İstanbul'un tarihinde özellikle iki isim çok önemli olmuştur. Birincisi olan Fatih Sultan Mehmet, diğeri ise 527565 yılları arasında Bizans İmparatoru olan I. Justinianus'dur.

Eşi Theodora hem hayat hikayesi hem de tarihe vurduğu damgayla, Bizans'ın en ünlü ve en renkli kişisidir.

Theodora 500 yılında Kıbrıs'ta doğmuş, yoksul ailesiyle 501'de İstanbul'a gelmiş. Babası Hipodrom'da "Yeşiller" adına ayı terbiyeciliği yaparken 503'te ölür. Hipodrom'da sadece at yarışları yapılmıyordu; vahşi hayvan ve dans gösterileri, cambazlık da burada icra edilirdi.

İmparatorun tahta çıkma töreni ve savaştan galip dönen komutanların esirleriyle birlikte yaptıkları zafer yürüyüşü bir diğer kullanım alanıydı. Hipodrom, Helence'de hippos (at) ve dromos (eğitimi) demektir.

Buranın tarihini belleğinde taşıyan Osmanlı o yüzden bugün Sultanahmet Meydanı'daki bu yere "At Meydanı" demiştir.

Roma İmparatoru Septimus Severus'un 196 yılından sonra yapımını başlattığı ve 320'li yıllarda biten hipodrom, Roma'daki "Circus Maximus" (En büyük sirk) örnek alınarak yapılmıştı.

Bugünkü Sultanahmet Meydanı'nın olduğu yerde ama çok daha geniş bir alana oturan devasa hipodromun uzunluğu 450, genişliği ise 130 metreydi ve 100 bin kişi kapasitesiyle, şehrin en önemli sosyal aktivite ve bazen de siyaset merkeziydi.

Sabahtan akşama kadar süren gösterilerin en önemli etkinliği dört atlı araba yarışlarıydı. Arabaların sürücüleri günümüzün futbol ve pop starları gibiydi, büyük para ve üne sahiptiler.

Ama sürücüler, sadece kendileri adına yarışmıyordu. Bizans siyasetinde rol oynayan dört grubu da yani Maviler, Yeşiller, Kırmızılar ve Beyazlar'ı temsil ediyorlardı.

Arabalar ve sürücünün kıyafetleri hangi grup adına yarışıyorsa o rengi taşıyordu. Maviler, Yeşiller, Kırmızılar ve Beyazlar arasındaki sportif görünümlü ama yanı zamanda da sınıfsal çekişmede zamanla Kırmızılar ve Beyazlar zayıf düştü ve bir anlamda yarıştan çekildiler.

Artık her anlamda meydan Maviler ve Yeşiller'in büyük rekabetine kalmıştı. Maviler'in (Veneti) başını büyük toprak sahibi asilzâdeler, Yeşiller'in (Prasioni) ise zengin tüccarlar ve tefeciler çekiyordu.

Maviler, Roma Katolik Kilise'sini, Yeşiller ise Roma'dan ayrılmayı destekliyordu. Bir başka deyişle Maviler resmi devlet dinini yani diofizit Ortodokslardı ve bunlar daha üst kesimde yer alıyordu.

Yeşiller ise resmi dinin dışında olan monofizit Ortodokslardı ve İmparatorluğun doğu bölgesinden gelen daha alt kesimdi.

Theodora'nın babası ölünce annesi sirkte pantomim sanatçısı olarak çalışmaya başladı. Annesi yaşlanınca önce ablası, 16 yaşına gelince de Theodora sahneye çıkmak zorunda kaldı.

YARIN: THEODORA TARİH SAHNESİNE ÇIKIYOR