Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, Koronavirüs Bilim Kurulu’nun önceki toplantısında hazırladığı 3 aşamalı planı anlattı. Kurul, tamamen sokağa çıkmanın yasaklanması yerine, sadece yayılmanın yükseldiği belirli bölgelerde karantinaya geçilmesinin yararlı olacağı üzerinde duruyor.
Bilim Kurulu neden sokağa çıkma yasağı kararı almıyor? ‘C planı’ ne?

Muharrem Sarıkaya'nın köşesine taşıdığı Türkiye'nin koronavirüsle mücadele planı şöyle:

"Türkiye bundan böyle Kovid19 mücadelesini yeni bir zemin üzerinde yürütecek.

Bu kapsamda Koronavirüs Bilim Kurulu’unun önceki toplantısında 3 aşamalı bir plan hazırlandı.

Önceki akşamdan itibaren uygulamaya konulan A Planı eğer başarılı olmazsa iller kendi durumlarını da göz önünde tutarak gelişmelere göre B ve C planlarını devreye sokacak.

Bu kapsamda Bilim Kurulu sokağa çıkma yasağını bazı olumsuz sonuçları da beraberinde getireceğini düşünerek C Planı içinde değerlendirdi.

Kurul, hükümete bu aşamada tamamen sokağa çıkma yerine, belirli bölgelerin kontrol altına alındığı, Rize’de de uygulanan karantina bölgeleri oluşturmasını tavsiye etti.

Yani bakıma ve takibe muhtaç olan hastaların, Çin gibi spor salonlarına veya büyük sahra hastanelerine taşınıp oralarda ihtiyaçları karşılanma olanağı yoksa, aşamalı ve kontrollü sokağa çıkma yasağı yönüne gidilme görüşünde birleşilmiş.

O nedenle dün konuyu bugüne kadar yakından adım adım takip eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından bazı maddeleri ilk kez duyurulan, sonrasında da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanan A Planı devreye sokulmuş.

ULUSAL PLAN DEVREDE

Bu kapsamda alınan karar gereği bundan böyle 2009’da hazırladığı, geçen yıl revize ettiği Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı hükümlerine göre yürütecek.

Çünkü Türkiye’nin elinde pandemik, yani dünya genelindeki salgın hastalık halinde ne yapılacağına ilişkin geçmiş deneyimi ve planı bulunuyor.

Bu planın hazırlanmasına da 2009’daki kuş gribi, influenza gribi yol açmış…

O tarihte Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı yapılmış ve geçen sene de 10’uncu yılını doldurduğu için revize edilmiş.

Dolayısıyla, şehirlerarası ulaşımın engellenmesi, vilayetlerde pandemi kurullarının oluşturulması bu planın “Toplumsal ve Ekonomik Yaşamın Sürekliliği” başlığı altındaki hükümlere dayanıyor…

HALK SAĞLIĞI BİRİMLERİ DEVREDE

Bu hükümlerin en başında da halk sağlığı ile ilgili birimlerin devreye girmesi geliyor.

Çünkü salgını kontrol altına almayı en iyi onlar biliyor.

Zaten eldeki olanaklar dünyada kullananların en yenisi, ancak bunların yeterli şekilde kullanılması da yaygınlaşmasının önlenmesine, yani sel gibi akmamasına bağlı.

Bunun nasıl engelleneceğini de eldeki yetişmiş kadroları ile halk sağlığı birimleri biliyor.

Halk sağlığı birimleri dün valiliklerde oluşan kurulların toplantılarına da katıldı, yapılması gerekenleri aktardı, acil alınması gereken önlemleri ildeki ilçe, hatta bölge bazlı olmak üzere belirledi.

Böylece ülke ortalaması esas alınarak merkezi sistemden belirlenen tedbirler, daha hızla yayılan yerlerde çare olmadığı için lokale dönmenin yararlı olacağına karar verildi.

Çünkü toplumsal yaşam biçimimiz, özellikle doğu ve güneydoğuda kalabalık aile düzeni, kentlere göre hastalığın yayılımını farklılaştırıyor.

İSTANBUL’DA DURUM

İki haftadır tüm uyarılara rağmen evine girmeyen, sosyal mesafeyi korumayan İstanbul da bu kapsamda ele alınıyor.

İl Pandemi Kurulu kararını verecek ancak şu aşamada İstanbul için tamamen sokağa çıkma yerine, kontrollü uygulama yönüne gidilip, AB planlarının birlikte uygulanması gibi bir sürecin işletildiğine tanıklık edilebilir.

Yani, toplu taşım araçları ile kent dışına çıkışlar kontrol altına alınırken, il sınırlarındaki kontrollerle özel araç hareketi de tavsiyelerle kısıtlanabilir.

Eğer yaygınlaşır ise İstanbul’un Anadolu ile insan geçiş bağı tamamen kesilir.

Çünkü geçen yıl yenilenen planda böyle öngörülüyor.

Ancak şu aşamada A Planı geçerli olacak, yaygınlaşması halinde ise B Planı devreye girecek.

KONTROLLÜ SOKAĞA ÇIKMA

Yani Fransa’da da şu an uygulanan sokağa her saat çıkacakların belirlendiği, özel izin belgelerinin düzenlendiği, bazı sektörlerin tamamen kapatılıp, zorunlu sektörlere olanak tanındığı bir sistem.

Burada da tamamen yasak getirilmiyor, örneğin 18:00 ile 06:00 saatleri arasında sokağa çıkmayı tamamen yasak hale getiriyor.

Ya da 11.0016:00 saatlerinde sadece gıda alışverişine olanak veriyor.

Ancak özel izni olanlara dışarı çıkma imkanı tanıyor veya bir internet sitesi üzerinden izin talebi yapılıyor.

Eğer uygun görülürse alacağı belge ile belirlenen güzergah üzerinde hareket edebiliyor.

Bunun için de daha önce kurulmuş bulunan grip.gov.tr benzeri yeni bir internet mecrasının veya sosyal medya araçlarının oluşturulması gerekiyor.

Bunlardan hangisini kullanacaklarına da vilayetler kendileri karar verecekler, ayrıca sınır komşusu vilayet yöneticileri ile de yine benzer şekilde iletişim grupları oluşturacaklar.

Bu WhatsApp grubu olduğu kadar, benzeri Telegram gibi iletişim platformları da olabilecek.

C PLANINDAKİ YAPTIRIMLAR

C Planı ise bir ileri aşamayı öngörüyor.

Tamamen sokağa çıkma yasağı getiriyor; devlet tüm ihtiyaçları karşılayan haline dönüşüyor ki, eldeki olanaklar kapsamında şu aşamada C Planı düşünülmüyor.

Sokağa çıkma yasağının gelmesi halinde evde ihtiyaç sahibi olan veya kontrol altında tutulması gereken hastaların durumlarının çok daha ağırlaşmasına yol açılabileceği kaygısı bu düşüncenin öne çıkmasına yol açtı.

Hükümete sokağa çıkma yasağının bu aşamada önerilmemesinin gerisinde de bu yatıyor.

Tamamen sokağa çıkmanın yasaklanması yerine, sadece yayılmanın yükseldiği belirli bölgelerde, Rize örneğinde görüldüğü gibi karantinaya geçilmesinin yararlı olacağı üzerinde duruluyor."