AYDINLIK / ANKARA

Büyük Türk şairi Nazım Hikmet Ran, doğumunun 120’nci yılında on binlerce kişi tarafından anıldı. Vatandaşlar sosyal medyada yazdıklarıyla büyük şairi unutmazken, Türkiye Komünist Partisi (TKP) lideri Kemal Okuyan’ın Nazım Hikmet’i anarken kullandığı ifadeler gündem oldu. Okuyan, Nazım Hikmet’e “Türk şair” diyemedi, “Türkiyeli şair” tanımlamasını kullandı. PKK yanlısı sahte solcu çevrelerin de Okuyan gibi Nazım Hikmet’e “Türkiyeli şair” demesi dikkat çekerken vatandaşlar, Nazım Hikmet’e “Türk şair” diyemeyenleri topa tuttu. Sanatçılar Hüseyin Haydar, Tahsin Murat Demirbaş, Ahmet Yıldız ve Onur Caymaz da Okuyan’a tepki gösterenler arasındaydı.

‘TÜRK DEVRİMİ’Nİ SİNDİREMEYENLERİN LİTERATÜRÜ’

Nazım Hikmet’in kendisini takdiminin konuşmalarına da yansıdığını hatırlatarak Budapeşte Radyosu kaydına atıf yapan Şair Hüseyin Haydar, şunları söyledi:

“Moskova’da geçen bir toprak tartışmasında, ayağa kalkıp ‘Ben bir Türk şairi olarak yirmi litre kanımı ülkemin bir gram toprağı için dökmeye hazırım.’ der. Milletine öylesine bağlıdır ki, 1960 yılında Orhan Karaveli’yle Moskova’dan Türkiye’ye şu mesajı yollar: ‘Beni soran olursa, Moskova’da bir Türk şairi Nazım var, deyin. Başı dimdik Türklüğüyle.’ Türk milletine ve onun şanlı simgesi Türk bayrağına tutkundur. ‘Bir gün Türkiye’de devrim gerçekleşirse sakın ha ay yıldızlı bayrağımızı değiştirmeyin.’ diye vasiyet eden büyük Türk şairidir. Türk dilinin ve Türk milletinin büyük şairi Nazım Hikmet’i ‘Türkiyeli şair’ diye anmak büyük yanılgıdır. Nazım’ı küçültmek, kafa karıştırmak ve ona hakarettir.”

Tiyatro sanatçısı ve Vatan Partisi Sanat Bürosu Başkanı Tahsin Murat Demirbaş da şöyle konuştu: “Nazım Hikmet dünyaca ünlü bir Türk şairidir. Onun vatanseverliği ve devrimciliği tartışılmaz. Sonradan ve zoraki üretilmek istenen Türkiyelilik kavramının arkasında küreselci ve neoliberal özlemler yatmaktadır. Daha açık bir deyişle Türk Devrimi’ni içine sindiremeyen ve ona karşı düşmanlık besleyenler bu literatürü dayatmaktadır.

“Geothe nasıl büyük Alman şairiyse, Dostoyevski nasıl büyük Rus romancısı ise Nazım da büyük Türk şairidir. Tüm bu büyük yazarların ortak özelliği kendi büyük tarih ve kültür birikimlerinin üzerine estetik bir değer üreterek insanlığın ortak mirasına katkı sunmuş olmalarıdır. Şair hangi dilde yazıyorsa o dilin ve o ulusun şairidir. O şairin verdiği kavga yine o ulusu kıvançlandırır. Türkiyeli şair demek Nazım'ı tarih karşısında büyütmez küçültür. Sanatçının ürettiği estetik ne kadar köklü ve derin bir birikime sahipse o denli güçlü ve kalıcı olur. Yarın bir gün bu küreselci neoliberal politikalar yok olacaktır ama Nazım Anadolu’da bir köy mezarlığında Türk halkının dilinde yaşamaya devam edecektir.”

Nazım, Moskova yakınlarındaki Peredelkino'daki duvarında Türk bayrağı asılı evinde.

‘NAZIM HİKMET’E BİR AŞAĞILAMADIR’

Kavramın uydurma olduğunun altını çizen yazar Ahmet Yıldız ise şu değerlendirmede bulundu:

“Bir insanın milletinin adını değiştirip yeni bir kavram koyma isteği niçin gelir? Bu soru çok önemli bir soru. Daha milletinin adını söylemekten imtina edenler nasıl Türk milletini sosyalizme, komünizme ikna edecek? ‘Türkiyeli’ kavramı tümüyle neoliberal sistemin çok kültürlülük kisvesiyle ulusal devletleri parçalamak amacıyla ortaya koyduğu yapay bir kavramdır. Bir komünist parti yöneticisinin bu kavramı kullanarak neoliberal tahakküme boyun eğmesi gerçekten üzücü. Madem biz Türkiyeli yazar ve şairleriz, Türklerin yazar ve şairleri kimlerdir? Bu kavramazınlık ırkçılarının uydurmuş olduğu bir kavramdır. “Türk’üm” diyen Nazım Hikmet’e bir aşağılamadır.”

Okuyan’ın tweetini alıntılayan Onur Caymaz ise “Kemal Bey siz Türk’ten utanabilirsiniz ama Nazım şiirinde kendisini ‘Türk’ diye tanımlar, Türkiyeli değil. Had önemlidir.” dedi.

İşte yurttaş tepkilerinden bazıları:

  • “Başkalarına gelince Alman, Fransız, İngiliz, Rus diyorsunuz; Türk’e gelince Türkiyeli. Yurtseverlik bu mu?”
  • “Yaptığınız son derece çirkin. Nazım kendini ‘tepeden tırnağa Türk şairi’ olarak tanımlarken siz hangi hakla ‘Türkiyeli’ dersiniz? Şaire saygınız olsa buna cüret edemezsiniz.”
  • “Ne hikmettir anlamadım. Dincisinden komünistine kadar ‘Türk’ kelimesi batıyor bazılarına.”
  • “Siz Türklüğünüzden utanıyor olabilirsiniz ama Nazım Hikmet utanmıyordu.”
  • “50 yıldır tekrarladığın ABD emperyalizmi senin Türk değil, ‘Türkiyeli’ olmanı arzu ediyor.”
  • “Kendisini Türk olarak tanımlayan birine bunu söylemek dümdüz art niyet.”
  • “Komünistlerimiz bile foncu ağzı kullanıyor.”

‘TÜRK DÜNYASININ GÖZBEBEĞİ’

Akademisyen Dr. Mehmet Perinçek, 3 sene önce “Tarih” dergisinde yayımlanan “Nazım Hikmet’te Türklük ve Millilik” başlıklı yazısında, Nazım Hikmet’in kişisel arşivinden belgelerle birlikte dönemin gerçeklerini ortaya koymuştu. Nazım Hikmet’in mirasçılarının özel izniyle girilebilen, Rusya Edebiyat Sanat Devlet Arşivi'ndeki belgelerle hazırlandığı belirtilen makalenin giriş yazısı şöyle:

Her tarihsel dönem, kendi anlamlarıanlatımları doğrultusunda bir terminoloji oluşturur. Bugün özellikle ülkemizde, iyiden iyiye günlük siyasetin yörüngesine göre şekillenen bu kavramlar, ünlü şair Nazım Hikmet’in döneminde de tartışma konusuydu. ‘Vatan haini’ olarak damgalanan Nazım’ı o dönemde destekleyenler ise, onu ‘Türk Dünyasının, Türk milletinin müstesna bir kıymeti’ olarak selamlamışlardı. Arşiv belgeleri konuşuyor…’

Makalede; 1950 yılında çeşitli gazetelerde Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri Federasyonu’nun “Büyük Türk şairi Nâzım Hikmet’in serbest bırakılması için” TBMM Başkanlığı’na gönderdiği mektupta Nazım Hikmet’i “Türk milletinin gözbebeği”, o dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar’a yazdıkları mektupta da “Türk dünyasının gözbebeği” olarak tanımladıkları belgelerle yer alıyor.