Genel Sekreter J. Stoltenberg tarafından hazırlatılan ve dışişleri bakanları toplantısında görüşülen yeni NATO raporu, iddiaya göre, ittifakın önümüzdeki on yıl içinde karşı karşıya olacağı sorunlara tedbirler geliştirmek amacı ile hazırlanmış.
Fransa devlet Başkanı E. Macron’un NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiğini ifade eden açıklamasına cevap olarak Genel Sekreter tarafından bu raporun hazırlatıldığı da iddialar arasında yer almaktadır.
Söz konusu rapor büyük bir olasılıkla NATO liderler zirvesinde de görüşülecek ve NATO 2030 adı ile ittifakın yeni stratejik konseptini oluşturacaktır.
RAPORUN ASIL AMACI, KÜRESEL GÜÇ MÜCADELESİNE NATO’YU DAHİL ETMEKTİR
NATO’nun yeni stratejik konseptini oluşturacak olan bu raporun asıl amacı, ABD ile Çin ve Rusya arasında gelişen küresel güç mücadelesine NATO’yu da dahil etmek ve görevlendirmektir.
Rapor özünde, NATO’nun, Rusya ve Çin ile içinde bulunduğu stratejik rekabetin, jeopolitik mücadeleye dönüşeceği ve içinde askeri boyutun yanı sıra politik boyutun da olacağı yeni bir döneme adaptasyonunu öngörmektedir.
Doğal olarak söz konusu raporda iki hedef ülke öne çıkmaktadır, Rusya ve Çin.
RUSYA TEK BAŞINA OTUZ ÜYELİ NATO’YU TEHDİT ETMEYE DEVAM EDECEK(!)
Kolayca tahmin edileceği gibi rapor Rusya’yı düşmanca davranışlarda bulunan tehdit olarak tanımlamaktadır.
Rapor, NATO’nun Rusya’ya karşı iki yönlü strateji uygulanmasını öngörmektedir; caydırıcılık ve diyalog. NATO’nun Rus tehdidine ve düşmanca davranışlarına karşı politik olarak birleşik bir cephede, kararlı şekilde cevap vermesi gerektiği raporda ifade edilmektedir.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, Amerika’nın liderliğinde kendisini yeni üyelerle devamlı doğuya doğru genişleten ve genişletmeye devam eden, Rusya’yı çevrelemeyi öncelikli görev olarak benimseyen otuz üyeli NATO’nun Rusya’yı kendisine yönelmiş tehdit olarak tanımlaması ilginçtir.
NATO’NUN YENİ HEDEFİ ÇİN
Çin, raporda önemli bir yer işgal etmekte ve Batının Çin’e karşı uygulayacağı politikanın koordine edilmesi için bir danışma organının kurulmasını istemektedir.
Rapora göre, teknolojik ihtirasları, askeri yayılması, ticari politikaları nedenleri ile Çin artık basit bir Asya oyuncusu olarak görülemez ve NATO, Çin’in meydan okumalarına cevap vermekte ağır kalmaktadır.
Çin’in ortaya koyduğu güvenlik sorunlarına karşı NATO’nun daha fazla zaman, politik kaynak ve eylem tahsis etmesi gerektiğini ifade eden rapor, bu taleplerini, Çin’in ulusal yeteneklerine, ekonomik ağırlığına ve liderlerinin açıkladığı ideolojik hedefler ile ilgili söylemlerine dayandırmaktadır.
Rapor, Çin’e karşı politik strateji hazırlanmasını, Çin’in teknoloji geliştirme faaliyetlerinin izlenmesini ve NATO’nun kolektif savunmasını ve askeri hazırlığını etkileyecek Çin eylemlerinin takip edilmesini ve savunma tedbirlerinin alınmasını talep etmektedir.
Özetle, ABD güdümündeki NATO, küresel güç mücadelesine dahil edilmekte, , görev alanını genişletmekte, Çin’i tehdit listesinin başına yerleştirmektedir.
KUŞAK YOL İNİSİYATİFİ VE AVRUPA ÜLKELERİ
2020 Yılının Mart ayına göre, Çin ile anlaşma (mutabakat sözleşmesi, MoU) imzalayarak Kuşak Yol İnisiyatifine katılan ülkelerin sayısı 138 dir. Bu inisiyatife katılan ülkelerin on sekizi ise Avrupa Birliği üyesidir.
Avrupa ülkesi olan Arnavutluk, Avusturya, Beyaz Rusya, BosnaHersek, Bulgaristan, Hırvatistan, GKRY, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Yunanistan, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Moldova, Karadağ, Macaristan, İtalya, Kuzey Makedonya, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya bu inisiyatifin üyeleridir.
Çin’in Kuşak Yol İnisiyatifine üye olan Avrupa ülkeleri içinde, Baltık ülkeleri, Polonya, Romanya, Bulgaristan gibi NATO’nun Rusya’yı çevreleme hattının ön kuşağını oluşturan ülkelerin de bulunması, NATO için ciddi çelişki oluşturmaktır.
NATO üyesi Yunanistan ise Pire limanını Kuşak Yol İnisiyatifi içinde Çin’in kullanımına verirken, Dedeağaç limanını ABD ve NATO’ya tahsis ederek daha büyük bir çelişkiye neden olmaktadır.
Bu noktada aklımıza şu soru gelmektedir; Madem ki Çin’in yükselişi NATO’yu tedirgin etmektedir ve NATO, bu nedenle tedbirler geliştirmek istemektedir; o halde çoğu NATO üyesi olan bu Avrupa ülkeleri neden Çin’in Kuşak Yol İnisiyatifi içinde yer alarak Çin ile yakın işbirliğine girmektedir?
AVRUPA BİRLİĞİ ÇİN İLE TİCARETTE AÇIK VERMEKTEDİR
Şimdi gelelim meselenin ticaret boyutuna. Çin, ABD’den sonra Avrupa Birliği’nin en büyük ikinci ticaret ortağıdır. Çin, Avrupa Birliği’nin en büyük ithalat kaynağı ve ikinci büyük ihracat pazarıdır. Avrupa birliği ise Çin’in en büyük ticaret ortağıdır. Avrupa Birliği ile Çin arasında her gün bir milyar avroyu aşan karşılıklı ticaret yapılmaktadır.2019 Yılında Avrupa Birliği Çin ile ticarette 163 milyar avro açık vermiştir.
ABD gibi, Avrupa Birliği, yani Avrupalılar da Çin ile ticarette kaybeden taraftadır.
Çin, hem Kuşak Yol İnisiyatifi ile jeopolitik nüfuz alanını Asya’dan Avrupa’ya doğru yaymakta, hem de Batılıların kurduğu liberal ekonomik düzenin avantajlarını kullanarak büyümekte, gelişmektedir.
Amerika’yı ve Avrupalıları asıl tedirgin eden bu gerçektir. Ancak, bu gerçeğin NATO ile ilişkisi yoktur ve olmamalıdır. Çünkü NATO, askeri gücü kullanan siyasi bir yapıdır.
NATO’nun Çin ile ilişkisi olmamalıdır; çünkü Çin’in NATO üyesi bir ülkenin topraklarını işgal etmek veya NATO üyesi bir ülkeyi uzun menzilli balistik füzelerle vurmak gibi bir niyeti yoktur.
Çin’in yükselişini engelleyemeyen Batı, Çin ile mücadeleyi, NATO ile askeri güç alanına taşımak istemektedir.
NATO liderler zirvesinde görüşüldükten sonra ittifakın yeni stratejik konseptine dönüşecek olan bu raporun, Biden’ın Amerika’ya başkan seçilmesinin hemen ardından açıklanması ilginç bir tesadüf oluşturdu.
Doğrusu NATO Genel Sekreteri, ittifakın beyin ölümünün gerçekleşmediğini kanıtlamak, Biden’ın gözüne girmek için iyi iş çıkarmış.
Bildiğiniz gibi Biden, Trump’ın aksine ittifakları güçlendirme meraklısı ve NATO’yu Amerika’nın güvenliğinin kalbi olarak gördüğünü ifade etmişti.
Bu raporun stratejik konsepte dönüşmesi ile birlikte, Atlantik coğrafyasının saldırılara karşı güvenliğini sağlamak amacı ile kurulan NATO, bir yandan geleneksel tehdit olarak algılanan Rusya’yı çevrelemeye devam ederken, diğer yandan yeni bir hedefe, AsyaPasifik’e yönelecek, ABD’nin liderliğinde Çin ‘in yükselişini dizginlemeye çalışacaktır.
Bir başka ifade ile NATO, küresel güç mücadelesi içinde, Amerika’nın küresel çıkarlarının aracı olarak, Batıdan Doğuya, Avrupa’dan Asya’ya, Atlantik’ten Pasifik’e doğru ilerlerken, Kuşak Yol İnisiyatifi ile Doğudan Batıya, Asya’dan Avrupa’ya açılan Çin’i karşılayacaktır.
Bu mücadele içinde, Türkiye’den geçmesi tasarlanan Orta Kuşak projesi zora girecektir.
SON SÖZ:
Bu rapor, NATO’nun ne dışında ne de içinde olan Türkiye’yi de derinden etkileyecektir. Türkiye, ya ABD yörüngesinin sadık bir uydusu olarak Atlantik yapısına yeniden sıkı bağlarla bağlanacak ve ABD ile Rusya arasında sıkışıp kalacak, ya da Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Irak’ta, Suriye’de ve kendi içinde NATO üyesi ülkelerden kaynaklanan tehditleri bertaraf etmek için egemen bir ülke gibi davranacaktır.
Bütün bunlar, öncelikle yönetimin kalitesine, tarzına, hazinedeki rezervlerin miktarına ve paranın kaynağına bağlı olacaktır
Yeni dönemde, NATO ile ilişkilerde, S400 ler turnusol kağıdı görevi yapacaktır.
Giderek kızışan küresel güç mücadelesi, yeni jeopolitik dengeler kuruluncaya ve Türkiye yeni jeopolitik kimliğini tanımlayıncaya kadar bize zorlu bir süreç yaşatacaktır…