Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkan Vekili Ersan Saner, yeni kurulan Ulusal Birlik Partisi (UBP)Demokrat Parti (DP)Yeniden Doğuş Partisi (YDP) koalisyon hükümetinin öncelikleri, Kapalı Maraş, Kıbrıs meselesi ve Doğu Akdeniz'de uygulayacakları politikalar ve Türkiye ile ilişkiler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Koalisyon hükümetinin bir "erken seçim hükümeti" olarak kurulduğunu belirten Saner, 3'lü koalisyonun aynı zamanda bir azınlık hükümeti olduğunu kaydetti.

Saner, "Cumartesi günü Cumhuriyet Meclisi'nde yapılacak güven oylamasında herhangi bir sıkıntı görmüyorum. Bizim bu hükümete girme sebebimiz, ülkenin 6 Ekim'den itibaren hükümetsiz bir şekilde kalmaması gerektiği yönündeki kararlılığımızdandır." dedi.

2021 yılının bütçesinin henüz parlamentoya sunulmadığını hatırlatan Saner, bütçenin Meclis'e gönderilmesinin en öncelikli çalışmaları arasında olacağını söyledi.

Saner, 3'lü koalisyon hükümetinin bir icraat hükümeti olarak kurulduğunu belirterek, bütçenin meclisten geçmesiyle yeni yılda icraatları başlatacaklarını ifade etti.

Hükümet ortaklarıyla birlikte Ekim 2021'de erken seçim için uzlaştıklarını belirten Saner, "Ekim 2021'e kadar çok çabuk davranarak, birçok projeyi uygulamaya koyacak şekilde programlarımızı düzenledik. Bu programımızı da parlamentoda okumuş bulunmaktayız. İnşallah bundan sonra yapacağımız iş, hükümet programının gerçekleşmesi için ortaya koyduğumuz takvimi uygulamaktan geçecektir." dedi.

'VİRÜSLE MÜCADELEDE BAŞARILI OLMANIN YÖNTEMLERİ ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ'

Saner, yeni tip koronavirüsün (Kovid19) bütün dünyayı kasıp kavurduğunu ve Kıbrıs Rum kesiminin de bu anlamda ciddi sıkıntılar yaşadığını kaydederek, KKTC'nin pandemiden göreceli olarak çok daha az etkilendiğini ve bu başarısıyla tüm dünyanın takdirini topladığını vurguladı.

Hükümetin güvenoyu almamasına rağmen Kovid19 ile mücadele konusunda ciddi çalışmalara başladıklarını belirten Saner, "KKTC ekonomisinin gelirleri, ağırlıklı olarak turizm ve üniversiteler üzerinden sağlanıyor. Ülkenin sağlık sistemini bozmadan, ekonomiyi de atlamadan virüsle mücadelede başarılı olmanın yöntemleri üzerinde çalışıyoruz." dedi.

'AŞILAR TÜRKİYE ÜZERİNDEN GELECEK'

Saner, aşı konusunda Türkiye ile anlaşmalar yapıldığının altını çizerek, "Anavatan Türkiye'ye aşı gelir gelmez, ilk etapta toplam nüfusumuzun üçte ikisini aşılayabilecek kapasitede bir aşı tedarikiyle aşı kampanyamızı da başlatacağımızı söyleyebilirim. Aşılar Türkiye üzerinden gelecek." dedi.

Kapalı Maraş'ın bir bölümünün açılmasının "ezber bozduğunu" vurgulayan Saner, bu politikanın artık KKTC'nin birtakım adımları atabileceğinin en net göstergesi olduğunu kaydetti.

Saner, "Maraş'ın askeri bölgeden çıkarılması veya çıkarılmaması konusu hükümetimizin dış politikada ortaya koyacağı kararlı ve istikrarlı politikaların bir sonucu olacaktır. Bizim Maraş için öteden beri söylediğimiz, Maraş bölgesinde mülk sahiplerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kriterlerine uygun olarak, iade, takas ve tazminat şartları yerine getirilmek koşuluyla çözüme kavuşturulmasıdır. Maraş'ta askeri bölgeden çıkarılması gerekecek kısımlar varsa da, orada kararlılıkla adımlarımızı atarak bunun çözüme kavuşturulmasını düşünüyoruz." diye konuştu.

Başbakan Saner, Kıbrıs meselesinde egemen eşitlik temelinde iki ayrı devlet politikasını kararlı şekilde sürdüreceklerini söyledi.

Yıllardır Birleşmiş Milletler (BM) şemsiyesi altında devam eden Kıbrıs görüşmelerinin 6 değişik başlık altında tartışıldığını belirten Saner, bu başlıkların altında tartışılmamış bir kelime dahi kalmadığını söyledi.

Başbakan Saner, "Burada önemli olan niyettir ancak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) herhangi bir niyetinin olmadığını çok net görüyoruz. 52 yıldır devam eden bu görüşmelerin artık bir sonu olması gerektiğini, Kıbrıs Türk halkının, bir 50 yıl daha kaybedecek zamanının olmadığını söylüyoruz ve ambargolar altında yaşamasını asla kabul edemeyiz." diye konuştu.

'BU GÖRÜŞMELERİN BİR SONU OLMASI GEREKTİĞİNİ İFADE EDİYORUZ'

Başbakan Saner, şöyle devam etti:

"Kıbrıs konusunda Crans Montana'da masa GKRY'nin üzerine yıkılmıştı. Biz tekrardan 5'li bir görüşmenin gerçekleşebileceğini ve bu görüşmelere katılabileceğimizi ama bu görüşmelerin bir sonu olması gerektiğini ifade ediyoruz. Bundan sonra da Kıbrıs Türk halkının geleceğinin ne olması gerektiği konusunda BM'nin de bir şeyler ifade etmesini bekleyeceğiz. İki devletli çözümün masada bulunmayacağı ve hala federasyon tezi üzerinde devam edecek görüşmelerin Kıbrıs Türk halkına zaman kaybından başka hiçbir şey getirmeyeceğini söyleyebilirim.

Türkiye ile KKTC'nin Doğu Akdeniz'de gaz ile hidrokarbon yataklarını araştırmak için 2011'de imzaladıkları bir protokol olduğuna işaret eden Saner, bu protokol çerçevesinde bu çalışmaları Türkiye ile birlikte, Mavi Vatan anlayışıyla devam ettireceklerini söyledi.

Saner, "Doğu Akdeniz konusunda Rum kesimine hidrokarbon yataklarıyla ilgili ortak bir komite kurulmasını önermiş, bu komitedeki kararların birlikte alınması konusunda çağrı yapmıştık. Her zaman GKRY'nin bizimle bir şey paylaşmak istemediğini söylemişimdir, burada da aynı inat ve ısrarla devam ediyorlar. Güney Kıbrıs Rum Yönetimine, Doğu Akdeniz'de KKTC'nin münhasır ekonomik bölgesine düşen alanlarda ortak çalışmaya evet dediğimizi ama burada bizler herhangi bir el uzatılmadığı takdirde, yolumuzu Anavatan Türkiye ile birlikte çizmeye devam edeceğimizi söylemek istiyorum." dedi.

'TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİMİZİ EN ÜST NOKTADA TUTACAĞIZ'

UBP iktidarlarında Türkiye ile her dönemde sıkı ilişkiler kurulduğunu vurgulayan Saner, bu hükümet döneminde de Türkiye ile en az diğer hükümetler kadar iyi ilişkiler kuracaklarını söyledi. 

Saner, KKTC'deki özellikle altyapı yatırımlarının ağırlıklı olarak Türkiye'den gelen yardımlarla yapıldığını hatırlatarak, "Bugün olduğu gibi, bugünden sonra da Anavatan Türkiye ile iş birliğimizi en üst noktada tutacağız. KKTC halkının refahını artırmak ve ekonomik anlamda daha da güçlenmesini sağlamak için başta mali protokoller olmak üzere, birçok protokolleri de imzalayarak ortak bir şekilde KKTC'yi geliştirmek en büyük hedefimiz olacaktır." ifadelerini kullandı. 

KKTC hükümetlerinin güvenoyu aldıktan sonra ilk ziyaretlerini Ankara'ya gerçekleştirdiğini hatırlatan Saner, bu dönemde de aynı teamülleri devam ettireceklerini kaydetti.

Saner, hükümetinin güvenoyu almasının ardından anavatan Türkiye'yi ziyaret edeceğini vurgulayarak, "Oradan dönüşümde de KKTC'de imzalanacak 2021 protokolüyle yeni bir çok gelişmeye de imza atacağız. Mali protokol, şu anda zaten arkadaşlarımızın üzerinde çalıştığı bir konu. İnşallah Anavatan ziyaretiyle protokole son şeklini vereceğimizi düşünüyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Kasım'da KKTC ziyareti sırasında birtakım yeni projelerin ortak yapılabileceğinin sinyalinin verildiğini hatırlatan Saner, bunlar arasında Türkiye'den kablo elektriğin gelmesi ve Türkiye'den KKTC'ye doğal gaz boru hattının yapılmasının yer aldığını söyledi.

Saner, Türkiye ile KKTC'nin birlikte hareket ettiğinde başaramayacakları hiçbir şeyin olmadığına da vurgu yaptı.

KKTC'de UBPDPYDP koalisyon hükümet protokolü 8 Aralık'ta UBP Genel Başkan Vekili Saner, DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu ve YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı tarafından KKTC Cumhuriyet Meclisi'nde imzalanmış, bakanlar kurulu listesi de 9 Aralık'ta Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından onaylanmıştı.