CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gece HaberTürk’te yayınlanan Teke Tek programına katıldı. Kılıçdaroğlu, Fatih Altaylı’nın çeşitli konularda sorularını yanıtladı.

S400’LER NİYE ALINDI KİMSE BİLMİYOR

Altaylı, iktidara geldiklerinde dış politikayı 180 derece değiştireceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu’na “Ne yapacaksınız mesela? S400’leri Rusya’ya geri mi vereceğiz” diye sordu. Kılıçdaroğlu’nun yanıtı şöyle oldu: “Alındı bir sefer, tabii niye alındı onu kimse bilmiyor. Kim bize saldıracak? Suriye’de de S200 var, başında da Rus askerleri var. Suriye hava savunma sistemi Ortadoğu’daki en güçlü hava savunma sistemi. Herkes biliyor bunu. Irak mı, İran mı bize saldıracak? Kasrı Şirin’den bu yana İran’la hiçbir sorunumuz olmamış. Rusya mı bize saldıracak? Silahlar zaten onların. Yunanistan’la mı kavga edeceğiz? Yunanistan NATO’da. Bak göreceğiz, alınan füzeler hangarlara konulacak. Orada duracak. ‘Yaparım, ederim...’ hepsi hikaye, göreceğiz hep beraber. Niçin alındı? Onu da göreceğiz. Tarih bunların hepsini yazacak.”

Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin NATO’dan çıkması tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?” sorusu üzerine de “Türkiye yönünü Batı’ya çevirmiş bir ülkedir, bu varlığını korumak zorundadır. Totaliter rejimlerin Türkiye’ye vereceği hiçbir şey yoktur. NATO ittifakı içinde yer alması lazım. Bu Rusya’yı dışlayalım anlamına gelmesin. Çin’le de Rusya’yla da İran’la sosyal, ticari ilişkilerimizi geliştirelim” görüşünü savundu.

HDP HAKSIZLIĞA UĞRUYOR

Kılıçdaroğlu, HDP’li belediyelere görevlendirme yapılmasına “HDP bizim siyaseten rakibimiz ama bir kişi haksızlığa uğruyorsa, demokrasi orada sonlandırılıyorsa, siz kalkıp demokrasiyi sadece kendiniz için değil, sizin gibi düşünmeyen insanlar için de isteyeceksiniz” ifadeleri ile karşı çıktı. Görevden alınan başkanların PKK’ya para gönderdiği iddiasının anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu “Onu görevden alanlar söylüyor. Bir belediye başkanı terör örgütüne parasal destek veriyorsa siz devlet olarak saptayamıyorsanız devlet değilsiniz, saptıyorsanız suçüstü yapacaksınız. Kalkıp da bu insanları milletvekilliği yaptığı dönemdeki daha soruşturma aşamasında olan şeyler nedeniyle ‘Görevden aldım’ diyorsunuz. Bunları almanız doğru değil. Bu en çok PKK’nın işine yarar” dedi.

HDP DE DEMOKRASİYİ SAVUNUYOR

Kılıçdaroğlu, Altaylı’nın “Bazıları, CHP’nin seçim zaferi yok. Cephelerin oylarına baktığımız zaman, CHP’nin klasik oyu, İyi Parti’nin, HDP’nin oyu üste konulunca zaten bu çıkıyor’ diyor” sözlerine karşılık “Demokrasiden yana olanlar bir araya geldik. Biz doğru ittifak kurduk. DP, Saadet demokrasiyi savundu. HDP de demokrasiyi savundu” ifadelerini kullandı.

AK PARTİ'YE BEŞ MADDELİK ÇAĞRI

CHP Parti Meclisi Sivas Kongresi’nin 100. yılında Sivas’ta topladı. Toplantının açılışında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu Sivas Kongresi’nin CHP’nin ilk kurultayı olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Mandacılığı reddeden, bağımsızlığı savunan bir kongredir. Bu kongrenin özelliği parti kurulmadan önce kongresini yapan tek partiyiz biz. Daha sonra parti kuruluyor. Partinin kurultayı bir milli mücadele kurultayı olarak toplumun önüne kendisini koyuyor. CHP’nin geçmişte neler yaptığı ve gelecekte neler yapacağı tartışılırken bu eksenin asla unutulmaması lazım. Bizim eksenimiz bağımsızlık, kalkınmak, büyümektir, özgürlüktür, Cumhuriyettir, devrimciliktir. Bizim eksenimiz 6 okumuzda belirlenmiştir.”

“Madem ki 100. yıldayız, madem ki Sivas’tayız. Madem ki ilk kurultayın yapıldığı yerdeyiz madem ki manda burada reddedilmiştir, bağımsızlık savunulmuştur; bize düşen belli konularda çağrı yapmaktır” diye devam eden Kılıçdaroğlu Ak Parti hükümetine beş başlık altında şu çağrılarda bulundu:

Birincisi; kesinlikle ama kesinlikle Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı. Cumhurbaşkanları devletin sigortasıdır. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin sigortası yok. Bir Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olamaz.

İkincisi; güçler ayrılığı ilkesidir. Dünyada sağlıklı işleyen bütün demokrasilerde güç kontrol edilir. Kontrolsüz güç olmaz. Devlet artık eski devlet değil. İki devlet var şu anda Türkiye’de Bir saray devleti, bir de Türkiye Cumhuriyeti devleti. Devlet içten içe çürüyen bir mekanizmaya dönüştü.

Üçüncüsü; devlet yönetiminde şeffaflık sağlanmalı.

Dördüncüsü; Ekonomik Sosyal Konsey toplanmalı. Bir ekonomik kriz yaşanıyor ama saray bunun farkında değil. Sarayda kriz yok. Fakirliğin, işsizliğin, işten çıkarmaların ne olduğunu bilmezler. O zaman yapılması gereken; Ekonomik Sosyal Konseyi topla kardeşim. Dertli olan insanları bir topla bir dinle. Sanayicisi, çiftçisi, sendikacısı, esnafı ne diyecek? En son 5 Şubat 2009 toplandı. 2019’dayız 10 yıl geçmiş.

Beşincisi; dövizle verilen garantileri Türk lirasına çevirin. Faturayı vatandaşlar ödüyor. Emekliler, işçiler, işten atılanlar ödedi, ödemeye devam ediyor. Eğer sen yaşanan krizin adil dağılmasını istiyorsan dolar bazında verdiğin ihaleleri Türk lirasına çevireceksin. Bu faturayı hep fakir fukara mı ödeyecek? Biraz da sırtı kalınlar ödesin. Dünyanın ihalesini verdin, dolar garantisi verdin. İnsaf ya. Garantileri Türk lirasını çevireceksin.