İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından FETÖ'nün 1725 Aralık 2013'teki kumpasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, o dönem ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz tutuklanmıştı.
Topuz, 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Devletin güvenliğini veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek' ve 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarından 4 Ekim 2017'de cezaevine girdi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Metin Topuz, 1982'de ABD İstanbul Başkonsolosluğu'nda santral memuru olarak göreve başladığını, 1992 yılında da polis irtibat görevlisi olarak görevine devam ettiğini, Türkiye ile ABD'deki Amerikan Federal Narkotik Dairesi (DEA) yetkilileri arasında tercümanlık yaptığını ve bazı soruşturmalarda görev aldığını belirterek 25 yıllık görev süresi boyunca birçok emniyet ve kamu görevlisiyle tanıştığını söylemişti.
O dönemde bu kişiler dışında 300'e yakın emniyet görevlisiyle binlerce görüşme yaptım. Suçsuzum" demişti. Mahkeme, 11 Haziran 2020'deki duruşmada, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçunun, "FETÖ / PDY Silahlı terör örgütüne yardım" suçuna dönüştüğü gerekçesiyle Topuz'u 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırmıştı.
Mahkeme, sanık Topuz'un "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme", "Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" ve "Gizliliğin ihlali" suçlarından ise beratına karar vererek tutukluluk halinin de devamına hükmetmişti.