Elçi Müsteşarı Cheng Weihua, Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği’nde gazetecilerle bir araya geldi. “ÇinTürkiye ilişkisi ve Gelişmeler” başlıklı bir bilgilendirme toplantısı düzenleyen Weihua, iki ülke arasındaki ilişkilerin giderek gelişme gösterdiğini ifade ederken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2 Temmuz tarihli Çin ziyaretini anımsattı. Erdoğan ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in bir ay içinde üç kez bir araya gelmiş olduklarının altını çizen Weihua, “Bu, Çin ve Türkiye arasında, iki taraf da ikili ilişkileri geliştirmek için çok güçlü bir irade gösteriyor, demektir. Çin ve Türkiye iki önemli ve gelişmekte olan ülke. Birçok uluslararası ve bölgesel konuda da aynı görüşü paylaşan ülkeler olarak liderlerimizin sık sık görüşmesi, politikalarımızın eş güdümle sıkı koorsinasyon içinde bulunması çok önemli. Sadece ikili ilişkiler için değil aynı zamanda dünya barışı ve kalkınması için de çok önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.
'ÇİN VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ BÜYÜK BİR İVME KAZANIYOR'
Çin’de gerçekleşen ziyarette iki devlet başkanının ikili ilişkileri kapsamlı bir şekilde görüştükleri anlatan Cheng, “Öncelikli olarak ikili siyasi güvenliğin pekiştirilmesi konusunda, Sinciang Uygur Özerk Bölgesi konusuyla ilgili terörle mücadele konusunda iki ülke arasındaki iş birliği mekanizmalarının daha aktif bir şekilde çalışması konusunda, iki ülkenin Karma Ekonomik Kurulu (KEK) toplantısının yeniden düzenlenmesi konusunda, bu sene kasım ayında Çin Uluslararası İthalat Fuarı'na Türkiye’nin de katılımıyla ilgili Türkiye’nin tarım ve hayvasal ürünlerinin Çin pazarına girmesi, turizm, Türkiye’den daha fazla uçuş seferi konularında da derin ve kapsamlı bir şekilde görüş alışverişinde bulundular, iki devlet başkanı. Fevkalede başarılı bir ziyaret oldu. Çin ve Türkiye arasındaki stratejik iş birliği ilişkilerine büyük bir ivme kazandırılmış oldu. Bundan böyle iki ülkenin her alandaki iş birliğinin daha hızla gelişeceğine inanıyoruz” diye konuştu.
'TÜRKİYE ÇİN’İN BÖLÜNMESİ FAALİYETLERİNE İZİN VERMEMELİ'
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Weihua, Çin medyasına yansıdığına göre Çin Devlet Başkanı Xi'nin Erdoğan ile görüşmesinin ardından “Türkiye’de Çin aleyhine ayrılıkçı herhangi bir harekete izin verilmeyeceği taahhüt edildi” dediği iddiaları soruldu.
“Bu ifadeleri teyit ediyor musunuz” sorusu üzerine Weihua, bu toplatıya kendisinin katılmadığını ancak Çin Dışişleri Bakanlığı'nın yayınladığı haberde gördüğünü belirtti. Weihua, “Bunun dışında aynı zamanda Sayın Tayyip Bey de, Türkiye’nin önceden beri ‘tek Çin’ politikasını kararlılıkla sürdürdüğünü ifade etti. Bu ne demek; dünyada meşru olarak sadece Çin Halk Cumhuriyeti var, Sinciang da Çin’in bölünmez bir parçasıdır. Bu nedenle Türkiye’nin de Çin’in dost ülkesi olarak, bu topraklarda Çin karşıtı özellikle Çin’i bölmek için çalışanların yürüttüğü faaliyetlere izin vermemesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sinciang konusunda, “Bu konuyu istismar eden yaklaşımlar da var. Bu istismarlar TürkÇin ilişkilerinde olumsuz yanısmalara neden oluyor” ifadelerinin de çok önemli olduğunu kaydeden Weihua, şöyle devam etti:
“Bu konuyu istismar edenler var, bu konudan rant elde etmek için çalışanlar var, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ifadeleri. Çünkü son zamanlarda Türkiye’de Sinciang konusu, Uygur konusu sıcak bir gündem maddesi oldu. Ancak gerçeği bilen, gitmiş, görmüş olan kaç kişi var? Türk medyasının bu konuyu istismar eden ülkelerin aracı olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Zaten bunun Sayın Cumhurbaşkanı da farkında.”
Cheng, Türkiye’den bir heyetin Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’ne davet edildiğinin anımsatılması üzerine de konunun görüşme sürecinde olunduğunu belirterek, “Tamamen açığız, kaç kişi gelecek, kimlerden oluşacak, devlet yetkilieri mi, gazeteciler mi, düşünce kuruluşları mı, hepsine açığız ama burada bir ön şartımız var; Çin’e ön yargılı olmayan, Çin’e karşı bölücülük faaliyetlerine destek vermemiş olan insanları davet edeceğiz” diye konuştu.
BM MEKTUBU: BATILI ÜLKELER ÇİN’E KARŞI ÖNYARGILI
Elçi Müsteşarı Cheng, BM İnsan Hakları Konseyi’ne üye 22 ülkenin Çin’in Sinciang bölgesindeki Uygur Türkleri’ne muamelesini eleştiren bir mektup yayınlamasına ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu 22 ülkenin 18’i Avrupa ülkesi, hepsi Batılı ülkeler. Batılı güçlerin Çin’e karşı ne düşündüğü ve ne gibi önyargıları olduğu, Türkiye de aynı acıları çekiyor bence, biliniyor. BM tarafından yayımlanan Global Mutluluk Raporu’nda çok komik sonuçları paylaşmak istiyorum; Çin, bu raporda 93. sırada yer alıyor, Libya 72. sırada yani ‘2018 yılında Libya’daki insanlar biz Çinlilerden çok daha mutlu’. Türkiye de 79. sırada, ‘Türkiye’deki insanlar da Libya’dakilerden daha mutsuz’. Sanki Çin ayrı bir cinsten olarak görülüyor, neden iki sebebi var; Çin’in liderliğini yapan Çin Komünist Partisi, ikincisi ise Çin’in sistemi sosyalizm. Bu iki nedenden dolayı ne olursa olsun Çinliler ayrı cinsten gelen insanlar olarak görülüyor.”
Çin’in 70 yılda kaydettiği mesafenin Batı ülkelerinin birkaç 100 yılda kaydettiği mesafeden daha fazla olduğunu belirteren Cheng, Çin’in şu anda dünyanın ikinci büyük ekonomisi olduğunu, ülkede dünyada en büyük 5 dinin legal bir şekilde varlığını sürdürdüğünü ifade etti. Cheng, Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde “kimliklerinin yok edilmeye çalışıldığı, Uygur dilinin yasaklandığı” söylemlerini de kabul etmediklerini ifade ederken, “Uygur olsun, Kazak olsun kazanırsan çalışırsan, yükseliş yolu herkes için açıktır, ayrımcılık diye bir şey yok ama bölücülük, terör, şiddet kesinlikle yasaktır ve buna kesinlikle izin verilmeyecektir ve darbe indirilecektir” ifadelerini kullandı.
Cheng, söz konusu mektubun Çin’in diplomatik ilişkilerini ne yönde etkileyeceğine ilişkin de, “Çin, dünyadaki bütün ülkelerle iş birliği yapmaya hazır ve aramızdaki dost ilişkilerini geliştirmeye hazırız ama bağımsızlığımızı, egemenliğimizi, toprak bütünlüğümüzü koruma konusunda da çok ciddiyiz ve çok kararlıyız. Devlet Başkanlığımızın söylediği bir söz var; hiç kimse bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğümüz konusunda taviz vermemizi beklemesin” diye konuştu.
'İDLİB’DE UYGUR CİHATÇI GRUBUNUN ELNUSRA İLE BİRLİKTE SAVAŞTIĞINI HERKES BİLİYOR'
Cheng, “İdlib’de ne kadar Uygur kökenli cihatçının bulunduğuna” ilişkin bir soru üzerine ise “Sizin gibi biz de medyadan okuyoruz ama orada az sayıda olmayan bir Uygur cihatçı grubu var ve onların ailesi var. Basında çıkan rakam; 57 bin. Türkistan İslami Partisi altında ElNusra ile birlikte savaştıklarını herkes biliyor. Sinciang konusuyla bağlantılı olarak bizim izlediğimiz bazı videolarda, oradaki cihatçılar çocukları savaşçı olarak eğitiyorlar ve cihatçı sloganları atıyorlar. Amaçları, İdlib’de savaş tecrübesi elde edip Çin’e geri dönerek cihat yapmak. Terör ve şiddet konusunda Çin’in karşı karşıya kaldığı tehdit çok açık ve çok büyük” diye konuştu.
'ÇİN İRAN’DAN PETROL ALMAYA DEVAM EDİYOR, BU DOĞAL HAKKIMIZ'
Cheng, ABD’nin İran yaptırımları kapsamında ülkelere tanıdığı muafiyetlere son verdiği anımsatılarak, Çin’in İran’dan petrol ithalatına ilişkin durumunun sorulması üzerine ise, “ABD tek taraflı olarak bir ülkeye yaptırım uyguluyor ve dünyadaki bütün ülkelerin de buna uymasını talep diyor. Bu da adil bir talep değildir. Çin önceden beri Amerika’nın İran’a ve ya herhangi bir ülkeye karşı tek taraflı yaptırımlarına karşıdır. Çin ve İran arasında şeffaf, kazankazan bir ticari iş birliği vardır. Hem Çin hem İran çıkarına uygun bir şekilde iş birliğimiz devam etmektedir. Şu anda Çin İran’dan petrol almaya devam ediyor, bu da bizim doğal hakkımız. İran konusunda bir sonraki aşamada ne olacak, İran ve Amerika’nın karar verecebileceği bir husustur, biz tabi ki bu bölgede istikrar bekliyoruz, çatışmanın olmamasını bekliyoruz” yanıtını verdi.
Cheng, Doğu Akdeniz konusunda da diyalog yoluyla, bütün tarafların kabul edebileceği bir sonuca varılmasını beklediklerini belirtti.
Kaynak: Sputnik