ORÇUN GÖKTÜRK
“Baltık ve Polonya’da NATO caydırıcılığını güçlendirmek için uygulanabilir ABD adımları” adını taşıyan rapor, ABD Askeri Akademisi’nden Ryan C. Van Wie ve enstitü yöneticisi John Gilliam’ın imzasını taşıyor. Raporun teması, Ukrayna’da yaşanan duruma karşı NATO’nun “konvansiyonel caydırıcılığının” yoksun olması. Brookings uzmanları bu durumun Ukrayna’daki Rus askeri operasyonu ile vücut bulmadığını, 2014 Kırım meselesi üzerinden yıllar geçmesine rağmen ABD ve NATO’nun “gerekli adımları” atamadığını belirtiyor ve şunlar vurgulanıyor:
“Yapılan araştırmalar, ABD’nin ‘Atlantik Kararlılığı Operasyonu’ ve NATO’nun ‘İleriye Dönük Varlığı’nın artırmasıyla kurulan rotasyonel askeri güçlerin, Baltık ülkeleri Estonya, Letonya ve Litvanya’da bir Rus ‘oldubitti’sini önlemek için hala gerekli geleneksel kabiliyetten yoksun olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, bu çalışmalar yeterli kapasiteyi neyin oluşturduğuna dair iyi tanımlanmış bir formülden yoksundur. Baltıkdaki mevcut strateji, ABD’nin ve NATO’nun Baltık ve Polonya’daki caydırıcılığını güçlendirmek için ne gibi ayarlamalar yapması gerektiği hakkında çok az şey söylemektedir.”
‘NATO, RUSYA’YA KARŞI YETERSİZ’
ABD’li düşünce kuruluşunun Baltık bölgesinde Rusya’ya karşı NATO’nun durumunu incelediği raporda, dikkat çeken en önemli tespit, ABD ve müttefiklerinin Rusya’ya karşı olası askeri bir çatışma durumda “yetersiz ve hazırlıksız” olmaları olarak öne çıkıyor. Rapor yazarları, NATO’nun Rusya’ya karşı caydırıcılığının “Soğuk Savaş” izi taşıdığını ve yetersizliğin buradan başladığı belirtiliyor. Özellikle “kara savaşlarında” ortaya çıktığı belirtilen bu yetersizlik, şu şekilde dile getiriliyor:
“NATO’nun Baltık’taki birliklerinin göreceli savaş gücünü, Rusya’nın Batı Askeri Bölgesi ve Kaliningrad Bölgesi’ndeki güçleriyle karşılaştırıldı ve önceki çalışmalarda da tespit edilen NATO’nun caydırıcılık ve yetenek gücünün büyük boşlukları olduğunu doğruluyoruz. Ek olarak, Potansiyel NATO Yüksek Hazırlık Takviyeleri’nin, kriz senaryosunda oluşacak boşlukları en az bir ay süreyle kapatamayacağını da görmek gerekiyor. Bu eksiklikler, ABD’nin ve NATO’nun Baltık’taki Rus saldırganlığını geleneksel olarak caydırmak veya krizde kararlı bir şekilde yanıt vermek için süregelen çabalarını açıkça engellemektedir.”
‘ASKERİ BÜTÇEYİ ARTIRALIM ORTA AVRUPA’YI SİLAHLANDIRALIM’
Amerikan politika yapıcılara öneriler raporun hemen başında, “askeri bütçe kısıtlamalarını kaldırın” ve “Avrupa’daki askeri varlığımızı güçlendirelim” şeklinde şöyle belirtiliyor:
“ABD askeri bütçe kısıtlamalarını, kuvvet yapısı kısıtlamalarını rekabet eden küresel gereksinimleri hesaba katarak, Savunma Bakanlığı, ABD’nin yeteneklerini güçlendirmek ve Baltık’taki güvenliği hızla güçlendirmek için çeşitli politika ayarlamaları yapabilir. ABD ordusu özellikle Orta Avrupa’daki ABD zırhlı kuvvetlerini artırabilir, ABD kara kuvvetlerinin operasyonel hazırlığını kuvvetlendirebilir, Orta ve Doğu Avrupa’daki NATO hareketlilik sistemlerini ve altyapısını destekleyebilir. Rusya’nın Ukrayna’da devam eden işgali ve NATO üyelerini taviz vermeye zorlama girişimleri, kritik ABD ve NATO yetenek açıklarını ele almak için zorlayıcı ve acil ihtiyacın altını çiziyor.”
‘ÇOK KUTUPLULUK’ İTİRAFI
Brookings Enstitüsü uzmanlarının kaleme aldığı raporda mevcut uluslararası düzende değişime de işaret ediliyor. ABD’nin “mevcut çok kutuplu güvenlik ortamına” uyum sağlamaya çalıştığı ifadelerine yer veren rapor, ABD’nin önceliğinin birkaç parçaya bölündüğü ve kuvvetlerin hangisinin Rusya’ya hangisinin Çin’e karşı olması gerektiği ile ilgili şunları vurguluyor:
“Amerika Birleşik Devletleri, mevcut çok kutuplu güvenlik ortamına uyum sağladıkça, Savunma Bakanlığı, Çin ve Rusya’ya ve sayısız diğer tehditlere karşı koymanın zorluklarını karşılamak için ileriye dönük konuşlandırılmış güç duruşunu ayarlamalıdır. 2021 ABD Geçici Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde belirtildiği gibi, Çin küresel olarak çıkarlarını agresif bir şekilde sürdürüyor. Çin’in özel ekonomik ve askeri güç kombinasyonu ciddi bir endişe kaynağı. Bu nedenle ABD, Çin’i baskın yakın tehdit olarak açıkça tanımladı ve Çin ile rekabet etmeye odaklanmaya işaret etti. Bununla birlikte, son dönemki gelişmeler, Rusya’nın büyük bir küresel rol istemeye devam etmesi ve çıkarlarını ABD ve müttefikleri pahasına ilerletmeye çalışması nedeniyle zor kararlar almak anlamına geliyor. Rusya’nın Ukrayna’yı süregelen işgali ve yeni bir Avrupa güvenlik mimarisini yürürlüğe koyma konusundaki ısrarlı çabaları, dış politikaya yönelik tehlikeli ve istikrarsızlaştırıcı yaklaşımının çağdaş kanıtlarını sunmaktadır. Bu acil zorluklar göz önüne alındığında, ABD Savunma Bakanlığı planlamacıları ve üst düzey liderleri, ulusal güvenlik hedeflerini desteklemek için sınırlı kaynakları bol ve rakip gereksinimlere karşı dikkatli bir şekilde yeniden düzenlemelidir.”
‘AVRUPA’NIN ASKERİ GÜCÜ KÖRELDİ’
2005 yılında NATO’ya üye olan eski Sovyetler Birliği bileşeni ülkeler olan Estonya, Letonya ve Litvanya’nın Rusya ile 700 km’den fazla bir kara sınırına vurgu yapan rapor, bu bölgede NATO caydırıcılığının yetersizliğini dile getiriyor. Raporda, Baltık bölgesinde ciddi bir Rus nüfusun bulunduğuna da dikkat çekilirken, Avrupa ülkelerinin konvansiyonel askeri yeteneklerini ise “körelmiş” olarak nitelendiriliyor.
Raporun son bölümünde de Rusya’ya karşı verilecek bir cevap için, ABD’nin yanında Avrupa’nın, özellikle de Almanya, Fransa ve İngiltere’nin mevcut askeri yapılarının güçlerinin artırılması öneriliyor:
“Analizimiz ve önerilerimiz öncelikle ABD ordusuna odaklansa da, Avrupa NATO devletleri konvansiyonel kara kuvvetleri yeteneklerini geliştirmek için kesinlikle daha fazlasını yapabilir ve yapmalıdır. Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık gibi en güçlü NATO üyeleri arasında bile önemli kuvvet yapısı ve hazırlık boşlukları, NATO kara kuvvetlerine, hazır olma ve kuvvet yeteneklerine yeniden yatırım yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. NATO üyelerinin önemli ölçüde yeniden yatırım yapacaklarına dair umut verici göstergeler olsa da Almanya’nın son duyurularında da görüldüğü gibi, konvansiyonel askeri yetenek açısından, müttefik orduların gerekli yetenekleri yeniden kazanmaları yıllar alacaktır. Bununla birlikte, yukarıda sıralanan tavsiyelerin çoğu, ABD tarafından kısa vadede gerçekleştirilebilir ve bu nedenle, Baltık ve Polonya’da caydırıcılığın yeniden tesis edilmesi için en uygun yol olarak karşımızda duruyor.”
Aydınlık