16 Temmuz 2016 sabahını büyük bir iç rahatlığıyla karşılamıştık. Türk Ordusu, Gladyo’yu ezmişti. 60 yıldır bünyeyi kemiren kanserden nihayet kurtuluyorduk. Neredeyse içtiğimiz sudaki mikroptan bile sorumlu olan bir düşman artık etkisizdi. O gün Türkiye, ABD’nin devletler içine yerleştirdiği çelik çekirdeği yok eden tek ülke olarak tarihe yazıldı. Vatan Partisi’nin 50 yıllık tarihinin omurgasını oluşturan mücadele, zaferle sonuçlandı. Rahatlamak hakkımızdı.

ARKADAN VURACAK KALMAYINCA

ABD için darbe ne kadar ağırsa, ülkemiz için de kazanç o kadardı. En başta; Mehmetçiğimiz, polisimiz ve yargımız arkadan vurulma tehlikesi olmadan savaşabilecekti. Sonuç, zafer üstüne zaferdir. 

Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı arka arkaya geldi.

Vatanımız maviliklere doğru büyüdü.

Kıbrıs yeniden Türk’tü. 

Vesayetten kurtulmuştuk. Hayaller gerçek oluyordu.

MÜHENDİS MUCİZESİ

Sadece güvenlik ve yargı bürokrasisi mi?

Türk mühendisi de artık zincirsizdi. Sihalar, helikopterler, roketler, elektrikli arabalar, yapılamaz sanılan motorlar sanki topraktan fışkırıyor. İkinci yerli yapım gözlem uydumuzun haberini bugün okudum. 

FETÖ günlerinde vatansever bilim insanlarımızın verdikleri mücadeleyi, bizzat o mücadeleyi verenlerden dinlemiş biri olarak yazıyorum. Aynı yoldaydılar ama çektikleri zahmetin, psikolojik savaşın, sabotajların sonu yoktu. Benzerlerini, Hava Kuvvetlerimizde pilotlarımıza yapılanlardan biliyoruz.

Korona salgınına karşı başarımız da 15 Temmuz zaferiyle ilintilidir. Bölünmüş ve sabote edilen bir devlet aynı başarıyı kazanamazdı.

Keza Gladyo olsaydı, S400 de alamaz, ABD’nin kapısında sürünmeye devam ederdik. İlgilisi hatırlayacaktır, ilk girişim Çin füzesi içindi. Önce Savunma Sanayisi Müsteşarı Murad Bayar görevden alındı, sonra da iki yıldır süren görüşmeler, 2015’te kesildi. Gerekçe, sistemin NATO’yla uyumsuzluğuydu. Tanıdık geldi mi? Gerekçeyi üreten mekanizmayı tahmin edebilirsiniz. Gladyo’nun diğer adı Süpernato’dur.

Gladyo öncesi ve sonrasına dair hikayeler, ciltler doldurur. Özeti, ezildikten sonraki büyük rahatlamadır, özgürleşmedir…

FİDANLAR YEŞERSİN DİYE

Şimdi önümüzde ikinci büyük rahatlama duruyor. ABD’nin iki enstrümanından kalanını da kırınca ereceğiz.

PKK’nın silahlı gücünü etkisiz hale getirince, Güneydoğu’muzda fidanlar yeşermeye başladı. Şimdilik KOBİ’ler düzeyinde topraktan çıkıyorlar. Öncü iş insanlarının “bölgeye gelin” diyen seslerini duyuyoruz. Van’dan, Muş’tan, Diyarbakır’dan yatırım haberleriyle şenleniyoruz.

Ancak yetmez. Devletten Gladyo’yu nasıl temizlediysek, siyasetten HDP’yi temizlemek de aynı önemdedir.

Hiçbir oy hesabı, bu temizliğin yaratacağı ferahlamayla ölçülemez. En başta özgürleşecek olanlar HDP’ye oy veren yurttaşlarımızdır. Yanlıştan dönmek herkesin hakkıdır. Bazen iknayla olur, bazen de hukukla.

MEHMETÇİK KARARI

PKK’yi Kandil eteklerine sıkıştırmak büyük bir askeri başarıdır. Sırrı da kararlılıktır. Savaşa başlayınca arkasını getirmektir. Düşünebiliyor musunuz, Mehmetçik Afrin’i kuşatmış ve tam orada Kılıçdaroğlu’nu dinleyip kente girmiyor. “Afrin’e girmeyin” demişti ya.

Şimdi herkesten beklenen o Mehmetçik kararıdır.

Türkiye’nin bu kararı alacağından hiç şüphemiz yok.


Serhan Bolluk

Aydınlık