Eksik istihdam ve gizli işsizlik, TÜİK’in işsizlik verilerine dahil değil. Bu durumda daha vahim bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu söylemek mümkün. Yıldırım Koç, devletin istihdam yaratıcı, doğrudan yatırımları ile özel sektör için düzenleyici olan politikalar benimsemesi gerektiğini kaydetti.

DENİZ BİLİCİ SILA KEMAHLI

Salgının sağlıktan sonra yarattığı ikinci kriz ekonomi oldu. Bu doğrultuda alınan önlemlere karşın işsizlikte artış önlenemedi. Vatan Partisi İşçiSendika Bürosu Başkanı Yıldırım Koç, işsizliğin kapitalist düzende çok doğal ve işverenlerin yedek sanayi ordusu olarak istedikleri bir uygulama olduğunu belirtti. Koç, “İşsizlik, ücretleri düşürmenin veya kontrol altında tutmanın ana araçlarından biri. Bir kere kural olarak kapitalizm yedek sanayi ordusu dediğimiz belirli bir miktarda işsizle hareket eder” dedi.

İşsizliğin, devletin istihdam yaratıcı, doğrudan yatırımları ve politikalarıyla, özel sektör için düzenleyici olan politikalarıyla ortadan kaldırılabileceğini belirten Koç, şunları söyledi:

İŞGÜCÜ EĞİTİMİ

“Burada planlı ekonomi önemli. Ekonominin işgücü talebine ilişkin tahminlerde bulunulur; projeksiyonlar. İşgücü eğitimi o projeksiyonlar temelinde planlanırsa belirli mesleklerde gereksiz kaynak israfı ve işsizlik ortaya çıkmaz. O zaman işsizliğin ortadan kaldırılmasında birinci unsur devletin doğrudan yatırımları ve özel sektörü istihdam yaratmaya yönlendirici girişimleri; ikincisi de planlı ekonomi. Çünkü plan olduğunda ekonominin gelecekte ortaya çıkacak nitelikli insan gücü ihtiyacı önceden tahmin edilerek eğitim sistemi ona uygun olarak planlanır. Eskiden Türkiye’de de böyle yapılırdı. Örneğin 20 yıl içinde inşaat sektörü nasıl gelişecek, ona göre inşaat mühendisi gereksinimi olacak; buna yönelik projeksiyon yapılırdı. Ona bağlı olarak inşaat mühendisliği bölümünün öğrenci kontenjanı düzenlenirdi. Yani insan gücü planlaması da yapmak gerekiyor. Onun ötesinde eğitimin süresinin uzatılması işgücü piyasasına yeni girişleri azalttığı gibi ülkenin genel insan kaynağı birkimini artırır. Yani çocukların çalışma yaşının 15’ten 18’e çıkarılması, zorunlu eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılması işgücü piyasasına girişleri kontrol altına alır, azaltır. Bu da ülkenin hem insan gücü niteliğinin yükseltilmesini hem de erken işgücü piyasasına katılarak, işsizliğe yol açılmasını önler.

ÖZELLEŞTİRMELERİN İŞSİZLİĞE ETKİSİ

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in ‘Üretim Devrimi’ kitabında da belirttiği gibi; özelleştirmeler Türkiye ekonomisine zarar verdi” diyen Yıldırım Koç, bu zararın iki açıdan gerçekleştiğini belirtti: “Özelleştirmelerin doğrudan olumsuz etkisi; kamu kesimi tahrip edildiğinde üretim potansiyelimiz geriletildi ve buralarda çalışan insanlar işsizler ordusuna katıldı. İkinci etkisi; özellikle tarım sektörüne destek veren kamu kuruluşları vardı: Tekel, yem fabrikaları, süt endüstri kurumu, et ve balık kurumu, gübre fabrikaları, şeker fabrikalarının bir bölümü… Bunların özelleştirilmesi tarım sektöründeki destekleri büyük ölçüde ortadan kaldırdı ve yoksullaşan köylüler şehirlere göç ederek tarım dışı alanlarda iş aramaya başladıklarında işsizlik arttı.

DEVLET DESTEĞİ KAMU İŞLETMELERİYLE SAĞLANMALI

“Özelleştirilen işletmelerin kamulaştırılması ve yeniden yok edilen kamu işletmeleri yerine tekel, yaprak tütün işletmeleri, sigara fabrikaları, içki fabrikaları gibi yeniden kamu sektöründe hem doğrudan istihdam yaratan hem de kırsal kesimde istihdam yaratılmasına katkıda bulunan işletmelerin yeniden açılması gerek. Yani bu kırsal kesimde, mahalleye dönüştürülen köyler dahil, nüfus yüzde 20’nin altına indi. Köyler boşaldı. Halbuki köylerde devlet desteği olmadan tarım sektörünün ayakta kalması mümkün değil. O devlet desteğinin en önemli aracı da köylüye ucuz girdi satan ve köylünün ürününü değerinden satın alan kamu işletmeleri. Bu iş piyasaya bırakılamaz. O nedenle istihdam sorununu çözmek istiyorsan tarım sektöründe insanların geçimlerini sağlayabilecekleri devlet desteğini, kamu işletmeleri aracılığıyla sağlamak gerekiyor.

‘YASAK UZATILMAZSA İŞTEN ÇIKARMALARDA PATLAMA OLACAK’

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, henüz Meclis’e sunulmayan istihdam kalkanı paketiyle işten çıkarma yasağını biraz daha uzatmayı düşündüklerini söyledi. Konuya ilişkin uyarılarda bulunan Yıldırım Koç, salgın dönemi için hükümetin çalışma hayatında aldığı önlemleri de değerlendirdi. Koç, şunları kaydetti:

“Önlemler anlamlı ve olumluydu. Türkiye tarihinde ilk kez işten çıkarma yasağı geldi ama onun ötesinde ücretsiz izne çıkarılmada ödenen para yeterli değil. Bunun için İşsizlik Sigortası Fonu’nda yeterli kaynak var. O artırılabilir. Kısa çalışma ödeneği de işyerlerinden beni arayanlar oluyor; bazı yerlerde normal ücretine yakın paralar alanlar oldu. Çünkü normal ücretin ötesine yan ödeme, ikramiye varsa SGK’ya yapılan prim ödemeleri çıplak ücretin üstünde oluyor. O nedenle son 12 aydaki SGK’ya prim önden gelirin yüzde 60’ı işçinin çıplak ücretin buldu, bazen aştı. Kısa çalışma ödeneği o anlamda özellikle sendikalı işyerlerinde kayba uğramadı. Hatta İstanbul’un bir işyerinden aradılar, işveren demiş ki ‘yüzde 60’ı fondan ödenecek ben de size yüzde 20’sini vereyim’. Beni arayan temsilci diyor ki ‘yüzde 60 zaten benim ücretime denk geldi, işveren de yüzde 20’sini verince biz çalışmayıp daha fazla para aldık, şimdi adam geri istiyor, alabilir mi?’ İşveren bundan sonra vermez ama verdiğini de geri alamaz. Bu tür olaylar bile oldu. Onun için olumlu bir girişimdi.”

Düzenlemeleri içeren yasanın 17 Nisan’da çıktığını ve 3 ay süre için geçerli olduğunu hatırlatan Koç, “3 aylık süre 16 Temmuz’da doluyor. Eğer Cumhurbaşkanı gelişmelere bakarak süreyi 6 aya kadar uzatma yetkisini kullanırsa insanlar rahatlar. Yoksa işten çıkarmalarda patlama olacak.”

‘2020’Yİ FEDAKARLIK YILI İLAN ETMELİYİZ’

Prof. Dr. Ali Akdemir, işsizliğe çözüm için Atatürk’ün karma ekonomik sistemini hatırlamak gerektiğini belirtti. Akdemir, “Sosyal devlet ve Atatürk'ün karma ekonomik sisteminin ne kadar anlamlı tarihi bir saptama olduğunu bu süreçte tekrar keşfetmiş olacağız” dedi. Akdemir, finansal yapısı sorunsuz işletmelerin fedakarlık yapması gerektiğini ifade etti.

Türkiye’de korona salgını öncesi de işsizlik oranının yüzde 13'lerde olduğuna dikkat çeken Akdemir, “Pandemi buna tuz biber oldu” dedi. Nüfusun yüzde 35'ini oluşturan genç işsizliğin yüksek olduğunu belirten Prof. Akdemir, “Bu kişiler donanımlı insanlar... Şimdi çalışanlar da işsiz kaldı. İşsizlik kronik bir hal aldı” ifadelerini kullandı.

KAMUDA İSTİHDAM

“Çözüm için sosyal devlet ve Atatürk'ün karma ekonomik sisteminin ne kadar anlamlı tarihi bir saptama olduğunu bu süreçte tekrar keşfetmiş olacağız” diyen Akdemir, şunları söyledi: “Dünya da karma ekonominin önemini gördü. Sosyal devlet hatırlanmalı ve öne çıkmalı. Kamuda istihdamın ne kadar önemli olduğu farkına varılmalı. Özel sektör de çoğunlukla toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak insanları işten çıkarmamalı. 2020'yi fedakarlık yılı ilan etmeliyiz. Bir yandan sosyal devlet gereği kamuda istihdamın sürdürülebillirliği, bir yandan da finansal yapısı sorunsuz olan işletmelerin fedakarlık yapmaları gerek. Olağanüstü süreç bitince Y kuşağı istihdamı için farklı politikalar geliştirilmeli. Özellikle bilgi temelli teknolojik girişimler geliştirilmeli, bu istihdamı da geliştirme yolunda adım olacaktır.”

BİTTİ
Aydınlık