun tüm üyelerine, projede emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye'nin yerli ve milli otomobil arayışı yeni değildir. Yaklaşık 60 yıldır bu hayalin peşinde koştuk. İlk yerli otomobil denemesi olan Devrim'in hikâyesi, aynı zamanda bize hayallerimizin nasıl kâbusa dönüştürüldüğünün de örneğidir. Daha önce uçak yapan, motor geliştiren, silah üreten müteşebbislerimizin başına ne gelmişse, Devrim otomobilinin başına da aynısı gelmiştir. Kimin adına çalıştığı, kimin sesi olduğu, kimin çıkarını koruduğu artık gün gibi aşikâr olan birileri çıkıp, diğer projeler gibi, bunu da hem psikolojik, hem de fiili olarak sabote etmiştir. Kayseri'deki uçak fabrikasına sipariş verilmesine, dışarıdan alınan siparişlerin de ihraç edilmesine engel olan zihniyet, bugün de yine faaliyette. Zor şartlarda kurduğu silah fabrikasında hayranlıkla takip edilen üretimler yapan kişiyi, fabrikasıyla beraber havaya uçuranların amacının ne olduğunu zaman içinde hep birlikte gördük. Türkiye'nin kendi motorunu üretmesi için canlarını dişlerine takarak çalışanların emeklerini zayi edenler, aynı kafayla bugün de bizim karşımıza dikiliyor. Devrim otomobili için harekete geçildiğinde, "Türkler otomobil üretemez" diye bir kampanya başlatılıyor. İşin ilginç yanı, dönemin Sanayi Bakanının da bu kampanyaya katılmış olmasıdır. Yerli otomobilin hem teknolojik olarak üretilemeyeceğini, hem de yeterli pazarı olmadığını söyleyenler, birkaç yıl sonra Batılı firmaların ülkemizde kurdukları otomobil fabrikalarını alkışlayarak karşılamışlardır. Halbuki, tam da otomobil piyasasının canlanmaya başladığı bir dönemde bu teşebbüs başarıyla hayata geçirilebilseydi, bugün Türkiye bambaşka bir yerde olurdu.
Daha önceki uçak, silah, motor projelerinin sürdürülmesi halinde de bugün bambaşka bir yerde bulunacaktık. Gümüş Motor teşebbüsünden 65 yıl sonra hala motorumuzu kendimiz üretemiyor olmanın sancılarını çekiyoruz. Bu vesileyle, ülkemizin ilk motor fabrikası teşebbüsünü başlatan, sanayileşme fikrinin yılmaz savunucusu Necmettin Erbakan hocamızı da rahmetle, minnetle yad ediyorum. İnşallah farklı kurumlarımız nezdinde başlattığımız projelerimiz sonuçlandığında, birkaç yıl içinde her türlü ihtiyacımızı karşılayacak şekilde, motor meselesini de kökten çözmüş olacağız. Kaybettiğimiz 65 yılın hesabını sormayı da milletimize bırakıyoruz.
Devrim otomobilinin benzini olmadığı için yolda kalmasını, projeyi boğma kampanyasına çevirenler, emin olun, Türkiye'nin Otomobili için de aynı şeyi yapmaya çalışacaklardır. Ama bu kez izin vermeyeceğiz. Devrim otomobilinin önünü kesmeyi başardılar, ama şimdi yaptığımız "devrin otomobilinin" önünü, inşallah kesemeyecekler.
Bugünkü noktaya gelebilmek için 17 yıldır ter döküyor, emek veriyor, mücadele ediyoruz. Peki, 17 yılın sonunda ne oldu? Milli gelirimizi 236 milyar dolardan 950 milyar dolarlara kadar yükselterek, 4 kat artırdık. Her ne kadar son yıllarda dolar bazında bir miktar düşüş yaşanmışsa da, inşallah en kısa sürede trilyon dolar rakamını aşarak, hak ettiğimiz yere geleceğiz. İhracatımızı 36 milyar dolardan 170 milyar dolara yükselterek, 5 kat ileriye taşıdık. İstihdamda 9 milyona yakın bir artış sağladık. Bu vesileyle, dün 2 bin 325 lira olarak açıklanan 2020 yılı asgari ücret rakamının ülkemize, işverenlerimize, çalışanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Enflasyonun 3 puan üzerinde yüzde 15 olarak yapılan bu artış sonunda asgari ücret, 2002'ye göre reel olarak yüzde 154 düzeyinde yükselmiş bulunuyor.
Ülkemize, ulaşım altyapısına yaptığımız yatırımlarla da çağ atlattık. Bunun en güzel örneklerinden biri hemen yanı başımızdaki, Türkiye'nin yüz akı projelerinden Osmangazi Köprüsüdür. Daha pek çok mega projeyle yolları, köprüleri, havalimanlarını vatandaşlarımızın hizmetine sunduk.
Yaptığımız yatırımlarla güçlü bir bilim ve teknoloji iklimi tesis ettik. Bugün, 207 üniversitemiz, 1.572 ArGe ve Tasarım merkezimiz, 85 Teknoloji Geliştirme Bölgemiz, bu altyapı etrafında çalışan 112 bin araştırmacımız var. Bilişim Vadimiz ile işte bu sisteme yeni ve çok güçlü bir aktörü daha dâhil ediyoruz. Böylece, dünyadaki başarılı örneklerden bir benzerini ülkemizde kurmuş oluyoruz. Burası Milli Teknoloji Hamlemizi ulusal ve uluslararası düzeyde temsil edecek bir yerdir. Bilişim Vadisi, 3 milyon metrekarenin üzerinde bir alanda kurulan yaklaşık 200 bin metrekare kapalı bölümüyle, ülkemizin en büyük teknoloji geliştirme bölgesidir.
Savunma sanayinde elde ettiğimiz başarıları diğer alanlara da taşıma gayesiyle kurduğumuz bu vadiyle, yarının Türkiye'sini daha sağlam temellere oturtmayı hedefliyoruz. Ürettiğimiz yüksek teknolojili savunma sanayi ürünleri sayesinde, güçlü ve rakipsiz bir küresel oyuncu olma yönünde ilerliyoruz. Milli SİHA, milli İHA, milli helikopter, gemi, tüfek, eğitim uçağı, elektrooptik sistem, mühimmat gibi ürünler, Türk mühendisliğinin geldiği seviyeyi ve kabiliyetlerimizi göstermesi bakımından da son derece önemlidir. Şimdi artık sıra, bu ürünleri sivil teknolojilere uyarlayarak, daha geniş bir alana damga vurmaya gelmiştir. Bunun için tüm sektör temsilcilerimizin, üreticilerimizin, yatırımcılarımızın, tıpkı buradaki babayiğitlerimizin yaptığı gibi, ellerini taşın altına koyması gerekiyor.
Türkiye artık yeni teknolojilerin sadece pazarı değil, bunları geliştiren, üreten ve tüm dünyaya ihraç eden bir ülke haline gelecektir. Biz bu güce, iradeye, teknik bilgiye, insan gücüne sahibiz. Yeter ki kendimize güvenelim, yeter ki kendimize inanalım.
Bilişim Vadimiz, kabiliyetlerimizi bir araya getirip, önümüzdeki dönemin eğilimlerini bugünden yönlendirme doğrultusunda attığımız adımlardan biridir. Bu amaçla Marmaray'a, Bilişim Vadisi ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi bağlantısı kuruyoruz. Böylece 20 milyonluk nüfusu yarının teknolojilerinin yeşereceği Bilişim Vadisi ile buluşturuyoruz. Bu ulaşım hattına "Mega Teknoloji Koridoru" diyebiliriz.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü yanında kuracağımız yeni teknoloji geliştirme bölgesini de Bilişim Vadisi çatısı altına alıyoruz. İşte Osman Gazi Köprüsü burada. Artık İzmir'e iki buçuk saatte ulaşılabiliyor. Bu sayede, Kocaeli ile İzmir'i teknolojik açıdan buluşturuyoruz. Buralarda oluşacak bilgi birikimiyle uluslararası alanda rekabet edebilir bir teknoloji üssü oluşturmanın peşindeyiz. Türkiye'nin üretken gençleri tüm enerjilerini burada somut projelere dökecek. Bu teknoloji üssüyle, kritik teknolojilerin geliştirilmesinde ülkemize çağ atlatacağız.
Yeni teknolojilerin en önemli bileşeni yazılımlardır. Bunun için 170 bini aşan yazılımcı sayımızı hızla 500 binin üzerine çıkaracağız. Çocuklarımıza yazılım geliştirme yetkinliği kazandırmak için eğitim faaliyetlerini daha da artıracağız.
Bilişim Vadimiz, açacağımız yeni nesil yazılım okullarından birine de ev sahipliği yapacak. Teknoloji şirketleri, sivil toplum kuruluşları ve ilgili kurumlarımızla birlikte çalışıyoruz. Bilişim Vadisi, Açık Kaynak Platformunun da merkezi olacak.
İşte tüm bu avantajlarından dolayı Bilişim Vadisi, Türkiye'nin Otomobili projesine ev sahipliği yapıyor. Otomobilimizin fiziken üretileceği fabrika ise bu endüstrinin kalbinin attığı Bursa olacaktır. Gemlik'te silahlı kuvvetlerimize ait olan büyükçe bir yerimiz var. Yaklaşık 4 milyon metrekarelik bu alanın 1 milyon metrekarelik alanını buraya tahsis edeceğiz, suratle fabrikamızın yapımına başlayacağız.
Fikri ve sinai hakları tamamen bize ait olan bu araçla birlikte, dünya rekabetçi bir Türk markasıyla tanışmış olacak. Bu markaya ilişkin tüm stratejik kararları ülkemiz alıyor. Bizim fikirlerimiz, bizim mühendislerimiz tarafından hayata geçiriliyor. Atılan hiçbir adım için kimseden lisans almıyor, icazet almıyor, her türlü teknik özelliği kendimiz belirliyoruz. Bir başka ifadeyle, oyunun kurallarını artık biz koyuyoruz. Libya'da da biz koyuyoruz, Suriye'de de biz koyuyoruz.
Dünya, otomotiv sanayii yeni bir yol ayrımındadır. Elektrikli, otonom ve ağ bağlantılı teknolojilerin liderliğinde yeni üretim modelleri ortaya çıkıyor. Şu an bu yarışta herkes eşit şartlarda. İhracatı 32 milyar doları bulan otomotiv sektörümüzü bu değişime adapte etmek zorundayız. Yapay zekâ her alanda olduğu gibi otomobillerde de giderek öne çıkıyor. Sanayimizi tüm unsurlarıyla bir sonraki çağa şimdiden hazırlamak istiyoruz. Türkiye'nin otomobili projesindeki teknoloji birikimimiz, diğer pek çok sektörün de önünü açacak, ateşleyicisi olacaktır. Bunun için hata yapma lüksümüz yoktur. Kuralları koyan biz olduktan sonra, bu çalışmada kimlerden destek aldığımızın, kimleri çalıştırdığımızın bir önemi kalmıyor. Bu konudaki kinayeler, ya cehaletin, ya husumetin, ya da özgüvensizliğin ürünüdür.
Türkiye'nin en güzide kurumlarından yetişmiş mühendisler, şu an yerli otomobilin matematik modellemeleri ve dayanıklılık testleri üzerinde çalışıyor. Sınıfının en geniş iç hacimli, en yüksek performanslı ve en uygun maliyetli aracını üreteceğiz. Aracımız sıfır emisyonla çalışarak, çevreyi hiç kirletmeyecek. Seri üretime geçtiğimizde Avrupa'nın, klasik olmayan, doğuştan elektrikli ilk ve tek SUV modelinin sahibi olacağız. Üretime geçtikten 3 yıl sonra, binek otomobillerde ülkemizde en yüksek yerlilikle üretilen tek marka, yine Türkiye'nin Otomobili olacak. 2022 yılında tüm Türkiye'de şarj altyapımız da hazır olacak. Tüm kurumlarımız bu altyapı için hazırlıklara şimdiden başladı. Dolayısıyla bu otomobil yerli ve millidir. Hiç kimse bu gerçeği perdelemeye çalışmamalıdır.
Hatırlarsanız, tüplü televizyonlardan panel televizyona geçilirken, eski oyuncuların önemli bir kısmı devre dışı kalmış, yeni oyuncular yükselişe geçmişti. Aynı şekilde tuşlu telefonlardan akıllı telefonlara geçilirken de benzer bir süreç yaşanmıştı. Biz Türkiye'nin Otomobilini elektrikli olarak üreterek, geçmişin veya bugünün değil, doğrudan geleceğin teknolojisine uzanıyoruz. Tasarımıyla, bataryasıyla, şarj istasyonlarıyla bu otomobil projesiyle ülkemizi, geleceğin dünyasına hazırlıyoruz. Dünyada bunu yapabilen pek az ülke vardır. Türkiye, daha en başından elektrikli otomobil alanına girerek, herkesten bir değil, birkaç adım birden öne geçiyor. Bu otomobili sadece kendi ihtiyaçlarımız için üretmiyoruz. Biz küresel bir marka peşindeyiz. Avrupa gibi yakın pazarlardan başlayarak, tüm dünyada bu otomobili yollarda gördüğümüz gün, hedefimize ulaşmış olacağız. Üretim ve ihracat stratejimizi buna göre belirliyoruz.
Milletimizin de bu araca sahip olmak için sabırsızlıkla beklediğini biliyoruz. Bu otomobilin ticari olarak satışa sunulacağı 2022 öncesinde, milletimizin projeye ve Milli Teknoloji Hamlesine olan desteğini göstermek üzere ön satış süreci başlatılabilir. Dünyada benzer projelerde kullanılan bu yöntemi, ülkemizde de hayata geçirebiliriz. Milletimizin, ön satışta ortaya koyacağı taleple bu projeye sahip çıkacağına yürekten inanıyorum. Recep Tayyip Erdoğan olarak, şahsım adına ilk ön siparişi de buradan veriyorum.
Bu proje için tüm cesaretini ve azmini ortaya koyan babayiğitlerimize tekrar teşekkür ediyorum. Özel sektör koordinasyonunu yürüten Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile kamu tarafındaki koordinasyonundan sorumlu Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız büyük bir özenle çalışıyor. Kendilerine bu süreci başından beri büyük sorumlulukla yürüttükleri için milletim adına teşekkür ediyorum. Ülkemizin 60 yıllık hayalini gerçekleştiren kahramanlar sizler olacaksınız. Adınız tarihe geçecek. Gelecek nesiller sizin başarınızı konuşacaklar. Cumhurbaşkanlığı olarak ilk günden beri olduğu gibi, bundan sonra da hep yanınızda yer alacağız. Attığınız her adımı bizzat takip ediyorum. Rabbimin izniyle Türkiye, önümüzdeki dönemin yükselen değeri, attığı adımlar merakla takip edilen ülkesi olacaktır. Kendimize inandığımızda, kendimize güvendiğimizde aşamayacağımız hiçbir engel bulunmuyor. Bu duygularla girişim grubunda yer alan şirketlerimizi ve projede görev alan ekibi bir kez daha tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.
İŞTE TÜRKİYE'NİN YERLİ OTOMOBİLİNİN İLK GÖRÜNTÜLERİ