Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem Ayvalı, Pucca lakabıyla bilinen sosyal medya fenomeni Pınar Karagöz'ün Twitter’da yaptığı paylaşımlarla uyuşturucu kullanımını özendirdiği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis ve 66 bin 660 lira para cezasına çarptırılması ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Mahkeme kararının caydırıcı ve emsal niteliğinde olduğunu, uyuşturucuya özendirmenin özgürlük değil suç olduğunu belirten Ayvalı, kapılarını Pucca'ya açan Kırmızı Kedi Yayınevi'ni de sorumlu davranmaya davet etti


Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem AyvalıPucca lakabıyla bilinen sosyal medya fenomenPınar Karagöz'ün Twitter’da yaptığı paylaşımlarla uyuşturucu kullanımını özendirdiği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis ve 66 bin 660 lira para cezasına çarptırılması ile ilgili basın toplantısı düzenledi.

Ayvalı, "Uyuşturucuya özendirmek özgürlük değil suçtur" dedi.

Ayvalı, şunları söyledi:

"Pucca lakabıyla bilinen sosyal medya fenomeni Pınar Karagöz, Twitter’da yaptığı paylaşımlarla uyuşturucu kullanımını özendirdiği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis ve 66 bin 660 lira para cezası aldı.  Kamuoyunda tartışmalara yol açan karar hakkındaki görüşlerimizi siz değerli basın mensupları aracılığıyla Türk milletinin takdirine sunuyoruz. 

Uyuşturucu ile mücadele ülkemizin en önemli gündem maddelerinden biridir. İnsanı vatanına, topluma, üretime ve kendisine yabancılaştıran emperyalist kültür, uyuşturucu bağımlılığını kışkırtmaktadır. Aynı zamanda, coğrafi konumu ve genç nüfusu sebebiyle Türkiye transit ve hedef ülke konumundadır.

Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2018 Yılı Uyuşturucu Raporu’na göre; Türkiye genelinde 2016 yılında toplam 81.222 uyuşturucu olayı görülmüşken, 2017 yılında % 45,87 artış göstererek 118.482 olay meydana gelmiştir. Ciddiye alınması gereken bir artış mevcuttur. Uyuşturucu ile mücadele de ciddiye alınması gereken bir konudur; söz konusu olan binlerce gencin hayatıdır.  Uyuşturucunun zararları yalnızca kullanıcı ile de sınırlı değildir. Madde bağımlılığı aileyi sarsan bir süreci başlatmakta, toplumun tamamını ilgilendiren adli, sosyal, ekonomik sorunlar yaşanmaktadır. 

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, uyuşturucuyla mücadelede “önleme” çalışmalarının önemi açıktır. Önlemeyle amaçlanan, toplum genelinin uyuşturucu hakkında bilgi sahibi olması, madde bağımlılığının başlamadan önüne geçilmesi ve toplumun her kesiminin uyuşturucu ile mücadeleye dâhil edilerek devlet kurumlarıyla işbirliğinin sağlanmasıdır. Önleme çalışmaları, Pucca’nın diliyle ifade edece olursak uyuşturucu duyarı kasmaktır! 

Mahkemenin Pucca kararı sonrası başlayan tartışmalar ne yazık ki yanlışlara ve algılara dayanmakta, önleme çalışmalarını baltalamaktadır. “Uyuşturucu duyarı” sahte mağduriyetlere, anlamsız kıyaslara feda edilmektedir. Feda edilen, geleceğimizdir. Hâlbuki yapılması gereken, fikri hür irfanı hür nesiller yetiştirmek için kararlı duruş sergilemek, farkındalığı güçlendirmektir.

KARAR CAYDIRICIDIR VE EMSAL NİTELİĞİNDEDİR

Türk Ceza Kanunu’nun 190. Maddesine göre; uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren veya bu nitelikte yayın yapan kişi beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.  Mahkeme, Pucca’nın tivitlerinde uyuşturucuyu özendirdiğine hükmetmiş ve sosyal medyanın gücüne atıf yaparak üst sınırdan cezalandırmıştır. Karar caydırıcıdır. 2 milyona yakın takipçisi olan ve takipçilerinin önemli bir kısmı madde bağımlılığı için risk grubunda olan gençlerden oluşan birinin sorumlu davranması gerekmektedir, mahkemenin kararı gençlerin örnek aldığı benzer durumdaki kişiler için emsal niteliğindedir. 

UYUŞTURUCUYA ÖZENDİRMEK ÖZGÜRLÜK DEĞİL SUÇTUR

Karar sonrası tartışılan konulardan bir diğeri de tivitlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceği konusudur. Uyuşturucuya özendirmek özgürlük değildir, suçtur. Özgürlük, sorumluluktan ayrı düşünülemez. Madde kullanımını özendirmek, gençlerin madde kullanımı ile ilişkili risk algılarını değiştirmek kimsenin özgürlüğü olamaz.

Yine aynı şekilde; “Narcos dizisi kast ediliyor, dizi serbest ama dizi hakkında yorum yapmak yasak. ” fikri sıkça dillendirilmiştir. Burada da bariz bir çarpıtma söz konusudur. Dizi hakkında yorum yapmak yasak değildir. İstediğiniz dizi hakkında istediğiniz yorumu yapabilirsiniz. Fakat; diziye atıf yaparak “uyuşturucu sayesinde insanlar evine ekmek götürüyor” derseniz uyuşturucu ticaretini meşrulaştırmış olursunuz. Kaldı ki, suçlamaya konu olan tek tivit bu değildir ve bu bile uyuşturucu duyarı kasmamak için gizlenmektedir. 

Diğer yandan; suç teşkil eden eylem açıkça ortadayken sosyal medya fenomeninin “muhalif” olduğu için cezalandırıldığını öne sürmek yargıyı yıpratmak dışında bir amaç taşımamaktadır. Türk yargısının durduk yere Pucca ile uğraşması için hiçbir sebep yoktur fakat hemen her olayda kararların tartışmaya açılarak sistem kuvvetleri tarafından yargının hedef alınmasının sebebi çoktur. Çünkü Türk yargısı altın çağını yaşamaktadır. 

Nitekim sosyal medyadaki en yaygın tepki; “Tecavüzcüler, tacizciler dışarıda. Hayvana işkence eden dışarıda. PuCCa'ya verilen bu ceza adaletsiz değil mi?” şeklindedir. Bu görüşün Pucca’nın avukatından Ayşe Arman’a kadar dillendirilmiş ve yayılmıştır. Böylelikle uyuştucuyu özendirme suçunun cezasız bırakılması gerektiği yanılsaması kitlelere empoze edilmiştir.  Mesele çok basittir ve anlamsız kıyaslamalarla sağa sola çekilemeyecek kadar ciddidir: Tecavüzcüler de uyuşturucuya özendirenler de hak ettikleri cezayı almalıdır. 

KİTABEVLERİNİ DE SORUMLU DAVRANMAYA ÇAĞIRIYORUZ

Pucca’nın kendi hayatını anlattığı 6 günlüğü kitaplaştırılmış; çalıştığı yayınevi bu sürecin sonunda tepki olarak imza günlerini iptal etmiş ve kitaplarını çok satanlar listesinden çıkarmıştır. “Bloggerların atası, monçiçi bakışlı, zalim stalker, fake evliya Pucca”ya ise kapılarını Kırmızı Kedi Yayınevi açmış, Pucca Kırmızı Kedi Kitabevi’nde imza günü düzenleyecek ve oraya gelen gençlerle kucaklaşacak!

Kitaplarının önsözünde kendisini “Gün geldi hayvanlar gibi para saçtı, inanılmaz güzel dedikodu yaptı, kaymak gibi işin içinden sıyrıldı, çok sarhoş oldu…” diye tanıtan biri gençlerle ne konuşacak? İnanılmaz güzel dedikodu mu yapacak? 
Daha da önemlisi; Türkçe’nin katledildiği, neredeyse iki lafından birinin küfür olduğu, kadının aşağılandığı, çalışmamanın kutsandığı, her türlü olumsuz duygunun ballandıra ballandıra anlatıldığı, çürümüşlüğün marjinallikmiş gibi sunulduğu bu kitapların niteliği mi Kırmızı Kedi’yi cezbetti? Yoksa, hazır gündem olmuş ve sözüm ona mağdur edilmişken  imza gününün kazandıracakları mı?

 Ticari kaygılarla uyuşturucuyla mücadelenin sekteye uğratılmasını Kırmızı Kedi Yayınevine yakıştıramadığımızı bildiriyor, bu olay üzerinden tüm yayınevlerini sorumlu davranmaya davet ediyoruz.  

Madde kullanımının yaygınlaşması sebep değil sonuçtur. Sistem; haz peşinde koşan, sadece kendi ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgilenen, sorunlarını çözme becerisinden yoksun, okumayan, düşünmeyen, çalışmayan, sorgulamayan, mücadele etmeyen bir gençlik yaratmak istiyor. Özgürlük, demokrasi, insan hakları, adalet gibi kavramların içinin boşaltan; her çeşit aidiyet, bağlılık ve ulusal değerleri küçümseyen bir gençlik. Bağımsızlık ve özgürlüğümüzün güvencesi olan Türkçe yerine İngilizce kelimelerle karışık garip bir dil konuşmanın nasıl bir yıkım yarattığını fark edemeyecek gençlik. Sistem bu gençlere rol model olarak ise Puccaları sunuyor. 

O zaman bizim mücadelemiz yalnız madde ile değildir, esas itibariyle sistemledir. Vatan Partisi Öncü Kadın olarak; bağımsızlık benim karakterimdir diyen, üreten, çalışan, paylaşan, seven, saygı duyan, özgür kalan nesiller için kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz."

ulusal.com.tr