Ülkemizi refaha götürene kadar evlatları aç diye kendini yakan babanın sorumluğu bu yazıyı yazanda ve okuyanda olmaya devam edecektir!
Dün sabah acı bir olayla uyandık. Çocuklarına bakamadığını, çocuklarının aç olduğunu ve iş isteğini belirten baba, Hatay Valiliği önünde kendini yaktı. Hastaneye sevk edilirken ne yazık ki geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını kaybetti.
Baba; “çok bunaldım, çocuklarım aç” sözleriyle herkesin vicdanını sarstı.
Sarsılan yalnız vicdanlarımız değil, sistemin ta kendisidir. İnsanımızı intihara kadar sürükleyen bu sistem çatırdamaktadır.
Ekonomi yıllardır alarm veriyor. Dışa bağımlı ekonomi modeli kurumlarımızı, insanımızı adeta kemirdi. Ne yazık ki ekonomin kötü gidişi hepimizi derinden etkilemektedir.
Ekonomik çıkmazlar, sıcak para ekonomisinin iflası, dış ve iç borç yükü ile krizin faturası çalışan kesime yüklenerek, iç pazarın daha da daralmasına sebebiyet yaratmıştır. Bununla birlikte işsizlik artmakta, aileler bunalmaktadır. Fabrikalar, iş yerleri kapanıyor, işçiler ekmek derdiyle yanıyor. Bir yılda işsiz sayısındaki artış 1 milyon 309 bin.
24 Ocak 1980 kararları yani “Dünya ekonomisiyle bütünleşiyoruz” diye ilan ettikleri yeni ekonomi politikasının çöküşü ile karşı karşıyayız. KİT’leri özelleştirdik, çiftçiye destek akçalarını kaldırdık. Gümrükleri indirdik, yabancı paranın giriş çıkışı serbest bıraktık. Üretmek yerine satın almayı, fabrikaları özelleştirmeye karar verdik. Kısacası bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler dedik.
Sonucunda ise, ülkemizin ekonomisini yabancı tekellere terk ettik, fabrikalarımızı özelleştirdik. Peki milletimizin durumu ne oldu?
Üreticinin haline bakıyoruz, evlerde kaynayan tencerenin içine bakıyoruz, akşam evine ekmek götüremeyen, işsiz babanın ve ananın ıstırabına bakıyoruz.
Üniversiteyi bitirip de hâlâ işsiz gezip anadan babadan harçlık isteyen gencimizin utancına bakıyoruz. İflas eden fabrika ve dükkân sahibinin çaresizliğine bakıyoruz. Artan suçlara, yitirilen umutlara bakıyoruz.
Bu durumlarla beraber paralel hareket eden, özellikle ne zaman böyle acı durumlar yaşansa belli bir grup üzerinden sahaya sürülen “Bu ülkenin çivisi çıktı” veya “Bu ülkeden bir şey olmaz!” söylemleri. Çivisi çıkan güzel ülkemiz değil, sistemin çarklarıdır. Her şart altında ülkemizi karalama kampanyasına girmek, çözümü ıskalamaktır. Bozgunculuk çözümü değil, karamsarlığı getirir. Ülkemizin ihtiyacı karamsarlık yayanlara değil, çözümü gösterenleredir. Yaşanan bu olayda gösteriyor ki, ülkemiz artık eski ekonomik modellerle devam edemez. Sıcak para ekonomisinin iflası bizlere bir kez daha üreten ve kamucu ekonominin zorunluluğunu göstermiştir.
BU DÜZEN BÖYLE GİTMEZ!
Ülkemizde bu acı olaylar yaşandıkça daha da fazla haykırıyoruz! Bu sisteme kinimizi daha da diri tutuyoruz. Ülkemizi bu zorluklardan kurtarmanın biricik çözümü üretimdir. Ülkemizin üreticileri ile birlikte bu zorlukları, doğru programda birleşerek aşacağız. Ülkemizi refaha götürene kadar o babanın sorumluğu bu yazıyı yazanda ve okuyanda olmaya devam edecektir!
Barış Dikmen
TGB Denizli İl Başkanı
tgb.gen.tr