İsrail'in Kanal13 televizyonuna göre, Gantz, İsrailli gazetecilerle yaptığı görüşmede, "ABD ile ülkenin güvenliğini korumak için çalışacağız. Diyaloğun bir parçası olmak istediklerinde dünya ülkeleri ve Filistinlilerle de müzakere edebiliriz." dedi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın açıkladığı sözde  barış planının mevcut durumla uyumlu olduğunu söyleyen ve lilere bu çerçevede "diyalog" çağrısı yapan Gantz, "Sonsuza kadar Filistinlileri beklemeyi sürdürmeyeceğiz. Diyaloğu reddederler ise tek başımıza ilerlemeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Filistinlilere İsrail vatandaşlığı verilmeyeceğini vurgulayan Gantz, bölge ülkeleriyle çalışacaklarını, Ürdün ve Mısır ile yapılan barış anlaşmalarını "tehlikeye" atmayacaklarını kaydetti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da daha önce Filistin Yönetimi'ne ABD'nin "Yüzyılın Anlaşması" adını verdiği sözde Orta Doğu barış planı çerçevesinde müzakere çağrısında bulunmuştu.

İSRAİL'İN BATI ŞERİA'DAKİ BÖLGELERİ "İLHAK" PLANI
ABD Başkanı Donald Trump'ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile 28 Ocak'ta 'da düzenlediği basın toplantısında açıkladığı sözde Orta Doğu barış planında, 'daki yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin "İsrail'in toprağı" olarak kabul edilmesi ve  yönetiminin Filistin'e ait Ürdün Vadisi üzerindeki hakimiyetini sürdürmesi maddeleri yer alıyordu.

ABD ve İsrailli yetkililerden oluşan ortak komisyon, sözde barış planının ardından söz konusu bölgelerin "ilhakı" için Batı Şeria'da haritalandırma sürecine başlamıştı.

Netanyahu ile MaviBeyaz İttifakı lideri Gantz'ın imzaladığı koalisyon anlaşmasına göre, İsrail Başbakanı 1 Temmuz'dan itibaren Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri ve Ürdün Vadisi'nin "ilhakını" kabine veya meclisin onayına sunabilecek.

ABD'NİN SÖZDE BARIŞ PLANINDA NELER VAR?
ABD'nin sözde Orta Doğu barış planı, İsrail'e Akdeniz'den Ürdün Nehri arasındaki coğrafyada tam egemenlik verirken, Filistinlilere ise Tel Aviv'e tanınan bu imtiyazı "sözde devlet" ve "ekonomik refah" karşılığında kabul etmeyi dayatıyor.

Filistinlilerin geri dönüş hakkı, Doğu Kudüs, yerleşim birimlerinin kaldırılması gibi taleplerini görmezden gelen sözde barış planı, tarihi Filistin topraklarında "iki devletli çözüm" imkanını tamamen ortadan kaldırıyor.

Plana göre kurulacak "Filistin devletinin" başkenti Doğu Kudüs'ün banliyölerinden Ebu Dis Mahallesi ya da Doğu Kudüs'ün kuzeyindeki Şuafat Mülteci Kampı'ndan Kefr Akab Mahallesi'ne uzanan bölge olacak.

İsrail yönetiminin uzun zamandır "yük olarak gördüğü" İsrail vatandaşı yaklaşık 300 bin Filistinlinin yaşadığı ve Ummul Fahm ile Kefr Kasım gibi büyük şehirlerden oluşan ElMuselles bölgesini "müstakbel Filistin devletine" devretmeyi öngören sözde barış planı, bu mübadeleyle de adeta İsrail'in hem demografik yapısını hem de yükünü hafifletmiş oluyor.

Sözde barış planına göre, işgal altındaki Doğu Kudüs'ü hem Batı Şeria'dan hem de çevresindeki mahallelerinden ayıran Ayrım Duvarı, İsrail'in başkenti ile Filistin'in başkenti arasında sınır olarak kalmaya devam edecek.

Ayrıca işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa'daki mevcut durumun (statüko) korunmasını öngören sözde barış planı, Haremi Şerif'i İsrail'in tezleri doğrultusunda Yahudilerin de ibadetine açarak aslında statükoyu Yahudilerin lehine değiştirmiş oluyor.