DEVRİM AŞKIN KARASOY / ANTALYA

Antalya’nın Manavgat ilçesinde terör örgütü PKK’nın çıkardığı yangınlarda binlerce vatandaşın evi ağır hasar görmüştü. Kalemler, Beydiğin, Belenobası gibi Mahallelerde evleri yanan vatandaşlar, yerinde ya da kendi mahalle sınırları içerisinde yapılan yeni konutlarına kavuşmak üzere. Sekiz aylık aradan sonra inşaatların yüzde 60’lık kısmı tamamlandı. Oymapınar da yangında zarar gören mahallelerden biri. Ancak Oymapınarlı 15 aileye çeşitli gerekçelerle, köy sınırları içerisinde inşaat onayı verilmedi. Yanan evlerin su kaynağı ya da orman alanı sınırlarına yakın olmasından, hisseli tapu sorununa kadar pek çok gerekçe sıralandı. Ancak vatandaşlar yangından önce ata mülkü topraklarında bu mevzuatların hiçbirinin söz konusu edilmemiş olmasını sorguluyor. Çevre Şehircilik Bakanlığı, Orman Bakanlığı, DSİ ve TOKİ arasında sıkışıp kalan mevzuat sorununa çözüm bekliyorlar.

DEVLET OYMAPINAR’A 10 EV SIĞDIRAMAYACAK MI? 

Aydınlık’a ulaşan Oymapınarlı yurttaşların talebi, konutların köy dışına değil, ata yurtlarına yapılması… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yangın zedelerin evlerinin yerine şartsız koşulsuz yeni konut yapılacağı sözü verdiğini hatırlatıyorlar.

Manavgat ırmağı üzerinde bir cennet köşesi Oymapınar, eski adı Homa. Lidyalılar, Romalılar, Selçuklular ve Osmanlı… Her köşesi bu medeniyetlerin izini taşıyor. Köyün merkez cami 755 yaşında. En basit hesapla, bu topraklar Oymapınarlılara en az 755 yıldır yurt olmuş. Kim bilir kaç afet, kaç kara gün görmüş. İşte bu görkemli tarih sayfalarının arasından sesleniyorlar: “10 dönüme 10 evi sığdıramayacak mı devletimiz koca Oymapınar’a?”

2021 temmuz ayında Akdeniz ve Ege’de çıkartılan yangınlarda, Antalya Oymapınar Mahallesi’nde
çok sayıda ev kullanılamaz hale gelmişti.

‘ÖMRÜMÜZÜ BU KÖYDE TAMAMLAMAK İSTİYORUZ’

Torosların gelini Fatmalar Dağı, bu mevsimde Manavgat vadisine ayaz taşır. Rüzgârın sarsıntısına karşı durmak güçtür. O rüzgâr bu günlerde Oymapınar’a daha çok dokunuyor. Yangın mağdurları konteynerlerde, yakınlarının yanında ya da kirada yaşamını sürdürüyor. Gülseren Güven, iki kız kardeşi ile birlikte konteynerde kalıyor. Rüzgâr estikçe konteyner sallanıyor.  Ailenin bu şartlarda yaşama koşulları günden güne zorlaşıyor. Güven kardeşlerden diğer mağdurlar gibi köyün 10 kilometre dışına taşınmaları istenmiş. Gerekçe; yanan evlerinin bulunduğu arazi, Oymapınar Gölü’ne yakın mesafede. İtirazı yapan kurum DSİ. Dedelerinin mülkü üzerinde yaşadıklarını söyleyen Güven kardeşler, yangın öncesinde bu yönde bir uyarı almadıklarını söylüyor ve durumu anlamakta güçlük çekiyor. Gülseren Güven, “Hiçbirimiz bu köyü terk etmek istemiyoruz veya sığıntı gibi başkalarının evlerinde yaşamak istemiyoruz. Tek isteğimiz ömürlerimizi köyümüzde tamamlamak. Dedelerimiz, ninelerimiz hep burada oturdular, biz de buradan ayrılmak istemiyoruz” diyor.

‘AĞAÇLARIM YANDI 3 BİN LİRAYLA GEÇİNİYORUM’

Evi yanan yanmayan yurttaşlarla köy meydanında bir araya geliyoruz. Onlar birliklerinin dirliklerinin bozulmasını istemiyor.   

Mehmet Ali Doğan, “Evlerimiz yandıktan sonra bakan ziyaretimize gelip endişe edilecek bir şey olmadığını, her birimizin evinin tekrar yapılacağını söyledi. Biz de rahatlamıştık. Sonraki her gelişlerinde köyün farklı yerlerini gösterdiler. Bize sunulan her çözümü kabul ettik. Ama şimdi de bizi köyün dışına çıkarmak istiyorlar. Mağduriyetimiz 8 aydır devam ediyor. Yangında 600 tane zeytin ağacım yandı ve şu anda 3 bin lira emekli maaşımla kirada oturuyorum. Toprağımızdan sürgün edilmek istemiyoruz” diye anlatıyor.

Gülcan Doğan alıyor sözü: “Dedelerimizin mezarları, düzenimiz burada. Biz bu topraklara göre büyümüş, yetişmişiz. Yetkililerin bize verdiği sözü tutmalarından başka bir şey istemiyoruz. Köy düzenini bozmadan evlerimizi yapacaklarını söylediler. Önceleri bunun için hiçbir engel olmadığını söylemişlerdi. İhtiyacımız olan yapılması çok zor bir şey değil. Burada doğduk, burada ölelim.”

‘VERİLEN SÖZLER TUTULSUN’

Köylülerin ortak talebi yangın günlerinde ardı ardına verilen sözlerin yerine getirilmesi. O günleri hatırlatıyorlar. “Murat Kurum köyümüze gelip toplantı yaptığında “Sizi köyünüzden dışarı yönlendirmeyeceğiz. Hepinizin evlerini burada yapacağız” demişti. Şimdi benden atadan kalan yeri satmamın karşılığında ev yapılacağını söylüyorlar.”

Bir başka köylü de “Cumhurbaşkanımız ‘tereddüt etmeyin’ dedi. ‘Devlet gücü arkanızda’ dedi. ‘Hiçbir engel yok’ dedi, ‘evlerinizin yapılmaması için bir neden yok, yapacağız’ dedi. Biz bu sözün yerine gelmesini istiyoruz. Mahallenin ucunda 5 dönüm yer veremiyor, gidiyor o sahillerde kumları, otellere satıyor. 5 dönüm mağdurlara veremiyor mu?” diyor.

Köylüler yanan evlerinin vergilerini ödemeye devam ettiklerini de anlatıyor. “Kendi topraklarımıza, dedelerimizden kalan, vergilerini ödediğimiz, elektriği suyu bağlanan yerlere aynı şekilde evlerimizin yapılmasını istiyoruz” diyorlar.

AYDINLIK