Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan'ın yanında yer alan Türkiye'nin hedef alınmasında ABD'nin rolüne işaret etti ve ekledi: Nedir bu tehdit? Türkiye burada mı? Türk askeri burada var mı? Bunu söyleyenler güneyimizde özellikle Suriye'nin kuzeyinde binlerce TIR silahı oraya taşıyanlardır

AYDINLIK / ANKARA

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde, TBMM Başkanlığının katkılarıyla İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi tarafından düzenlenen Tarih, Siyaset ve Ülkelerarası İlişkiler Bakımından “Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz Sempozyumu”nda konuştu.

Erdoğan, Akdeniz'e dair konuların son dönemde Türkiye ile beraber dünyadaki birçok devletin de ana gündem maddesini oluşturduğunu belirtti. Kıyısı olsun olmasın pek çok ülkenin, burada yaşanan hadiseleri yakından takip ettiğini aktaran Erdoğan, küresel siyasetin, özellikle son bir aç aydır Akdeniz eksenli gelişmelerle şekillendiğini söylemenin yanlış bir tespit olmayacağını dile getirdi.

'MİSAFİR DEĞİL EV SAHİBİYİZ'

Akdeniz'in en uzun kıyı şeridine sahip bir ülkesi olarak elbette Türkiye'nin de gündeminde bu bölgedeki gelişmelerin önemli yer tutuğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Akdeniz'de yapılan hem hamlenin, atılan her adımın ülkemizin güvenliğine, hak ve menfaatlerine doğrudan etkisi bulunuyor. Şüphesiz bunların başında Doğu Akdeniz'de var olduğu düşünülen zengin hidrokarbon kaynakları geliyor. Yapılan bazı araştırmalar, bölgedeki çıkarılabilir doğalgaz miktarının 3,5 trilyon metreküpün üzerinde olduğuna işaret ediyor. Tüm Avrupa'nın yıllarca doğalgaz ihtiyacını karşılayabilecek bu rakam, hiçbir ülkenin göz ardı edemeyeceği büyüklükte bir ekonomik güçtür. Son günlerde bazı ülkelerin provokasyonlarının arka planında işte bu ekonomik potansiyel vardır. Uluslararası enerji şirketlerinin de devreye girmesiyle Doğu Akdeniz petrol ve doğalgaz jeopolitiğinin merkezine oturmuştur. Burada bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor. Türkiye'nin bölgeye yönelik ilgisini, sadece enerji kaynaklarıyla sınırlamak, sığ bir değerlendirme olacaktır. Her şeyden önce Türkiye, bir Akdeniz ülkesidir. Biz burada tarih boyunca olduğu gibi misafir değil, ev sahibiyiz.”

“Preveze Deniz Zaferi Akdeniz'deki köklü varlığımızın en görkemli sembollerindendir. İnsanlık tarihi boyunca pek çok medeniyete beşiklik eden bu coğrafya asırlarca sürecek barış, huzur ve istikrar iklimine kavuşmuştur. Literatüre Osmanlı Barışı olarak geçen bu dönem, aynı zamanda Akdeniz'in ticarisiyasi bakımdan altın çağıdır. Akdeniz maalesef istikrarsızlık, çatışmalar ve son yıllarda sahile vuran mülteci cesetleriyle anılmaya başlandı. Akdeniz'i gerilimi tırmandıranlar yine aynı zihniyetin temsilcileridir. Doğu Akdeniz'de emperyalist yayılmacılığa nasıl karşıysak, tek taraflı emrivakilere de aynı şekilde karşıyız. Akdeniz bizi birleştiren, işbirliğini güçlendiren denizdir. Öyle olmalı ve öyle kalmalıdır. Cezayir'den Mısır'a, Libya'dan Tunus'a, Filistin'den, Türkiye'den Yunanistan'a, İtalya'dan İspanya'ya kadar tüm ülkeleri ve halklarıyla Akdeniz büyük ailemizin çatısıdır, yuvasıdır.”

AKTÖRLER AYNI MASADA BULUŞMALI

“Sorunları birbirimizi dışlayarak değil, bölgedeki tüm aktörleri aynı masada buluşturarak çözebiliriz. Türkiye'nin ve KKTC'nin içinde adil şekilde yer almadığı hiçbir denklemden Akdeniz barışı çıkmaz. 19. yüzyılın sömürge paylaşım masalarını andıran suni projelerle, saçma haritalarla Akdeniz'e barış gelmeyeceğini artık herkes görüp kabul etmelidir. Neymiş? Sevilla haritası... Kim nerede, nasıl bu haritanın çizgilerini çekti? Bunlar zor iş değil ki... Öncelikle bakış açısının değişmesi gerekiyor. Doğu Akdeniz politikamız şu iki temel üzerinde yükseliyor. İlki, deniz yetki alanlarının uluslararası hukuka uygun olarak hakça ve adil şekilde sınırlandırılarak kıta sahanlığımızdaki egemenliğimizin korunmasıdır. İkincisi ise Kıbrıs Türklerinin adanın eşit ortağı olarak, hidrokarbon kaynakları üzerindeki hak ve çıkarlarının garanti altına alınmasıdır.

ÖNŞARTSIZ DİYALOG

Yunanistan'la özellikle ön şartsız olarak diyaloğa hazır olduğumuzu vurguladık. İçinde Kıbrıs Türklerinin de yer aldığı bir konferans düzenlenmesini teklif ettik. Kıbrıs Türkleri dahil tüm tarafları bir araya getirecek bir enerji işbirliği forumunun da kurulmasının yararlı olacağını düşünüyoruz. Gelin hep beraber Akdeniz'i bir barış havzasına çevirelim. Merkel'in yürüttüğü diplomatik çabalara gereken her türlü desteği verdik veriyoruz. Sağduyu, samimiyet ve aklı selimle hareket edildiğinde, herkesin hakkını koruyan, 'Kazankazan' temelli bir formül bulacağımıza özellikle inanıyorum.”

ABD’Yİ İŞARET ETTİ

Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırısında Türkiye de hedefte. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin hedef alınması ile ilgili olarak Amerika’yı işaret etti. Erdoğan, “Türkiye burada mı? Türk askeri burada var mı?” diye soranların Suriye’nin kuzeyine binlerce TIR silah taşıyanlar olduğunu söyledi.

Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırısı sonrasında Azerbaycan’ın sert karşılık vermesi ve bölgede geçmişte ele geçirilmiş köyleri geri almaya başlaması sonrasında Azerbaycan’ın yanında Türkiye de hedef alınmaya başlandı. ABD ile yakın ilişkisi olan Ermenistan yönetimi sahadaki başarısızlıklarından Türkiye’yi sorumlu tutarken, ABD denetimindeki kuruluşlar da psikolojik harekata başladı. Suriye’deki bazı grupların Türkiye üzerinden Azerbaycan’a gönderildiği yalanı piyasaya sürülürken, Türk askerinin de Azerbaycan ordusunun yanında çatışmalara katıldığı iddiaları ortaya atıldı. Bu arada Rusya ve İran’ın da Ermenistan’a destek verdiği iddiaları ortaya atılarak TürkiyeRusyaİran arasında devam eden Astana Sürecinde çatlak yaratma çabaları öne çıktı.

ERDOĞAN’DAN ABD’YE SERT ÇIKIŞ

Konu Erdoğan'ın da gündemindeydi. Ermenistan işgal ettiği yerlerden çekilmesini isteyen Erdoğan, “Ermenistan işgal ettiği yerlerden çekilmeli. Bölgede Dağlık Karabağ'ın işgaliyle başlayan krize artık bir son verilmelidir. Türkiye Azerbaycan'ın yanında olmayı sürdürecektir. Yaşanan gelişmeler, bölgede nüfuz sahibi tüm ülkelere gerçekçi ve adil çözüm yöntemlerini devreye sokmaları konusunda bir fırsat tanımıştır” dedi. “Minsk Üçlüsü” denilen, ABDRusyaFransa’nın bu güne kadar yaklaşık 30 yıldır bu sorunu çözmediğini kaydeden Erdoğan ABD’yi işaret ederek şunları söyledi: “Adeta bu sorunu çözmemek için de ellerinden geleni yapmışlardır. Şimdi ise akıl veriyorlar. Zaman zaman ise tehdit ediyorlar. Nedir bu tehdit? Türkiye burada mı? Türk askeri burada var mı? Bunu söyleyenler güneyimizde özellikle Suriye'nin kuzeyinde binlerce TIR silahı oraya taşıyanlardır. Bunu söyleyenler Suriye kuzeyini parselleyen, orada üstleri kuranlardır.

Bunu söyleyenler Koalisyon Güçleri ile Suriye'de cirit atanlardır. Şu mantığa, şu akla bakın! İşgal edilen topraklar Azerbaycan'ın toprakları. 1 milyona yakın insan topraklarından uzak yaşıyor. 'Artık hesap vakti geldi' diyen Azerbaycan, ister istemez kendi göbeğini kendisi kesmek zorunda kalmıştır.”