Türkiye’deki medya algısını ele alan 'Değişen Medya Manzarası' başlıklı raporda, sosyal medyanın iç dinamiklere etkisine dikkat çekiliyor. Raporda sosyal medyanın Cumhurbaşkanı Erdoğan için daha kırılgan bir durum yaratacağı yazıyor
ABD’li kuruluş CAP’tan yeni rapor: Etkili aracımız sosyal medya

ABD’de Washington merkezli Amerikan İlerleme Merkezi (Center for AmericanProgress – CAP) Türkiye’nin medya kullanımıyla ilgili ‘Değişen Medya Manzarası’ başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda Türk vatandaşlarının medyaya güvenmediği vurgulanarak sosyal medyanın ve yerel gazetelerin desteklenmesi öneriliyor. Rapor, Türkiye’yi dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi ilan ediyor. ‘demokrasiyi desteklemeye ve Türkiye'yi Atlantik ittifakı içinde tutmaya çalışan Türk ve uluslararası aktörler’ için öneriler sunuluyor.

‘AK PARTİ’DEN KOPMALAR’

ABD’nin Türkiye üzerine yaptığı araştırmalar son dönemde sıklaşarak devam ediyor. Ocak ayında gölge CIA olarak bilinen Rand Corporation’un hazırladığı 'Türkiye'nin Milliyetçi Rotası' başlıklı rapordan sonra şimdi de CAP’ın raporu yayınlandı. Her iki rapor birbirinin devamı gibi. Bu raporun da önceliği Türkiye’de Batı değerlerini savunacak bir iktidar bloğu oluşturmak. Raporda çevrimiçi haberler ve sosyal medyanın, MHPİyi Parti örneğinde olduğu gibi Ak Parti’den de kopmaların yaşanmasını kolaylaştırabileceği vurgulanıyor. Rapor, Twitter'da Ak Parti destekçisi hesapların kapatılması çalışmasında yer alan İstanbul Politikalar Merkezi’ne bağlı Andrew O'Donohue ve CAP Türkiye uzmanları Max Hoffman ve Alan Makovsky tarafından hazırlandı.

'TÜRKİYE GAZETECİ HAPİSHANESİ'

Raporun ilgili bölümlerinin çevirisi şöyle: “Son yıllarda Türkiye'den gelen yoğun haberler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın haber medyası üzerindeki kontrolünü nasıl pekiştirdiğini gözler önüne seriyor. Çok sayıda insan hakları raporu, Türk hükümetinin gazetecileri hapse atarak, haber kanallarını ortadan kaldırarak, markalaşmış medya kuruluşlarının hükümet yanlısı holdingler tarafından satın alınmasına nezaret ederek basını susturmaya çalıştığını belgeliyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün yazdığı gibi, rejim 'çoğulculuktan geriye ne kaldıysa onu da sıkıştırmaya çalışıyor” ve Türkiye şu anda 'dünyanın en büyük profesyonel gazeteci hapishanesi oldu.

"Türk hükümetinin medyayı susturması dış politika karar alma sürecinin kamu gözetimini zayıflatarak ve Rus nüfuz operasyonları için verimli bir zemin oluşturarak ülkenin güvenliğine de zarar verdi.”

SOSYAL MEDYANIN AÇIK DÜNYASI

Rapor’un maksadının ne olduğu ise aşağıdaki satırda açıklanıyor: “Aynı zamanda, bu medya çöküşü, birçok vatandaşı sosyal medyanın daha açık dünyasına doğru yönlendirdiği için Türkiye'nin iç güç dengesi üzerinde derin sonuçlar doğurabilir ve böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan için daha savunmasız/kırılgan bir durum yaratabilir.”

YEREL BASINA TUZAK!

Raporun son kısmı ‘Politika önerileri ve sonuç’ bölümünde Türkiye’yi Atlantik ittifakında tutmaya çalışan odaklara önerilerde bulunuluyor. Bu önerilere göre yerel basın hibelerle desteklenmesi, yerel muhabirlerle bağlantı kurulması, gazetecilerin desteklenmesi vurgulanıyor. Milyonlarca dolar fonla, dünyada ‘demokrasi ve özgürlük’ maskeli bölücülüğü destekleyen NED (Ulusal Demokrasi Vakfı)'in gazeteleri desteklediğinin anlatıldığı raporda, batı destekli basın kuruluşlarının istenen verimi veremediği, Sputnik’in gerisinde kaldığı da belirtiliyor. Önerileri ve sonuç bölümünde öne çıkanlar şöyle:

ÜÇ ÖNCELİK ALANI

“Türkiye'nin değişen medya ortamının ayrıntılı bir incelemesi, demokratik yönetimi desteklemeye ve Türkiye'yi Atlantik ötesi ittifak içinde tutmaya çalışan Türk ve uluslararası aktörler için üç öncelik alanına işaret etmektedir. Öncelikle, toplam gazete tirajının yaklaşık beşte birini oluşturan Türkiye'nin yerel gazeteleri, bağımsız gazeteciliği desteklemek için sıkça gözden kaçan önemli bir fırsattır. Şu anda, birçok yerel gazete yüksek kaliteli raporlama yapmak için kaynak ve eğitimden yoksundur. Hibe verme programları, yazı işleri standartlarının belirlenmesine, gazetecilere yasal destek sağlanmasına ve yerel muhabirlerle bağımsız bağlantı kurulmasına yardımcı olmak için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), yerel bölümleri de dahil olmak üzere, gibi profesyonel kuruluşlarla çalışmalıdır. Fon verenler ayrıca yerel gazeteleri sivil toplum örgütleriyle (STK'lar) yürüttükleri çalışmalarına entegre etmelidir. Örneğin, yerel bir STK'nın faaliyetlerini veya sunduğu kaynakları duyurmak için gazetecilerle işbirliği yapabilirler böylece yerel gazeteyi de destekleyebilirler.”

NED 'BAĞIMSIZ GAZETE' FONLADI

“İkincisi, Türk ve uluslararası aktörlerin, daha fazla hükümet sansürüne kapı açmadan, sosyal medyadaki yanlış bilgilendirme dalgasına karşı koymaları gerekiyor. Özellikle ümit verici bir yaklaşım, 'teyit' kuruluşlarına yatırım yapmaktır; bu kuruluşların bazıları halihazırda Türk toplumunun belirli kısımlarında cazibe kazanmış bulunuyor. Bu merkezlerde oluşturulan kayıtlar farklı partilerden gelen mevcut ve eski parlamenterler tarafından kamuya açıklanıyor. Hibe programları, mülteciler ve diğer savunmasız gruplar, iklim değişikliği veya Türk dış politikası gibi öncelikli konulara ilişkin gerçek haberleri kontrol etmek için hedefli finansman sağlayarak bu tür çabaların etkisi artırabilir. Özellikle Suriyeli mülteciler hakkındaki kışkırtıcı yanlış bilgilendirmeler yaygındır ve hatta Hrant Dink Vakfı'nın nefret söylemi gözlemcisinin belgelediği gibi gazetelerin ön sayfalarında bile yer almıştır. Hibe programları, gazetecileri savunmanın ön cephesi olarak hizmet edebilmeleri için içerik doğrulama teknolojilerini kullanma konusunda da eğitmelidir. 2016'dan 2019'a kadar, Ulusal Demokrasi Vakfı (NED), Türkiye'de bağımsız gazeteciliği desteklemek için finansman seviyesini altı kat artırdı; bu artan finansman seviyesi korunmalıdır.”

Türkiye’de “bağımsız gazetecilik” adı altında faaliyet yürüten, t24, Bianet, Medyascope, Duvar vb. internet medyasının maddi kaynağını da ele vermiş oluyor. Türkiye’den “bağımsız” ABD’ye bağımlı gazetecilik yaptıkları belgelenmiş oluyor.

BATI DESTEĞİ İŞE YARAMADI

Rapor şöyle devam ediyor:

“Türk vatandaşları, özellikle gençler daha bağımsız perspektifler için giderek daha fazla online medyaya yöneliyor, ancak Kremlin destekli Sputnik, Batı tarafından finanse edilen rakiplerinden daha çok başarılı oldu. Sputnik’in Facebook, Instagram, Twitter ve YouTube'da Türkiye'de toplam 1.49 milyon takipçisi var Gazete Duvar'ın neredeyse iki katı ve Batı desteği alan diğer çevrimiçi Bianet veya Medyascope'un üç katından fazla. Fon kuruluşları, bağımsız kuruluşların seslerinin gür, gürültülü ve rekabetçi bir medya ortamında duyulabilmesi için tipik bir STK'dan çok daha fazla kaynağa ihtiyacı olacağını öngörmelidir.”

‘DAHA FAZLA KAYNAK’

“Hibe programları, fon kaynaklarını yorumdan ziyade raporlama için tahsis ederek daha etkili ve hedefli bir şekilde kullanabilir. T24 gibi birçok bağımsız yeni haber merkezi, bol miktarda yorum üretmektedir, çünkü tam zamanlı, profesyonel gazeteciler yerine yarı zamanlı köşe yazarlarını kullanmak daha ucuz ve daha az yasaldır. Yine de Türkiye medyasının ihtiyacı olan, birincisi (profesyonel gazeteciler) için daha fazla kaynaktır. Finansman, özellikle, yerel muhabirlerin çalışmaları da dahil olmak üzere, Kürt meselesinde partizan olmayan raporları desteklemeye odaklanmalıdır. Bu çabaların bir ön koşulu olarak, fon sağlayıcı kuruluşlar, uygunluk kriterlerini, hibelerin gazetecilerin maaşları gibi temel giderleri karşılayabilecekleri ve kâr amacı gütmeyen kuruluş olarak kayıtlı olmayan medya kuruluşlarını destekleyebilecekleri şekilde uyarlamalıdır. Sürdürülebilir sonuçlar için, hibe yapıcılar bağımsız medya platformlarını, Macaristan ve Polonya gibi kötüye giden demokrasilerde başarılı olan yenilikçi finansman modellerine yönlendirerek, finansal olarak kendi kendine yetebilmeleri için yardımcı olmalıdır.”

İSTANBUL POLİTİKALAR MERKEZİ

Raporun yazarlarından Andrew O'Donohue’nin bağlı olduğu İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Twitter'de Ak Parti’ye yakın hesapların kapatılması operasyonunda da geçmişti. Sabancı Üniversitesi’ne bağlı İPM, George Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün Türkiye’de proje ortaklarından biri. Turuncu ‘devrim’lerin finansörü olan National Endowment for Democracy (NED), Avrupa Birliği, Hollanda Kraliyeti gibi kuruluşlardan fonlanan, bölücü anayasa çalışmalarında aktif yer alan ‘Denge Denetleme Ağı' da İPM’ye bağlı olarak çalışmalar yürütüyor.

ANKET SONUÇLARI

CAP’ın 24 Mayıs 20184 Haziran 2018 tarihleri arasında 28 ilde 2 bin 534 kişiyle yüz yüze görüşerek Metropoll araştırma şirketine yaptırdığı bir anketin sonuçları üzerinden analizlere yer verilen raporda şunlar yer aldı: Ankete katılanların yüzde 70’i medyayı 'taraflı ve güvenilmez' bulurken, Ak Parti’nin destekçileri arasında bile bu oran yüzde 50. Ana muhalefet partisi CHP seçmenlerinde ise medyaya güvensizlik yüzde 87 düzeyinde.

Ak Parti seçmenleri içinde yüzde 31’i Türkiye’de ‘medya özgür değil’ derken, ‘medya özgür’ diyenlerin oranı yüzde 66. CHP seçmenleri arasındaysa medyanın özgür olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 80’e çıkıyor. 2015’te sosyal medyayı ana haber kaynağı olarak gösterenlerin oranı yüzde 2’yken, 2018’de bu oran yüzde 10’a yükseldi.

YAZANLAR TANIDIK

Raporu hazırlayanlar Türkiye için tanıdık isimler. Daha önce Türkiye ve Kürt meselesine ilişkin faaliyetlerde adı sıklıkla geçen Alan Makovsky son genel seçimler öncesi HDP'yi, ABD'nin bölgedeki en yakın müttefiki ilan etmiş, HDP’nin, Suriye konusunda Ak Parti'yi Amerikan çizgisine yakın durmaya zorlayabileceğini ifade etmişti.

FETÖ ‘HASSASİYETİ’

Türkiye Uzmanı Alan Makovsky, Ankara’daki siyasi operasyonların fikir babalarından. 2014’te Washington’da bir konferansta konuşan Makovsky, ABD’nin Tayyip Erdoğan sonrası döneme hazır olduğunu açıklamıştı. Makovsky 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin ardından yaptığı açıklamalarda, Türkiye’de Batı ve Amerika karşıtlığının artmasından kaygılı olduğunu vurgulamış, darbe girişimin ardında ABD’nin olmadığını ileri sürmüştü. Rand Corporation raporunda da imzası bulunan Makovsky, FETÖ’yle mücadelenin tüm kurumlarda kararlılıkla sürdürülmesine karşı çıkmış, çalışmaların çok geniş bir yelpazeye yaymadan, gerçekten darbeye destek verenlerle sınırlaması gerektiğini savunmuştu.

AÇILIMCI HOFFMAN

Ortadoğu ve Kürt Uzmanı olarak da bilinen Max Hoffman yine CAP adına Temmuz 2014’te 'ABD, Türkiye ve Kürt Bölgeleri; Barış Sürecinin Durumu' başlıklı bir rapor hazırlamıştı. Bu raporda PKK’nın muhatap alınarak açılım süreci yürütülmesine vurgu yapılmış, PKK’nın ABD’nin terör örgütleri listesinden çıkartılabileceği ifade edilmişti. 53 sayfalık raporun ‘tavsiyeler’ bölümünde, yazarlar Michael Werz ve Max Hoffman, ABD’nin Türkiye’deki 'barış sürecine' dışarıdan destek vermesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca ABD yönetiminin muhalefet partileri CHP ve BDP ile informal bağlarını güçlendirmesini salık veriyor. Hoffman 2016’da Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlıktan istifasının ardından şöyle demişti: “Bu durum barış görüşmelerine yeniden dönülmesi ihtimalini de iyice zorlaştıracak. Çok olumsuz bir manzara var önümüzde.” Türkiye’nin ABD’ye rağmen S400 almasını da değerlendiren Hoffman, ABD’nin alacağı yaptırım kararlarının Türk savunma sanayisi için yıkıcı olabileceğini ve Türk ekonomisine büyük hasar vereceğini iddia etmişti.

TWİTTER OPERASYONLARI

CAP raporunda Türk halkının sosyal medyaya yönlendiği vurgulanırken bir yandan da Türkiye’ye karşı sosyal medya üzerinden yürütülen operasyonlar devam ediyor. Twitter, geçen haftalarda Türkiye’den 7 bin 340 hesabı 'manipülasyonu engelleme politikalarını ihlal ettikleri' gerekçesiyle kapattığını açıkladı. Türkiye'nin sınırdışı operasyonlarına destek veren ve terörle mücadeleyi destekleyen paylaşımlar yapan hesaplar kapatılırken YPG/PKK ve FETÖ yanlısı trol (sahte) hesaplara dokunulmadı. Bu Twitter’in ilk kapatma hamlesi değildi. Daha önce de Barış Pınarı Harekatına destek paylaşımları şüpheli hareket olarak nitelendirilmiş, kullanıcıların sahte hesap olduğu öne sürülmüştü. Bu kapsamda başta Vatan Partisi, Aydınlık Gazetesi ve Türkiye Gençlik Birliği (TGB) yöneticileri olmak üzere harekatı destekleyen hesaplar Twitter'da askıya alınmıştı.