TEVFİK KADAN

ABD Başkanı Donald Trump, F35 savaş uçaklarının Türkiye’ye satışını durduran torba kanunu onayladı. Buna göre Türkiye’ye mart ayında teslimatı planlanan 3 ve 4 numaralı F35’ler, 1 Kasım’a kadar gönderilmeyecek. F35 bir ortak üretim projesi olmasına rağmen ABD’de üretilen uçakların uçuş izni alamayacağı değerlendiriliyor. Türkiye’nin konsorsiyumdan çıkarılması halinde ise projenin 1.52 yıl kadar aksayacağı belirtiliyor.

ABD Senatosu, ABD Savunma Bakanlığı’nın 2019 mali yılında bütçesini düzenleyen yasa tasarısını haziran ayında kabul etmiş, tasarı Trump tarafından ağustos ayında imzalanmıştı. Tasarının onayının ardından Pentagon’dan 90 gün içerisinde Türkiye’ye F35 satışıyla ilgili bir rapor hazırlaması istendi. Bu süreçte Rahip Brunson’un bırakılması ve Pentagon’un orta yollu raporunun ardından bütçe düzenlemesinden çıkarılan yaptırım maddesinin, daha sonra oluşturulan torba kanuna tekrar eklendiği öğrenildi. Kısaca CAATSA olarak bilinen “ABD’nin Düşmanlarıyla Yaptırımlarla Mücadele Etme Yasası” çerçevesinde hazırlanan torba kanun, önceki gün Başkan Trump tarafından onaylandı.

Onaylanan kanun tasarısına göre, ABD Dışişleri Bakanlığı ve ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Türkiye’nin Rusya’dan S400 hava savunma sistemleri alımına yönelik ortak bir rapor hazırlayacak. Raporda, bu sistemlerin alınmasının ne gibi tehditler oluşturacağı ve ne anlama geldiği ele alınacak. Raporun 1 Kasım 2019’a kadar hazırlanması talep edilirken, ayrıca o tarihe kadar da Türkiye’ye F35’lerin teslim edilmesinin durdurulması yer alıyor.

TÜRKİYE 100 ADET F35 SİPARİŞİ VERDİ

Hali hazırda Türkiye’nin toplam 100 adet F35A siparişi bulunuyor. Türk Hava Kuvvetleri’ne ait 3 ve 4 numaralı uçakların teslimatı için Mart 2019 hedefleniyordu. Bu uçaklar Malatya 7. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda 172. Filo’da konuşlanacaktı. Lockheed Martin fabrikasından çıkan ve halen Türk pilotları ile bakım ekibi tarafından uçurulan 1 ve 2 numaralı F35’ler ise 2019 sonuna kadar ABD’de kalacak. Türkiye bunun yanında, Deniz Kuvvetleri’nde kullanılması planlanan ve dikey iniş kalkış yapabilen F35B modeliyle de ilgileniyor.

TÜRKİYE ÇIKARSA PROJE AKSAR

Havacılık araştırmacısı Tolga Özbek, F35’le ilgili yaşanan son gelişmeyi Aydınlık’a değerlendirdi. “Torbadaki 7046’ncı maddenin (d) fıkrasında, Türkiye’nin S400 alımıyla ilgili rapora ek yapılması yer aldı. Böylece torbaya, Türkiye’ye F35 teslimatının durdurulması için tarih eklenmiş oldu” diyen Özbek, şunları söyledi:

“F35 üretim projesi, dokuz ana katılımcının oluşturduğu bir konsorsiyum tarafından yürütülüyor. Konsorsiyumdaki her ülke, alacağı uçak sayısına bakılmaksızın eşit oy hakkına sahip. Türkiye’nin bu konsorsiyumdan çıkarılması için dokuz ülkenin bir araya gelip çoğunluk kararı alması gerekiyor. Fakat Türkiye ortaklıktan çıkarılırsa, proje 1.52 yıl kadar sarkmaya uğrar. Çünkü ciddi bir yedek parça akışı söz konusu. Türkiye projeye 3. dereceden ortak ve şu ana kadar 900 miyon dolar para ödedi. Bunun bir kısmı araştırmageliştirme faaliyetleri için verildi, bir kısmı da kesin sipariş için. 100 adet F35A’nın toplam fiyatı yaklaşık 15 milyar dolar. Bunun içinde Türkiye’nin yaklaşık 67 milyar dolarlık da bir iş planı var. Yani parça imalatı yapıyoruz, mühendislik hizmetleri veriyoruz. Bu parça akışı sekteye uğrarsa, uçak banttan çıkmaz.

UÇUŞ İZNİ VERMİYORLAR

Ortaklık devam etse bile, ABD şöyle bir engel koyuyor. Ana yüklenici Lockheed Martin şirketi, uçakları üretip alıcıya devrini yapıyor. Fakat Türkiye’nin alacağı uçaklar ABD’den çıkacağı için, uçuş izni alması lazım. ABD kendi hava sahasından bunların çıkmasına izin vermiyor. Mülkiyet olarak uçak Türkiye’nin ama hava sahasından çıkamıyoruz.”

Tahkim muamması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, F35’lerin teslimatının engellenmesi durumunda uluslararası tahkime gidileceğini söylemişti. Fakat 2007’de yapılan ve altında dönemin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün imzası bulunan anlaşma metninde, anlaşmazlık durumunda uluslararası mahkemelere gidilemeyeceğine dikkat çekiliyor. Anlaşma metninin 17. bölümünde, “Katılımcılar arasında bu mutabakat zaptıyla ilgili ortaya çıkan anlaşmazlıklar, sadece katılımcılar arasında istişare yoluyla çözülecek ve bir şahsa, ulusal mahkemeye, uluslararası bir mahkemeye veya herhangi bir diğer şahıs kurumuna havale edilmeyecektir” hükmü yer alıyor. Uzmanlar ise Türkiye’nin bir şekilde konuyu uluslarası tahkime taşıyabileceğini fakat bu sürecin de çok uzun ve maliyetli olduğunu belirtiyor.


Aydınlık