"Kamu kaynaklarını kullanarak terör örgütü liderini şirin göstermek, bitme noktasına gelen PKK’ya moral vererek İBB neye hizmet etmek istiyor?"

Apo'nun Heykelini Öykü Kitaplarıyla Dikmek
Görkem Gözet 
Görkem Gözet

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Almanya’nın Süddeutsche Gazetesi’ne mülakat verdi. Demirtaş, bölücü terör örgütü PKK ile ilgili yaptığı açıklamada, “PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamıyoruz’’ ifadesini kullandı.


"Bizim bir milletvekilimiz bir PKK'lının cenazesine katıldı diye linç edilebiliyor medyada. Seçmenimiz o bizim. Bize oy veren, güvenen insan. Ben çok açık söyleyeyim; halkımızın acısına sahip çıkmayan milletvekiliyle ilgili kusura bakmasınlar ben soruşturma açtırırım, parti disiplini gereği. Sen oy almışsın o insandan, hassasiyetine dikkat edeceksin arkadaşım. Cenazesine de gideceksin, taziyesine de.’’


Demirtaş, “Öcalan'ın posterini Kürdistan'da asmayacaklar da nerede asacaklar? Daha heykelini dikeceğiz. Bunu kafanıza yazın" dedi.
HDP Merkez Yürütme Kurulu'nun çağrısı üzerine 67 Ekim 2014'te Aynelarab (Kobani) bahanesiyle YPG/PKK yandaşlarının gerçekleştirdiği şiddet olayları sonucunda 2 polisimiz şehit oldu ve 31 kişi yaşamını yitirdi.

Örnekleri çoğaltabiliriz. PKK’nın siyasi kanadı olan HDP’nin başkanı Selahattin Demirtaş’ın sicili epey kabarık. 4 Kasım 2016’da gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra 5 ilde 12 ayrı davada yargılanmasına devam ediliyor. Açılan davalarda Demirtaş, "silahlı terör örgütü kurma ya da yönetme", "terör örgütü propagandası yapmak", "halkın kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "halkı kanunlara uymamaya tahrik etme", "suç işlemeye alenen tahrik", "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret", "Cumhurbaşkanına hakaret", "terör örgütü propagandası yapma", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini alenen aşağılama", "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama", "yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama" suçlarından yargılanıyor.

PKK’lı teröristlere sıcak yemek hizmeti veren HDP’li belediye başkanlarının haricinde sırtını PKK’nın Suriye kolu YPG’ye, YPJ’ye yaslayanlar da var , Mustafa Kemal’in şerefli askerlerine Mustafa Kemal’in İtleri diyenler de …

Fakat Selahattin Demirtaş’ı diğerlerinden farklı kılan bir diğer özellikleri de Abdullah Öcalan’ın heykeltıraşlığına soyunmasının yanı sıra, 24 Haziran seçimlerinden önce elindeki bağlamayla ekran ekran dolaştırılması ve her ne kadar reddedilse de Kızılay’daki terör saldırısını gerçekleştiren canlı bomba Seher Demir’in ismini 2017’de piyasaya sürülen öykü kitabının adına vermesi oldu. Teröristin duayeni olur mu? Bal gibi olur.

 

"Demokrasi" Pastası

Açılım sürecinin çökmesi ve 24 Temmuz 2015’ten sonra PKK’ya yönelik içte ve dışta operasyonların başlaması tarihi bir adım oldu. Şehirlerimizin altına mayınlar döşeyen, ormanlarımızı yakan, gencecik öğretmenlerimizin canına kasteden teröristler Mehmetçiğimizin kararlı adımlarıyla etkisiz hale getirildi. 22 Ağustos 2019 tarihinde çocukları PKK tarafından kaçırılan annelerimizin HDP önündeki evlat nöbeti PKK’nın bölgeden silindiğinin göstergesi oldu. PKK bölgede inisiyatifi kaybetti ve yıllarca sürdürdüğü zorbalığın karşısında ‘’Başlarım sizin Kürdistan davanıza, Diyarbakır’da çocuk bırakmadınız’’ diyen çelik yürekli annelerimizi buldu.

Bölgedeki gençlerin terörden kurtulmak istemesi, teslim olan teröristlerin sayısındaki artış ve iç hesaplaşmalar PKK’da büyük kırılmalar yaşattı. Militanlarını kaybeden PKK’yı ayakta tutmak için moral ve motivasyona ihtiyaç vardı.

Peki, bu moral ve motivasyon nasıl ve nereden gelecekti?

Tarihler 17 Ağustos 2019’u gösterdiğinde enteresan bir buluşma yaşandı. Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın doğum gününü kutlamak üzere Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ile bir araya geldi. Zira buluşmadan sonra kamuoyuna Başak Demirtaş’a hediye edilen fulardan ziyade HDP’nin sıkça bahsettiği ‘barış’ ve ‘demokrasi’ kelimeleri yansıdı.

Selahattin Demirtaş’ın terör ile bağlantısını gizleme operasyonu böylece başlamıştı. Bu sefer hanımlar devreye sokuldu; pastalar kesildi, pozlar verildi ve Türkiye’ye bir aradayız mesajı verildi. Bu buluşmayı safça ve iyi niyetle yorumlayan aydınlarımız da oldu, fakat İmamoğlu’nun Demirtaş çizgisini beğenme süreci başlamıştı. Pastadan payı Selahattin Demirtaş’ta alacaktı.

Kontrollü Tiyatro

Dünya büyük bir tiyatro sahnesi gibidir. Herkes bu sahnede rolünü oynar, rolü bitince de bu sahneyi sonsuza dek terk eder demiş Shakespeare. Sahnenin önemini rolün anlamı da belirliyor diyebiliriz. Çoğu zaman yüklenen anlam dünyayı, yani sahneyi değiştirmeyi de hedefliyor.

Fakat her değişim tarihin motorunu ileriye doğru mu çalıştırıyor?

Kuşkusuz hayır. Mesela Vatan şairi Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyunu ile Selahattin Demirtaş’ın Devran adlı kitabından uyarlanan oyunun hedefi aynı mıdır? Bir milletin emperyalistler tarafından işgale direnen fedakâr bir Türk kadınını anlatan yazarın, aynı emperyalistlerden binlerce tır silah alan PKK’nın yasal temsilcisi ile arasında fark yok mudur? Elbette vardır. Fakat başlı başına bu gerçek bile çarpıtılabilir, eğip bükülerek ‘sanat yapıyoruz’ şirinliğiyle PKK’nın memurunu meşrulaştırma görevi görebilir.

Sahnede olmasa da izleyenler arasında yukarıda bahsettiğimiz hanımlar yeniden devreye girmişti. Tatlı bir doğum günü partisinin ardından şimdi de ‘sanatseverler’ olarak bir araya gelmişlerdir. Demirtaş’ın terör örgütünü ve onun elebaşını öven hezeyanları unutulmuş, yerine adeta bir filozof, sanat üstadı gelmiştir. Tiyatroya katılanların arasında kimler yok ki? Nevruz kutlamalarında Abdullah Öcalan’ın kadrolu mektup okuyucusu HDP’li Sırrı Süreyya Önder, HDP Eş Başkanı Pervin Buldan ve YCHP’nin İstanbul İl Başkanı, sözde soykırımının yılmaz savunucusu Canan Kaftancıoğlu…

Sayfaların Arasındaki Havuç

Bu birliktelikler Türkiye’ye bir mesaj veriyordu. Terörist Demirtaş’ı cilalayıp parlatmak, ondan bir demokrasi havarisi çıkarmak gibi bir girişimin altında masumane sebepler aramak en hafif deyimle saflık olur. Ak Parti’ye karşı olan herkes dostumdur mantığıyla hareket eden kesimler Demirtaş’ı da koluna takarak milletimizin vatanseverlik çizgisini zorlayarak sorumlu muhalefet anlayışından uzaklaşıyor ve Türkiye düşmanı konuma geliyorlardı.

Durum öyle abartıldı ki, Demirtaş’ın kitapları İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait İBB Kültür A.Ş. Yayınlarına kadar girdi. Aynı yayınevinde 1819 Ocak’ta gerçekleştirilen HDP Kadın Konferansında anılan, PKK’nın üç militanlarından en azılısı Sakine Cansız’ın kitabı da satılıyordu. 13 Ocak’ta Beşiktaş’ta gerçekleştirdiğimiz basın açıklaması üzerine tepkiler çığ gibi büyüdü. Bazı siteler teröristlerin kitap satışını kaldırdı. Fakat Demirtaş’ın çizgisini beğenenlerden tek bir ses bile çıkmadı.

16 milyon insanın oyuyla geldiğini söyleyen Sn. Ekrem İmamoğlu bu haklı tepkiye Demirtaş’ın yeni kitabı Leylan’ı ön satışa çıkararak cevap verdi. Bu sefer Sn. Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önünden uyardık.

Kamu kaynaklarını kullanarak terör örgütü liderini şirin göstermek, bitme noktasına gelen PKK’ya moral vererek İstanbul Büyükşehir Belediyesi neye hizmet etmek istiyor?

Mehmetçiğimize kurşun sıkan, şehirlerimizin altına mayın döşeyen bir terör örgütünün siyasal temsilcisini meşrulaştırmak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin görevi midir?

Kamu kaynaklarını teröristlere akıtmak, milyonlarca İstanbullunun oyuna ihanet etmek değil midir?

Kimse kitabın yazarını meşrulaştıramaz. Kitabın yazarı PKK’ya terör örgütü diyemeyen azılı bir teröristtir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin raflarından PKK’nın kitapları derhal kaldırılmalıdır!

Görkem Gözet

TGB GYK Üyesi

tgb.gen.tr