Rusya, Amerika’nın BOP projesine konu olan Fas’tan Afganistan’a kadar çoğunluğu Müslüman olan ülkeleri ABD hegemonyasına karşı birleştirmek ve direnmelerini sağlamak istiyor. Rus projesinin amacı, hedefi iyi niyetli ve doğru. Ancak kullandığı araçlar yanlış. Bu araçlarla istenilen amaca ulaşılamaz.

İBRAHİM KASAPOĞLU/ VATAN PARTİSİ DENİZLİ İL BAŞKANI

RUSYA'NIN ORTADOĞU PLANI TARTIŞMASI SÜRÜYOR...

Bir süredir Aydınlık’ta Mehmet Perinçek’in aktardığı ABD’nin BOP’una karşı Rusya’nın hazırladığı proje tartışılıyor. Rus devletinin hazırladığı ama henüz açıklamadığı söylenen bu proje duyarlı Türk aydınlarında ve stratejistlerinde önemli bir etki yaptı. Ciddi şekilde tartışılıyor. Birçok önemli şahsiyet görüşlerini bildiriyor.

BOP NEDİR?

ABD ile SSCB arasındaki iki süper devletin dünya hegemonya mücadelesi 1990’larda SSCB’nin dağılmasıyla ortadan kalktı. Sömürge halklarının milli kurtuluş savaşları ve Vietnam, Kamboçya, Laos devrimleri ile büyük bir darbe yiyerek gerilemeye başlayan ABD emperyalizmi SSCB’nin pes etmesiyle tek süper güç olarak kaldı ve yeniden umutlandı. BOP ya da GOKAP denilen proje, büyük çoğunluğu İslam ülkesi olan, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki 24 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştirmeyi hedef alıyordu. İşte Amerikan projesi bu şartlarda ortaya çıktı. Rakipsiz kaldığı bu ‘elverişli’ ortamı değerlendirmek, gerilemesini durdurmak, tek süper güç olduğunu dünyaya kabul ettirmek ABD’nin hayaliydi. Bu hayal 2025 yıl sürdü. 2010’lardan sonra gerek Batı Asya halkları gerekse de dünyanın gelişen ve ezilen milletlerinin antiemperyalist mücadele ve başarıları bu projeyi tarihin çöplüğüne attı.

RUS PROJESİ NEDİR?

Rusya, Amerika’nın BOP projesine konu olan Fas’tan Afganistan’a kadar çoğunluğu Müslüman olan ülkeleri ABD hegemonyasına karşı birleştirmek ve direnmelerini sağlamak istiyor. Bunun için de bu ülkelerdeki Tasavvuf, Mevlevilik, Şiilik gibi İslami inançları teşvik ederek BOP’a karşı proje oluşturmaya çalışıyor. Rus projesinin amacı, hedefi iyi niyetli ve doğru. Ancak kullandığı araçlar yanlış. Daha doğrusu bu araçlarla istenilen amaca ulaşılamaz. Hiç katkısı olmaz mı? Tabii ki olur. Ama arzu edilen hedefin çok gerisinde kalır. Bilindiği gibi ABD’nin BOP projesinde kullandığı araçlar dini ve etnik bölücülüktü. Vahhabilik, Selefilik, İhvancılık, IŞİDcilik, Kürtçülük, Fetöcülük gibi kısacası ılımlı İslam dedikleri ne kadar emperyalizmin hizmetinde İslami yapılar varsa ABD onları kullandı. Şimdi Rusya da bölücü ve bağnaz İslami yapılar yerine Tasavvufi, Sufi, Mevlevi, Şii gibi ılımlı, barışçı, birlikçi İslami yapıları esas almaktadır. Her amaç kendine uygun araçlarla gerçekleşir. BOP’taki amaç bölmek, Rus Projesindeki onun zıttı olan birleştirmek ise araçlar da birbirinin zıttı olması gerekir. Kesmek için bıçak, yapıştırmak için tutkal kullanılır. Vahhabilik, İhvancılk, Fetöcülük işbirlikçi ve bölücü yapılardır ama Tasavvuf, Mevlevilik, Şiilik de sonuç olarak İslam kökenlidir ve Ortaçağın kurumlarıdır. Avrasya çağına girdiğimiz bir dönemde bu yapıları temel alarak oluşturulan bir proje istenilen amacı gerçekleştiremez ve hedefine ulaşamaz.

EMPERYALİZM VE AVRASYA ÇAĞI

Kapitalizm, emperyalist karakter kazanmasından sonra bugüne kadar üç dönem geçirdi. Emperyalizm birinci dönemde Asya ve Afrika’nın sömürgelerini paylaşmak için iki Dünya Savaşı çıkardı. Sömürgecilik Döneminde Milletler Cemiyetinin 60 üyesi vardı. Sömürge milletlerin ulusal kurtuluş savaşlarıyla milli devletlerine kavuşmasından sonra bugün Birleşmiş Milletlere üye 193 devlet bulunmaktadır. 1945’lerden sonra sömürgeciliğin tasfiyesi ile ABD yükselen emperyalist güç olarak süper devlet hegemonyacılığına başladı. Dünyamız 80 yıla yaklaşan bir süredir ABD’nin süper devlet hegemonyacılığını yaşamaktadır. Her yükselişin bir düşüşü vardır. ABD emperyalizmi de gelişen ve ezilen dünyanın mazlum milletlerinin verdiği antiemperyalist mücadele ile gerilemeye başladı. Hatta Batı Asya’da yediği bozgun ile çöküş dönemine girdi. Artık dünyada yeni bir çağ açılmaktadır. Bu çağ Avrasya çağıdır. Uluslar arası sistemde emperyalist zalimlikler ve süper imparatorluklar dönemi geride kalmakta, inisiyatif gelişen ve ezilen mazlum milletlere geçmektedir. Yeni doğan bu uygarlık daha adil, daha kamucu, daha paylaşımcı, daha milli ve daha bağımsızlıkçı temeller üzerinde yükselmektedir.

Önümüzdeki dönemin parlayan yıldızları milli devlet, kamuculuk, toplumculuk, karma ekonomi, laiklik, paylaşarak kalkınma, milli bağımsızlığa saygı gibi kavramlar olacaktır. Bunları dikkate almayan bir uluslar arası proje ve stratejinin başarı şansı olmaz. ABD’nin BOP projesi Orta Çağdan kalma etnik ve dinsel bölücülük kavramları üzerine kurulmuştu ama hayata uymadı ve iflas etti. Rusya’nın yeni Tasavvuf Projesi de ne kadar iyi niyetli ve doğru hedefler içerse de kullandığı kavram ve başvurduğu araçlar açısından yeni dönemin gerçeklerine uygun değildir.

Bu bağlamda Çin’in ‘Kuşak, Yol’ projesi bazı yetersizliklerine rağmen örnek bir projedir. ABD emperyalizmini geriletmekte, gelişen ve ezilen mazlum milletler dünyasını güçlendirmektedir. Çünkü projede kullandığı ilkeler ve araçlar yeni dönemin şartlarına ve ihtiyaçlarına uygundur. Etnik ve dinsel aşırıcılığa karşı çıkması, küçük büyük demeden ilişki kurduğu bütün milli devletlerin iç işlerine karışmaması, devletlerin bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygılı olması, terör ve bölücülükle mücadele etmesi, paylaşarak gelişmeyi savunması önümüzdeki yeni çağın iklimine uygundur.

Yeni bir çağa girdik. Bu çağın kendine özgü birleştirici, kaynaştırıcı ilkeleri var. Gerek ulusal gerekse de uluslar arası düzeyde yapılacak projeler, kurulacak ittifaklar, birlikler bu çağın ilkelerine, anlayışlarına uygun olmak zorundadır.


Aydınlık