Türkiye, bir aydır Çin Halk Cumhuriyeti Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Müslümanlara baskı yapıldığı, oruç ve namaz yasağı getirildiğine yönelik haberlerle çalkalanıyor.

 

Protesto gösterilerinde Koreliler bile saldırıya uğruyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bile haberlerin yalan yanlış bilgilere dayandığını söylemesine rağmen kamuoyunda bilgi kirliliği sürüyor. 

Peki gerçek durum ne? YÖN Radyo Sincan –Uygur bölgesinin merkezi Urumçi’den gerçekleştirdiği canlı yayın ile üstelik Ramazan’da ve Cuma namazı sırasında – bölgedeki durumu dinleyicilerine aktardı. Çin’de yaşayan Türk gazeteci Sadi Kaymaz YÖN Radyo’dan Ulaş Can’ın sorularını yanıtladı. 

Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndesiniz. İlk izlenimleriniz neler? Ramazan orada nasıl geçiyor ? 

Sadi Kaymaz: Bilgi kirliliği bu sene birden bire yoğunlaştı. Gece bile telefonum çalıyor. ‘İyi misin orada oruç tutabiliyor musun?’ diye… Kız kardeşim bile arayıp oralarda ne oluyor diye sorunca biz de şaşırdık. Gazetecilik yapıyorum Pekin’de yaşıyorum çok defalar Sincan’a geldim Kaşgar’a geldim Urumçi’ye geldim. Pekin’in aşağı yukarı 5 bin senelik geçmişi var. Müslümanlık da kendi yapısı kendi dokusu içinde var. Annem babam da çok rahat ibadetlerini yerine getiriyorlar ama o kadar büyük bir bilgi kirliliği oldu ki ufak bir şüphe olmadı diyemem. Dün yaklaşık 4 saatlik bir yolculuğun ardından Urumçi’ye geldik. Özerk bölgenin başkenti. Uçakta anonsta ‘bugünkü menümüzde tavuklu pilav ve dana pilav var’ dediler. Ve sonradan Çin’in devlet şirketi Air China bir cümle ekledi. Dedi ki ‘bütün yiyeceklerimiz’ helaldir. Bir milyarlık nüfus var Çin’de ve bunun sadece 23 milyonu Müslüman. Özerk Bölge’nin toplam nüfusu 20 milyon ama yine de buraya uçarken böyle hassasiyet gösteren bir devlet düşünün. Neden zorla insanlara oruç bozdursun. Oruç bozdurmak için zorla neden içki içirtsin? 

Bilmeyenler için söyleyelim. Çin’de Uygurlar’dan çok daha fazla sayıda Çinli Müslüman var doğru mu ? 

Sadi Kaymaz: Doğru, 23 milyon Müslüman var. Çoğunluğu Çin kökenli Müslümanlar onun dışında Uygurlar 2. büyük Müslüman grup. Kazaklar var, Kırgızlar var pek çok etnik grup var. Yine Moğol etnik kökenine mensuplar var. Çinliler Müslümanlıktan çok uzak değiller. Hepsi ibadetlerini her zaman yerine getiriyorlar. Urumçi”de camiye gittik. Namaz vakti değildi. Bir imam ve bir müezzin vardı onlarla biraz konuştuk. Etrafı biraz kolaçan ettik. Ne oluyor ne bitiyor. Camiye giriş yasak mı değil mi ? Etrafta polisler var mı yok mu ? İnsanlar burada ibadet yasaklandı mı diye soruyorlar ama bizim burada bunu sormamız saçma olacak çünkü insanlar zaten ibadetlerini yapıyorlar. Çünkü her şeyiyle belli ki insanlar camiye girip çıkıyorlar. Bir sorun yok. Cami açık. Derken camiden çıktık. Akşam oldu. Uygurlu bir aileye konuk olduk. Kalabalık bir Uygurlu aile, bir Anadolu ailesi. 75 yaşında bir amcamız varmış. Mehmet Amca. Oruçlarını açmamışlar bizi beklemişler. Geç gittik biz biraz. Sonra Mehmet Amca dedi ki ‘ben gidiyorum’. Camiye teravih namazını kılmaya gitti. Biz de gittik. Caminin avlusu da doluydu. Herkes rahatça girip çıkıyordu. Yalnız orada bir tek şey var. Camiye girişlerde metal dedektörlerle çanta taraması yapılmak isteniyor. Bundan dolayı belki yanlış anlamalar olabilir. Ama kimlik tespiti gibi bir şeyler kesinlikle söz konusu değil. Bu da belki radikal dinci grupların bizim de sınırımıza dayandığı dönemdeki gibi Çin’de kendisine karşı böyle bir tehlike görebiliyor. 

Anadolu Ajansı ve TRT dün Urumçi’de oruç ve namazla ilgili bir yasak olmadığını ama çok sayıda güvenlik önlemi olduğunu aktarıyorlardı. Çin’de geçtiğimiz aylarda çokça saldırı oldu. Bu güvenlik önlemleri bu saldırılardan dolayı mı? 

Sadi Kaymaz: Evet silahlı askerler de yarı silahlı askerler de belki bizde jandarmaya denk düşüyor onlar da çok yoğun vardı o dönem. Ama şimdi öyle yoğun görmüyorsunuz. Yine devriyeler var geziyorlar ama o dönem ki gibi değil. Polis varlığı geçtiğimiz senelerdekine göre çok daha az. Fakat bu terör olaylarından sonra özellikle tren istasyonunda onlarca kişi katledildi radikal İslamcılar tarafından. Pekin’de de artık önemli noktalarda polis görüyoruz. 

Urumçi’ye geri dönecek olursak. Cuma namazında bir sıkıntı yaşandı mı? 

Sadi Kaymaz: Ben cuma namazı sırasında Sincan’daki etnik ve dini sorunlarla ilgili iki uzmanla röportaj yapıyordum. Ama grubumuzdan diğer arkadaşlar camiye gittiler. Cami avlusu çok kalabalık dışarıya çıkamıyoruz dediler. Herhalde bu örnek yeterlidir. 

Uygur yalanını yayan CIA ajanı 

Ramazan ayıyla birlikte Çin’de Uygur Türkleri’ne yönelik uygulamalar, Türkiye’deki gerici ırkçı çevrelerin saldırılarıyla yeniden gündeme geldi. Provokasyonları havuz medyası da bilinçli olarak kışkırttırken bir isim dikkat çekiyor. ABD merkezli bazı sosyal medya hesaplarından “Çin içerisinde Türk unsurları organize eden şahsın adı CIA ajanı Yusuf Turani dir” iddiaları gündemde. 

1962 yılında Afganistan ile Doğu Türkistan sınırları yakınlarında Artush çalışma kampında doğdu. Ailesi, Komünist Çin tarafından, Türk milliyetçisi, ayrılıkçı ve karşıdevrimci olarak suçlandı. Çin’den Suudi Arabistan’a gitti. 19831985 yıllarında Türkiye’de ikamet etti. Turani soyadını, Türkiye’de iken kullanmaya başladı. 1998 yılında Amerika’ya giderek, ilk politik sığınmacı oldu, vatandaşı oldu. Sürgünde kurulan “Doğu Türkistan hükümetinin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı” olarak seçildi. 

1995 yılında Turani, Washington DC merkezli Doğu Türkistan Ulusal Özgürlük Merkezi’ni kurdu. 

Aralarında Bill Clinton’un da bulunduğu bir çok liderle görüşmeler yaptı. Turani’ye ABD eski başkanı George W. Bush’un yolladığı mektupta “ABD hükümetinin Uygurlar’ın ve Çin’de yaşayan tüm insanların temel insan haklarını korumak konusunda istekli olduklarını” belirtiyordu. Turanı’nin Suudi Arabistan’daki varlıklı Uygurlar tarafından finanse edildiği iddia ediliyor.