İdeolojisi ve Kemalizm…

Kemalizmi altı ilkenin alt alta sıralanmasından oluşan
bir dogma sananlar, akıllarına geleni söylüyorlar. Hem de
kimisi bilim adına, kimisi de siyasal deneyimleri adına.

“Altı oku unutup sıfırdan başlamadan CHP büyüyemez”
diyenler var.

“Milliyetçilik sosyal demokrasiyle bağdaşmaz” diyen
ler var.

“Halkçılık gericiliktir” diyenler var.

“Devleti kutsallaştıranlar solcu olamaz” diyenler var.

CHP’nin yeniden doğuşunu umutla bekleyenler ise bu
yanlışlıklar komedisi içinde şaşkınlar. Bunları söyleyenle
ri, ya isimlerine ya da isimlerinin başındaki unvanlarına
bakarak ciddiye alıyorlar.

Bu savların sahiplerinin kimisi iyi niyetli, kimisi değil.
Ama aralarında ortak bir nokta bulunduğuna kuşku yok.

Hepsi de Kemalizmi ancak General Evren kadar anla
mışlar!..

***

Kemalizmin altı oku gökten zembille inmedi.

Laiklik, milliyetçilik ve cumhuriyetçilik, Fransız Devrimi’
nin etkisini yansıtıyordu; halkçılık, devrimcilik ve devletçi
lik de Soyvet Devrimi’nin… Ama bu kavramlara verilen
içerikler esnekti, tartışılmaz kalıplar değildi. Türkiye’nin
koşullarının ürünüydü ve o koşullara bağlı olarak zamanla
değişebiliyordu.

Yani Kemalizm, bir anlamda liberalizm ve sosyalizmin,
geri kalmış ülke koşullarındaki bir senteziydi.

Tıpkı, demokratik sol ya da sosyal demokrasinin de bir
liberalizmsosyalizm sentezi olduğu gibi.

Bu nedenledir ki CHP’nin 70’li yıllarda “demokratik sol”
olduğunu programına geçirmesi, aslında bir nitelik değiş
tirmesinden çok, Kemalizmin değişen koşullar içinde,
kendini ana doğrultusuna uygun olarak yenilemesinden,
geliştirmesinden başka bir anlama gelmiyordu.

CHP’nin “demokratik solcu”luğu. Kemalizmin 1970′
lerin koşulları içindeki yorumuydu.

Ve bu değişim, aynı zamanda “Kemalist devrimcilik”
anlayışını da yansıtıyordu.

***

Avrupa’da solun demokratik kesimini oluşturan partiler
uzun yıllar boyu neler istediler?

Verginin gelir düzeyine göre alınması, sekiz saatlik iş
günü, ilkokulların ücretsiz olması, belediye etkinliklerinin
genişletilmesi, herkese oy hakkı, çalışma koşullarının dü
zeltilmesi, ücretli yıllık izin, grev ve toplu sözleşme hakkı…

Peki altı oklu bayrağın altındaki parti Türkiye de farklı
şeyler mi yaptı?

Atatürk “devlet”i kutsal saydığı için mi örneğin Türk Dil
Kurumu’nu, Fransız modelinden bile daha demokratik ve
daha bağımsız bir yapıda ve de bir devlet kurumu olarak
değil, bir özel kurum olarak oluşturdu?

Kemalizmin hiçbir zaman özel girişime karşı olmayan
devtetçilik anlayışı, sosyal demokrasinin, devletin toplum
yararı gerektirdiğinde ekonomiye karışma anlayışından
farklı mıdır?

Kemalist ulus ve ulusçuluk anlayışı, hangi Batılı demok
ratik sol partinin gerisindedir? Dine ve ırka dayalı ulus an
layışını yadsıyan; ulusu, çoğulcu bir kültür sentezinin
ürünü sayan bakış açısı mıdır, çağa ve demokrasiye uy
mayan?

Atatürk’ün “Halkçılık, toplumsal düzenini emeğine, hu
kukuna dayatmak isteyen bir toplumsal uğraştır” biçimin
de özetlediği ok mu acaba bazı beylere batıyor.

Kemalist devrimcilik anlayışının iki yanı vardı: Birincisi,
eskimiş kurumların yerine, çağın gereklerine uygun ku
rumlar koymakla ilgiliydi. İkincisi ise sürekli olarak yenilik
lere açık olmayı, değişen koşullara göre değişmeyi, “ka
lıplaşmamayı” gerektiriyordu.

Yoksa bu “sürekli devrimcilik” anlayışı mıdır “çağdışı”
kalmış olan?

***

Kemalizmin hiçbir ilkesi, Türkiye’nin ve dünyanın bugün
kü koşullarına göre yorumlanmaya kapalı değildir.

O ilkeler, bu yüzyılın gelecek yüzyıla devretmeye hazır
landığı demokratik sol ya da sosyal demokrat sentezi,
daha 1920’lerde yakalamış olan bir hareketin onurudur.

CHP, 1980 de bıraktığı noktada kalırsa Kemalist olmaz;
altı oku bırakırsa da CHP olmaz!

Ne Kemalizmi ne de CHP’yi içlerine sindirebilenlerin ise
CHP’de yerleri olamaz!

Kemalizmsiz bir CHP isteyenlerin, niçin DYP ya da
ANAP’ı seçmediklerini anlamakta çok zorlanıyorum.

Kuşkusuz ki Türkiye’de hiç kimse Kemalist olmak zo
runda değildir,

Ama CHP de, Kemalizme karşı olanları kendi içine ka
bul etmek zorunda hiç değildir!..

(Cumhuriyet, 2 Ağustos 1992)