Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100. yıldönümü etkinlikleri kapsamında Atatürk Garnizon Koşusu yapıldı. Başkentte ayrıca, 84. Büyük Atatürk Koşusu, 27 Aralık Kortej Yürüyüşü ve yapılan çeşitli etkinliklerle 100’üncü yıl coşkulu bir şekilde kutlandı.

AYDINLIK / ANKARA

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100’üncü yıldönümü kapsamında başkentte kutlamalar yapıldı. Başkentte ilk olarak, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin yıldönümü dolayısıyla düzenlenen geleneksel Atatürk Garnizon Koşusu’na subay ve astsubayların yanı sıra Kara Harp Okulu öğrencileri de katıldı. Koşu sırasında askeri öğrenciler, dev Türk bayrağı taşıdı. Kara Harp Okulundan başlayan koşu, Mareşal Fevzi Çakmak CaddesiAkdeniz CaddesiGençlik CaddesiAnıtkabir güzergahını takiben Anadolu Meydanı girişinde sona erdi. Atatürk’ün Ankara’ya gelişinde ilk karşılandığı yer olan Dikmen Keklikpınarı’nda da etkinlik yapılırken, Keklikpınar’ından başlayan 84. Büyük Atatürk Koşusu, Gar Binası önünde sona erdi. Koşuya çok sayıda vatandaşın katılması dikkat çekti. 27 Aralık Kortej Yürüyüşü ise saat 15.00’te Genelkurmay Kavşağı’ndan başlayıp Ulus Atatürk Anıtı önünde sona erdi.

‘ATATÜRK ANKARA’YA MECLİSİ TOPLAMAK İÇİN GELDİ’

Öte yandan Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişi ile birlikte TBMM’nin 100. kuruluş yıldönümü kutlamalarının resmen başlattıklarını bildirdi. Şentop, dün Mecliste düzenlediği kahvaltısı basın toplantısında TBMM Kuruluşunun 100. yıldönümünde yapılacak etkinliklerle ilgili bilgi verdi.

Atatürk’ün 27 Aralık günü Ankara’ya gelişinin yüzüncü yıldönümü olduğunu anımsatan Şentop, “Atatürk’ün Ankara’ya şehri ziyaret için gelmedi. Erzurum Kongresi’nden sonra toplanan Sivas Kongresi’nde Ankara’da bir meclis toplanması kararı alındı. Atatürk Ankara’ya Meclisi toplamak amacıyla geliyor. 23 Nisan 1920’de açılan Meclis 27 Aralık’ta fiilen başlamış oluyor” dedi.

TBMM’nin açılışının 100. yılının tarihi bir nokta olduğuna dikkat çeken Şentop, “100 yıl sonra geçmişin nasıl göründüğüne dair önümüzde bir perspektif var. 100 yıl, aslında TBMM’nin kökleşmesinin teminat altına alındığı dönemi ifade ediyor” ifadelerini kullandı.

YENİ SİSTEM PARLAMENTONUN GÜCÜNÜ AZALTMAMIŞ

Yeni sistem ile ilgili tartışmalara değinen Şentop, “Yeni sistem esasen parlamentoların gücünü artıran bir sistemdir. Yeni sistemde yasama ve yürütme ayrı ayrı seçilmiş olduğu için sistem en azından parlamento çoğunluğunun hükümet yani Cumhurbaşkanıyla aynı partiden olma zorunluluğunu getirmiyor. Parlamenter sistemde böyle bir zorunluluk var.

Bu konuda hepimize milletvekillerine, siyasetçilere, medyaya da görev düşüyor. Şu anlamda düşüyor. Yapılan değerlendirmeler, münferit değerlendirmeler olaylar üzerinden parlamentonun itibarını zedelemeye yönelik bunu hedef alan sözler, konuşmalar, haberler, değerlendirmeler olmamalı. Bu bir sorumluluk gereğidir.”

Şentop, TBMM’nin 100. Yıldönümünde yapılacak etkinliklerle ilgili yaptığı açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

LİBYA TEZKERESİ HENÜZ GELMEDİ

“Libya tezkeresine ilişkin bir planlama var mı?” sorusu üzerine Şentop, “Henüz Meclis’e gelmiş bir tezkere yok. Biliyorsunuz 7 Ocak’a kadar da Meclis bir ara verdi çalışmalarına bu bakımdan henüz bir yorum yapılacak bir bilgi bir metin yok. Ama bir tezkere geleceği ifade edildi, geleceğini biliyoruz” dedi.

‘15 TEMMUZ METNİNİ RAPOR OLARAK SAYAMAYIZ’

Mustafa Şentop, “15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporunun Meclis Başkanlığında olup olmadığı” şeklindeki soru üzerine, bu konuda daha önce de yanıt verdiklerine dikkat çekerek, bazı basın mensuplarınca, soru önergelerine verilen yanıtların yalnızca bir kısmının habere konu edilmesine yönelik sitemini dile getirdi. Mecliste 15 Temmuz hain darbe girişimine ilişkin bir Araştırma Komisyonu kurulduğunu anımsatan Şentop, komisyonun çalışmalarını tamamlayarak, buna yönelik metni dönemin Meclis Başkanı’na sunduğunu anlattı.

Komisyonun CHP’li üyelerinin rapor metnine yönelik itirazları üzerine dönemin Meclis Başkanı’nın raporu Komisyona iade ettiğini, ancak Komisyonun gereken düzeltmeyi yapmadığını anlatan Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu haliyle bir mutabakat olmadan da bu metni resmi metne dönüştürmek mümkün değil. Söylediğimiz budur, gizli saklı bir şey yok. Bir metin var ortada ama bunu ‘komisyon raporu’ olarak nitelendirmek bu haliyle mümkün değil. Bir metin olmuş. Ona muhalefet şerhi yazılmış. Sora muhalefet şerhlerine bakılarak metinde değişiklikler yapılmış. Muhalefet şerhi yazanlar da diyorlar ki ‘Ya bu metin eski haline iade edilsin. Veyahut o muhalefet şerhleri üzerine yapılan eklemelere biz tekrar ayrıca muhalefet şerhi yazalım.’ Bunun bir sonu yok. Sonuçta metin ve muhalefet şerhleri üzerinde komisyon üyelerinin mutabık kalması lazım. Böyle bir mutabakat sağlanamadığı için bu metin, teknik anlamıyla İçtüzüğümüze göre bir komisyon raporuna dönüşmemiş.”