Türk voleybolu tarihi dönemlerinden birini yaşıyor. Yaz mevsimine üç önemli organizasyonu sığdıran A Milli Kadın Voleybol Takımımızın istikrarı tüm Türkiye'nin takdirini kazandı. Hatırlayacaksınız, Giovanni Guidetti idaresindeki Filenin Sultanları, önce Milletler Ligi'nde birbirinden zorlu rakipleri geride bırakıp bronz madalya elde etti. Milli takımımız, adeta dinlenmeye dahi fırsat bulamadan, Kovid19 nedeniyle bu yıla ertelenen Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda boy gösterdi. Olimpiyat tarihinin en zorlu gruplarından birindeydik. Sporcularımızın hırsı ve yetenekleri öyle büyüktü ki çeyrek finalde Güney Kore'ye mağlup olmamız hepimizi yıktı. Ancak gerçekçi bakış açısıyla değerlendirince gördük ki, kaptan Eda'dan Ebrar'a, Cansu'dan Simge'ye kadar bu takımın oyuncuları çok büyük bir iş başarmıştı.
DURDURULAMIYOR
Milli takımımızın destansı mücadelesi Olimpiyat Oyunları ile de bitmedi. Ayyıldızlılar, Avrupa Voleybol Şampiyonası'nda şampiyonluk hedefiyle maçlarına başladı. Filenin Sultanları grupta 5'te 5 yaptı, son 16 aşamasında Çek Cumhuriyeti'ni, çeyrek finalde de Polonya'yı sahadan sildi. Artık tüm odak noktası yarı final maçında. Voleybol Aktüel sitesinin genel yayın yönetmeni, Voleybol Hakemleri ve Gözlemcileri Federasyonu Basın Danışmanı Savaş Eskigülek ile A Milli Kadın Voleybol Takımımızın dünü, bugünü ve yarınını konuştuk.
'TÜM AVRUPA İTALYATÜRKİYE FİNALİNE ODAKLANDI'
Polonya maçında ilk sette 1411 geri düştükten sonra maça öyle bir ağırlık koyduk ki Polonya'ya toparlanma şansı vermedik. Artık yarı finaldeyiz. Şampiyonanın geride kalan kısmına dair bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Polonya maçından önce, grupta beşte beş ile tüm hesaplarını liderlik üzerine yapan, son 16 turunda Çekya’yı geçerek çeyrek finalde Polonya ile serisine devam eden bir Milli Takımımız olduğunu belirterek başlamak isterim. Yenilgisiz olarak yarı finale çıkan A Kadın Milli Takımımız, turnuva öncesindeki stratejiye uygun olarak yoluna devam ediyor.
Şu an Avrupa Voleybol Şampiyonası'nda görev yapan birçok arkadaşımla yaptığım konuşmalarda ortaya çıkan durumu söylemek isterim. Tüm Avrupa, İtalyaTürkiye finaline odaklanmış durumda. Ev sahibi olmanın avantajı Sırbistan için önemli bir koz ancak Sırbistan iki sene önceki düzeyde değil bana göre. Bu arada Sırbistan Fransa maçında yardımcı hakem olarak görev yapan Uluslararası Voleybol Hakemimiz Doç. Dr. Nurper Özbar’dan bahsetmemek olmaz. Turnuva başından sonuna kadar Sırbistan’da ülkemizi başarı ile temsil etti ve CEV hakem otoritelerinden tam puan alıp Türk hakemliğinin gururu oldu Nurper Özbar. Başarılı hakemimizin, 2024 Paris Olimpiyat Oyunlarında da ülkemizi temsil etmesini bekliyorum.
Milletler Ligi, Olimpiyatlar ve şimdi de Avrupa Şampiyonası... Milli takımımız bu yaz müthiş bir tempo içerisinde olmasına karşın bu turnuvada 7'de 7 ile yarı finale yükseldi. Şampiyonluk şansımızı nasıl görüyorsunuz? Kilit oyuncularımız hangileri olacak? En önemli rakibimiz sizce hangi ülkenin milli takımı?
Evet, gerçekten insanı zorlayacak bir süreç. Tokyo Olimpiyat Oyunlarının ertelenmesiyle sıkışan bu dönemde, tam 18 haftadır fiziki ve psikolojik etkenler ve Kovid19 salgınının getirdiği baskı ile devam eden bir periyotta oyuncularımız. Hem onlar hem de teknik ekip ve diğer görevliler muhteşem işler yapıyorlar. Tabiri uygun görülürse; VNL’de geldiğimiz nokta, artık bizi kesmiyor. Hatta ikincillik bile bazı kesimleri mutlu etmiyor. Elbette hedef şampiyonluktur, altın madalyadır ama Balkan Kupasında dahi galibiyet alamadan geçen yılları da unutmamak lazım. Olimpiyat Oyunlarında avucumuzun içinden kaçan bir ABD maçı. ABD’nin tarihinde ilk kez Olimpiyat şampiyonu olduğu maçtan sonra sevgili eşimin "ABD final maçını Türkiye ile yapmış. Final maçında bizimle oynadıkları kadar zorlanmadılar" demesi bana göre TürkiyeABD maçının en güzel yorumuydu. Buna rağmen Olimpiyat Şeref Kütüğü’ne girmeyi başaran bir Voleybol Takımımız ve tarihimizde ilk defa Olimpiyat beşincisi olmamızın mutluluğunu yaşayamadan gelen Avrupa Voleybol Şampiyonası...
'GUIDETTI'NİN MATEMATİĞİNE ŞAHİDİM'
Şimdi bundan sonra ne olur? İstanbul’da bulunduğu süre içinde Giovanni Guidetti ile yaptığımız yazışma ve görüşmelerde çok detaylı bir matematik ve strateji çalışması yaptığına şahit olmuştum. Her maçı, her rakibi ayrı ayrı düşünüp, bir maç bitmeden gelecek maçı düşünmediğini biliyorum. Ve Guidetti’nin bu işi gerçekten çok iyi yaptığını biliyorum. Bu arada kendisine özellikle sosyal medyada yapılan eleştirilerin çoğunu haksız bulduğumu da belirtmek isterim.
Kilit oyuncumuz yok çünkü hepsi bir bütün halinde takım olarak düşünüyor, üzülüyor, seviniyor; saha içinde ve saha dışında hepsi tek vücut olarak ülkemizi temsil ediyorlar. Ancak mutlaka isim vermek gerekirse kaptan Eda Erdem Dündar, inanılmaz ve haksız eleştiriler gölgesinde Avrupa Şampiyonası’na gelen Ebrar Karakurt (ki kendisini çok seviyor ve destekliyorum), Simge Aköz, Meryem Boz ve Hande Baladın sıralamamı belirler diyebilirim. Ama tekrar söylemek istiyorum, bunu yazarken bile diğer oyuncularımıza haksızlık ettiğimin farkındayım. Bence tüm takımımız kilit görevi yapıyor diyerek kendimi affettirmek isterim. En önemli rakibimiz, kendimiz. Evet, eğer kendi oyunumuzu oynadığımızı tüm maçları kazanıyorsak demek ki en önemli rakibimizin kendimiz olduğunu söyleyebilirim.
Siz yıllardan beri adeta voleybolun mutfağındasınız... Voleybolu salonlardan, en yakından takip ediyorsunuz. Giovanni Guidetti idaresinde müthiş bir çizgi yakalayan milli takımımızın, Türk kadın voleybolunun artık bir ekol haline geldiğini söyleyebilir miyiz?
Milli Takımlarımızın bundan önceki tüm teknik direktörlerine saygılarımı sunarak cevaplamak isterim ki, Giovanni Guidetti ile Milli Takımımız çok önemli bir sıçrama yaptı. Bunu inkar etmek mümkün değil. Bugün artık Avrupa'da ilk ikide, dünya sıralamasında ilk beşte yer edinmiş bir Türkiye markası var. Ekol olduk mu sorusuna ise henüz değil belki ama az önce de belirttiğim gibi artık tüm dünyada Türkiye’nin çekinilen bir rakip olduğunu söylemek yanlış olmaz.
'BURHAN FELEK KÜLTÜRÜ CANLANIYOR'
Avrupa Şampiyonası'nda final oynadığımız 2003 yılından bu yana alınan mesafeyi göz önüne getirelim. A Milli Kadın Voleybol Takımımızın yaptığı bu sıçramada en büyük etken neydi?
2003 yılında finalde 30 kaybettiğimiz Polonya ile şimdiki Polonya arasındaki fark ne kadar büyükse o zamanlardaki Türkiye ile önceki gün Polonya’ya sahayı dar eden Türkiye arasında da o kadar fark var. Bu takım buraya çalışarak geldi. Türkiye Voleybol Federasyonu’nda başkanlar değişti ancak sistem gelişerek devam ettirildi. İstikrarlı ve planlı çalışma ile yılların getirdiği alışkanlıklar, bugün sokaklara kadar yansıyan bir voleybol kültürü oluşmasına yardımcı oldu. Daha yapılacak çok iş olduğunu söylemek lazım ancak seyir zevki ve voleybolun halka inmesi, daha doğrusu o çok eski zamanlarda Burhan Felek Spor Salonu’nun tıklım tıklım dolduğu günlerdeki gibi bir voleybol kültürünün oluşması artık kaçınılmaz. Günümüz teknolojisi ile voleybolun avucumuzun içine kadar girmiş olması da önemli bir etken tabii ki. Ülkemizi gururla temsil eden, yüz akı olan voleybol branşının tek, daim ve gerçek hamisi Türkiye Voleybol Federasyonu’nda tüm başkanları, yönetim kurullarını ve teknik ekip ve oyuncularımızı gururla alkışlıyorum.
'AİLELER İLK ANTRENÖRLER'
Tüm Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımımızın maçlarına odaklanmış durumda. Artık insanlarımız açık alanlarda dev ekranlardan takip ediyor maçlarımızı. Bu ilgi, özellikle minik çocuklarımızın voleybol sporuna yönelmesini sağlayabilir mi? Ailelerde bilinçlenme konusunda bir sıçrama yaşanabilir mi? Türk voleybolunun geleceğini bu anlamda değerlendirir misiniz?
Polonya, İtalya, Almanya gibi Avrupa voleybolunun önemli seyirci yoğunluğuna sahip ülkelerinde bulunup, Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Şampiyonalarını izleyen biri olarak, bugün ülkemizde voleybolun kitleler halinde, büyük heyecan ve keyifle izlendiğini görmek beni çok sevindiriyor. Burada da başta Türkiye Voleybol Federasyonu olmak üzere, bu yayınları ile halkımızın beyninde voleybol algısı, kalbinde voleybol sevgisi oluşturan TRT kurumuna; Kadıköy Belediyesi, Eczacıbaşı Spor Kulübü ve Bakırköy Belediyesi’ne bir voleybolsever olarak teşekkür etmek isterim.
Aileler ilk antrenörler! Fiziki ve mental açıdan ilk çalıştırıcı olan annebabalara yönelik çalışmaların belirli bir programla yönlendirilmesi Türk voleybolunun geleceği bakımından çok önemli. Ailelerin bilinçlenmesi, çocuklarının voleybol sporuna yönlendirilmesi özellikle erkek çocukların da voleybol branşında yer almasını sağlamak çok önemli. Yol uzun ama önemli ve zor olan kısmını da geçtik diyebilirim. Şimdi planlı ve sistemli çalışmaların daha da öne çıkması gerekiyor. Gelecek bugünden daha güzel olacaktır, buna inanıyorum.
Aydınlık