ABD’li Eurasia Group’un Genel Müdürü, eski Stratfor analisti, Foreign Policy’nin dünyanın en önemli 100 global düşünce insanı arasında saydığı Robert D. Kaplan, New York Times’ta (NYT) yazdığı makalede ABDİran gerilimini değerlendirdi. Hürmüz Boğazı'nın hala dünya petrol rezervlerinin ve üretiminin yarısının anahtarını konumunda olduğunu vurgulayan Kaplan özetle şu görüşleri dile getirdi:
BÖLGESEL KRİZ
Geçen günlerde boğazın hemen çıkışında yer alan Umman Körfezi'ndeki stratejik deniz yolunda tankerlere yönelik İran tarafından yapıldığı kabul edilen saldırılar, tüm dünyanın jeopolitik sinir uçlarına dokundu. İranlılar, Körfez bölgesinin bu kadar değerli olması nedeniyle küçük aksiyonların dahi muazzam bir etkiye sahip olduğunu bilirler. Aynı şekilde ABD de, büyük savaş gemilerinin bu dar deniz yollarında İran’a ait küçük hız teknelerinin saldırılarına karşı zayıf savunmaları olduğunu ve kırılgan ABD müttefiki S. Arabistan'ın İran'a yakınlığının da bir tehdit unsuru olduğunu bilir. Ortadoğu bölgesel bir kriz ile gerçekten karşı karşıya.
ÇİNLİLER ŞİMDİDEN ORTADOĞU’DA VARLAR
Coğrafya bugünlerde Körfez bölgesinde çok daha önemli bir hikayeyi anlatıyor: Umman Körfezi sadece İran ile Umman’ı değil aynı zamanda Umman ile Pakistan'ı ayırıyor. Çinliler Pakistan'ın güney batı köşesinde İran'a çok yakın Gwadar limanı bitişiğindeki bir lokasyonda çok modern yeni bir konteyner limanı inşa ettiler. Muhtemelen de bunu kara ve demiryolu bağlantılarıyla Çin’in batı bölgelerine bağlamayı düşünüyorlar. Çinliler Gwadar’dan Hürmüz Boğazı'ndaki gemi trafiğini de izleyebilirler. Başka bir ifadeyle Çinliler şimdiden Ortadoğu bölgesinde varlar.
KÖRFEZ BÖLGESİNDE ÇİN DENİZ ÜSSÜ
Çin, İran'a çok yakın bir yerde deniz üssü oluşturmayı da değerlendiriyor. Daha da önemlisi, kaya gazı devriminden sonra Umman Körfezi Amerika'nın giderek daha az ihtiyaç duyduğu petrolün nakil güzergahı olmaktan çok daha öte bir niteliğe bürünüyor. Burası Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde Ortadoğu’yu Hindistan kıtası ve Güney Asya ile birleştiren bir bağlantı noktası.
İRAN KRİTİK MERKEZ
ABD, İran ile savaş yapmayı düşünürken Çinliler, İran ile ticareti geliştirmek ve altyapı yapımı ile meşguller. Gwadar, Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında denizyolu taşımacılığının merkezidir. Ancak, Çin’in İran ile bağlantılı çıkarları kara ve denizi de kapsıyor. Çin’in Orta Asya'nın tamamında oluşturduğu ulaşım hatları İran ile bağlantılıdır ve bu da İran’ın cografi ve demografik açıdan organizasyon merkezi olduğu başedilemez bir kombinasyon oluşturuyor.
ABD'nin İran ile muhtemel bir savaşı Tahran'ı halihazırda enerji ticaretinin üçte birini yaptığı Çin’in eline tümüyle düşürür. Trump idaresinin almış olduğu yaptırım kararlarıyla, ÇinABD arasında halen sürdürülen ticaret müzakerelerinin karmaşıklığı ile bağlantılı olarak Çin ile İran arasındaki enerji ticareti halihazırda azalmış olabilir. Ancak Pekin ve Tahran; ABD yaptırımlarının önünü kesmek için muhtemelen işbirliği yolu bulacaklardır.
UMMAN KÖRFEZİ
Umman Körfezi, Hint Okyonusu'ndaki diğer enerji zengini noktalarla birlikte giderek azalan ölçüde de olsa Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde odak noktası olmaya devam edecektir. Temel amaç petrol ve doğalgazın doğrudan boru hattı ile Kuzey Çin bölgesine ulaştırılmasıdır. Zira Çin halihazırda petrol ithalatını Malezya ile Endonezya arasındaki Malacca Boğazı'na bağımlı bir şekilde gerçekleştirmektedir. Bu da aynı Hürmüz Boğazı gibi konforlu (güvenli) geçişler için son derece dardır. Tekrar etmek gerekirse, bunların tümü coğrafyayı aşan konulardır.
Fars Körfezi sadece Çin için merkezi öneme haiz bir bölge değildir. İranlı ve Hintliler, Çin ve Pakistan ile zengin Orta Asya petrollerini İran'ın güneydoğusuna yönlendirmek umuduyla Umman Körfezi'ni Avrasya içleriyle bütünleştirmek için rekabet ediyor. ÇinPakistan veya İranHindistan yada her ikisi de mi kazanacak henüz belli değil. Her durumda ABD oyunun içinde değil.
İRAN ANAHTAR KONUMDA
İran 21. yüzyıl jeopolitiğinin tam merkezinde. İran, Orta Asya ticaret yollarını domine ediyor ve Irak’tan Pakistan'a uzanan 1500 mili aşan kıyılarıyla Hint Okyanusu'ndaki enerji kaynaklarının bağlantı noktasında oturuyor. İran, Çin’in gelecek planlarında anahtar konumunda, tıpkı Avrasya'nın geleceğinde Çin’in planlarının anahtarı olduğu gibi.
ÇİN BÜYÜK BİR STRATEJİ İZLİYOR
Çin gerçekten tüm bu coğrafya ve kültürü anlayan büyük bir strateji izliyor. ABD tam tersine, İran ile savaşı tercih eden miyop bir stratejiyi takip ediyor. ABD’nin, Trans Pasifik Ortaklık Anlaşması (The TransPacific Partnership /TPP) olarak bilinen Avrasya bölgesi serbest ticaret ortaklığından çekilmesi, Washington’un Kuşak ve Yol Girişimi ile rekabet edecek bir planının olmadığını gösteriyor. ABD küçük ve dar Fars Körfezine sıkışmış durumda, Çin ise çok daha geniş ve berrak coğrafi resmi görüyor.
İRAN’A ASKERİ MÜDAHALE DÜŞÜNCESİZCE
İran, tabii ki Ortadoğu Barışı için, özellikle de ABD müttefiklerine karşı engel çıkarıyor. Ancak İran’ın dine dayalı rejimi, düşüncesizce dışarıdan yapılacak askeri müdahalelerle yıkılamayacak kadar çok merkezli ve derin kurumsallaşmış bir yapıya sahip. Gerçekte İran’da bir rejim değişikliği, Devrim Muhafızları Ordusu'nun yönetimi dolaylı olarak kontrol ettikleri halihazırdaki düzen yerine yönetimi doğrudan üstlenecekleri çok vahim bir gelişmeye yol açar. Çin’in İran vizyonu İran’ın Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde bir ‘hub’ niteliğine kavuşmasıdır ki, bu da ABD’nin hiç değiştiremeyeceği bir durumdur.
ABD ÇİN’LE REKABET EDEMEZ
ABD Avrasya’dan yarım dünya kadar uzak mesafede ve büyük bir ideali olmaksızın Çin ile rekabet edemez. İran açısından bakıldığında ise, bu ülke coğrafyanın reddedilemez gerçeği olarak 21 yüzyıl Avrasya’sının anahtarı olacak, bu da uzun vadeli ve sürdürülebilir stratejinin dayanağı.
Aydınlık