TÜİK tarafından derlenen ve hesaplanan rakamları tekrar hesaplamak olanaksız. Böyle rakamları hesaplamak için TÜİK kadar büyük bir organizasyona gereksinim var. TÜİK rakamlarını tekrar hesaplamak olanaksız ancak, rakamları belli mantık çerçevesinde test etmek olanaklı. Mantık bize yol gösterici olabiliyor. Rakamların gerçekçi olup olmadığını anlayabiliyoruz. 

Önce TÜİK tarafından yayınlanan büyüme tablosunu görelim. TÜİK 2021 yılı II. Çeyrek Büyüme Tablosu.

TÜİK yüzde 21.7 büyüme rakamını telaffuz ederken yaptığı hesap şöyledir. (186.3 – 153.0) / 153.0 = yüzde 21.76. Bu rakamlar Zincirlenmiş hacim endeksi rakamlarıdır. 2021 yılı II. çeyrek ile 2020 yılı II. çeyrek rakamları arasındaki artış yüzdesidir. Matematiksel hesaplamada geçen yıl, II. çeyrek pandemi nedeniyle; aşı bulunmamış, hastalığın nasıl yayılacağı vb. gibi etkenler daha belli olmadığı için tüm ülkeler çok sıkı kapama uyguladı. Bu kapanma dolayısı ile ekonomiler durdu denebilecek seviyelerde geriledi. Zaten tabloya bakarsak 2020 yılı II. çeyrek rakamı olan 153.0 rakamının tablonun en düşük rakamı olduğunu rahatlıkla gözleyebiliriz. Bu dönemde biz 2019 II. çeyreğine göre yüzde 10.4 küçülmüştük. Bugün yüzde 21.7 büyüyoruz. Öncelikle büyüme rakamına bu açıdan baktığımızda rakamın mantıklı olduğunu görüyoruz. 

Birde olayın uluslararası boyutuna bakalım. Yine TÜİK tarafından derlenen, II. çeyrek büyüme rakamlarını açıklamış ülkelerin büyüme rakamlarına toplu göz atalım.

Tablodan da görüleceği gibi 2. olan Türkiye’nin önünde ilk sırada İngiltere bulunmaktadır. İngiltere 2020 yılı II. çeyrekte yüzde 21.7 küçülmüştü. Aslında İngiltere’nin yıllık büyüme oranı yüzde 2’leri geçmiyor. Bu rakamlar bizi yanıltmamalı. Bu rakamlara bakarak ne çok sevinmeli ne de çok üzülmeliyiz. Bu rakamlar bize, pandemi sürecinde, ekonomik birimlerimizin çok kritik yaralar almadan çıktığını ifade edebilir. 

Şimdi gelelim gerçek durumumuzu tespite. Neredeyiz; ileride miyiz, geride miyiz? Çok fazla ne yapmalıya girmeden durum tespitinde fayda var. 

Durumumuzu tespit için aşağıda, yine TÜİK verilerinden faydalandığım tabloyu göstermek istiyorum. 

Tablodan da görüleceği gibi Türkiye GSYH’sı, yani toplam geliri 2020 yılında, daha 2010 yılının altında. Tahmini olarak hesapladığım 2021 yılı GSYH’sı ise 2011 rakamının altında.

Bu tablo her şeyi daha güzel gösteriyor. Yüzde 21.7 yanlış bir oran değil. Ancak çok da sevinilecek bir oran değil. Daha yapılacak çok iş var. Üretim Devrimi Programı, hükümet programı olmadan Türkiye işsizlik ve cari denge sorunlarında çözüm bulamaz. Milli gelirini yükseltemez. 

Not: Bu yazı 2010 yılı elde edilen bu gelir seviyesinin nereden elde edildiği, dış borç ile tüketimin körüklendiği, KİT’ler satılarak elde edilen gelirlerin beton yığınlarına çevrilerek sürdürülebilir bir ekonomik büyüme sağlanmadığı gerçekleri başka bir yazının konusudur. 

Aydınlık