ABD ile olaylı Alaska görüşmelerinin ardından çıktığı Ortadoğu turu kapsamında uzun bir aradan sonra Türkiye’yi ziyaret eden Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, çok önemli mesajlar verdi. Her şeyden önce ziyaretin zamanlaması önemliydi. Tam da AB liderler zirvesinin Türkiye’yi görüştüğü gün bu ziyaretin gerçekleşmesi oldukça anlamlıydı. Çin Dışişleri Bakanı önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüştü ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi.

Çin Dışişleri Bakanının ziyareti önceki ziyaretlerin aksine ilk defa Çin’in geleneksel rutin konularının ötesinde farklı alanlarda yeni açılımlar sundu. Daha önceki ziyaretlerde genelde ticaret hacmi, kültürel işbirliği gibi rutin konular konuşulurken, ilk defa Çin, Türkiye ile uluslararası sistemin, küresel düzenin ve BM sisteminin yapılarının yeniden kurgulanması üzerine işbirliği yapmak istediğini açıkça belirtti. Türkiye ile politik alanda da birlikte olmak istediklerinin mesajını verdi. Bunun yanında Ortadoğu’ya barış ve istikrarın getirilmesi konusunda Çin, Türkiye ile birlikte çalışmak istediğini de gündeme getirdi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da Türkiye’nin sahip olduğu bilgi ve tecrübelerle Çin'e bu süreçte katkıda bulunacağını söyledi.

Bu ziyarette, beklenmedik bir hamle geldi ve Wang Yi, Türkiye’nin kendi ulusal koşullarına uygun sosyal sistemi, ekonomik kalkınma modelini ve kalkınma yolunu seçme hakkına sahip olduğunu bu bağlamda, Çin’in Türkiye'nin bağımsızlığını ve egemenliğini desteklediğini karşılığında ise Çin’in önemli çıkarları ve endişeleri konusunda da Türkiye’den destek beklediklerini vurguladı. İlk defa Pekin yönetimi açık bir işbirliği çağrısında bulunarak kendi beklentisini de sunmuş oldu. Kuşkusuz, TürkÇin ilişkilerindeki önceki dönemler ;hatta ziyaretler gözönüne alındığında Wang Yi’nin bu ziyareti oldukça cesur söylemler içeriyordu. Genel itibariyle TürkÇin ilişkilerinde her daim biraz mesafeli şüpheci bir hava hakim olmuştur.

Özellikle, bu ziyarette Türkiye, Kuşak ve Yol İnisiyatifi çerçevesinde Orta Koridor hattının canlandırılmasını istedi. Zaten son dönemde ABD’nin Yunanistan ile geliştirmiş olduğu ilişkiler, Pire limanında işler Çin’in istediği gibi gitmemesi, diğer Yunan limanlarının nerdeyse tamamının Amerikalı şirketlerce kiralanması ve Dedeağaç’ta ABD’nin askeri yığınak yapması Çin’e Avrupa’nın Yunanistan kapsını da kapatmış oldu. Oysa 2019’da Xi Jinping’in ziyaretiyle Yunanistan Çin’in Avrupa operasyonu için lojistik merkez olarak seçilmişti. Şimdi Çin Karadeniz’e daha da bağımlı hale geldi.

Bu ziyaret öncesinde Çin Dışişleri Bakanı, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ile Çin’de bir araya geldiğinde ABD’nin küresel baskısına karşı Rusya ile yeni bir stratejik işbirliğinin de yol haritasını açıklamıştı. Çin ve Rusya ticari ilişkilerde Amerikan dolarının rolünü azaltmak için kendi para birimlerinin dışında yeni bir para birimini kullanmayı gündeme getirdiler. Öteden beri Türkiye’nin benzer bir tezi savunduğu göz önünde bulundurulduğunda bu yeni para biriminin bir ortağı da Türkiye olacak gibi gözüküyor. Tıpkı AB’de olduğu gibi ilk etapta Rusya, Çin ve Türkiye, belki de daha sonra İran, Azerbaycan ve Orta Asya devletleri ortak bir para birimine geçecekler. Bahsedilen ülkelerin tamamı Avrasya coğrafyasının birer parçası olması hasebiyle tıpkı Avro gibi bölgesel bir para birimi olarak örneğin Avrasya Doları (doların yerine başka bir isim de kullanılabilir) tedavüle sokulacak belki de ortak bir merkez bankası dahi oluşturacaklar. Böyle bir gelecek en çok ABD için bir kabus olacaktır.

Çin ve Rusya’nın gündeme getirdiği bu yeni stratejik işbirliği açıkça ABD’ye ve mevcut küresel düzene karşı bir meydan okumaydı. Çin ve Rusya yeni bir küresel düzenin kurulması için kolları sıvamış görünüyor. Bu bağlamda, Çin Dışişleri Bakanı’nın Türkiye ziyareti de gösteriyor ki Çin ve Rusya, Türkiye’yi de bu yeni dünyanın inşasında ortak olarak görüyorlar.

Türkiye’nin jeopolitik konumu Türkiye’yi Çin için vazgeçilmez hale getiriyor. Çin’in Kuşak ve Yol girişiminin Avrupa’ya açılan iki önemli kapısından birisini Türkiye oluşturuyor. AB için de Türkiye Asya’ya ve Çin’e açılan yegâne kapı. Dolaysıyla AB’nin son dönemde Türkiye’ye karşı yumuşama sinyali vermesi Çin’in Türkiye’ye büyük bir önem atfetmesi bölgede yeni bir jeopolitik dengenin doğuşunu bize müjdeliyor. Önümüzdeki günlerde ABD’den de bir yumuşama sinyali gelirse şaşırmayalım.