1492'den itibaren Kristof Kolomb, Hernan Cortes ve Francisco Pizarro, İspanya ve Portekiz Kraliyetinin emriyle altın ve baharat bulmak için denizlere açıldılar.
Ulaştıktıkları Orta ve Güney Amerika'da yerli halklara o kadar çok acımasız vahşi katliamlar, toplu işkenceler yaptılar ki:
Yerliler bu dayanılmaz vahşetten kurtulmanın tek yolu olarak intihar etmeye ve çocuklarıyla birlikte zehir içerek gönüllü ölümü seçmeye başladılar.
İşkence ve katliamların bazıları şöyleydi:
Yeterince altın getirmeyen yerlilerin topluca ellerini, kollarını kesmek,
İstediklerinin kafalarını kılıçla uçurmak,
Binlerce insanı meydanlara toplayıp, etrafını odunlarla çevirerek odunları tutuşturulup, yerlilerin acılar içinde yanarak ölmelerini seyretmek,
yanlarındaki getirdikleri köpekleri günlerce aç bırakarak yerlilerin üzerine saldırıp parçalatmak
en zevk aldıkları öldürme çeşitleriydi.
Zamanla bunlar da yetmedi, ölümcül hastalıklar bulaştırıp topluca katletmek yoluna gittiler.
Tarihin en vahşi acımasız katliamları ve işkenceler sadece bir tek şey için yapılıyordu.
Altın
Aynı zihniyetin çocukları şimdi aynı şeyi Ortadoğuda petrol için yapıyorlar.
Irak'ta yaptıkları vahşetleri hiçbir gazete yazamadı. 2 milyon Müslümanı(çoğu Türkmen) hunharca öldürdüler. Bebekleri duvarlara çarpa çarpa öldüler. 500 bin hasta ve yaralı çocuğa ilaç satılmasını engelleyerek ölümlerini seyrettiler.
Ne yazık ki bu işgalcilerin yardımcıları da Müslüman tarikat, cemaat ve örgütlerdi. .
Yerlilerin intihar yöntemine karşı istilacılar birşey yapamıyorlardı ama sorumsuzca açıklama yapmayı sürdürüyorlardı.
İstilacıların ünlü tarihcisi Gonzalo Fernandez Oviedo, bu olayı kitaplarında vicdansızca Avrupa'lılara şöyle anlatıyordu:
"Yerliler o kadar vahşidir ki her şeyin ortak olduğunu düşünürler."
"onlar işi gücü sevmeyen, tembel ve ahlaksız tabiatlı insanlardı. İçlerinden birçoğu sırf çalışmamak için ya kendini zehirle öldürdü ya da kendini asarak canına kıydı"
diyerek
vicdansızlığın, duygusuzluğun utanç verici halini sergileyecektir.
Guahaba bölgesindeki yerli şefi Hatuey intihar etmedi. Adamlarıyla birlikte kanolarla Haiti'den kaçtı. Küba'nın doğusundaki mağaralara, dağlara sığındı.
Oradaki altın dolu bir sepeti adamlarına göstererek şöyle dedi:
"İşte bu Hristiyanların Tanrısıdır. Bunun için bizim peşimize düşüyorlar. Onun için babalarımızı ve kardeşlerimizi öldürdüler."
Hatuey 3 ay sonra istilacılar tarafından yakalandı.
Onu bir direğe bağladılar.
Onu kömüre ve küle dönüştürecek olan ateşi yakmadan önce bir rahip yanına geldi ve vaftiz olmayı kabul ederse ona cenneti ve ebedi huzuru vaad etti.
Hatuey, rahipe sorar:
" Vaad ettiğiniz bu cennette Hristiyanlar da var mı?"
Rahip "evet" dedi.
Hatuey, Allahsız, vicdansız, katil istilacıların alay eder gibi sunduğu cennet yerine, gönüllü olarak cehennemi seçti ve istilacılar odunları tutuşturdu.
KENAN ÖZEK
Kaynak: 1 Eduardo Galeano
Uruguaylı ünlü yazar
2Bartolomo fes Casas
Rahip, yazar.
3Gonzalo Ferandez OVİEDO
Tarihçi, yazar.