Kılıçdaroğlu TBMM'de yaptığı konuşmada, Furkancıları savunan açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu gösteri yapmanın, hak aramak her demokraside olması gereken temel kurallardan biri olduğunu söyleyerek, "Anayasa 34 'Herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir' diyor." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu konuşmasının devamında, "Furkan Vakfı'nı seversiniz sevmezsiniz yürüyüş yapmak istiyorlar. Orantısız güç kullanıldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez başörtülü kadınlar bu kadar ağır bir zulümle karşı karşıya kaldılar." dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Buradan onlara da söz veriyorum. İktidarımızda göreceksiniz herkesin düşüncesine, inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı göstereceğiz." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:

Türkiye'deki tabloyu görünce söylediklerimin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenciler atanan rektörü protesto etmişlerdi. Onların yargılamaları vardı. Haksız, hukuksuz şekilde avukatlar, öğrenciler çıkarıldı. Hakim terk etti... Tam bir garabet yaşandı. Başarılı öğrencilerin yurt dışına gitmesi lazım. Onların yurt dışı yasakları da hala devam ediyor. Buradan Boğaziçi Üniversitesi'nin bütün yönetimine seslenmek isterim. İktidara da seslenmek isterim. Tepeden inme hukuksuz şekilde üniversitedeki demokratik atmosferi yok ediyorsanız ve öğretim üyeleri 'Biz bu yönetimi istemiyoruz' diye aylardır haklarını arıyorsa bütün yeni açtıkları fakülteleri, programları iktidara geldiğimizde tamamını kapatacağız. Boğaziçi Üniversitesi gerçek anlamda Boğaziçi Üniversitesi olacak. Atamayla, torpille gelenlerin görevlerine son vereceğiz. Eski yerlerinize tıpış tıpış gideceksiniz.

Emekli amiraller yargılandı. Montrö'nün önemini vurgulayan amiraller yargılanıyordu. Onlar dik ve onurlu görev yaptılar. Emekliliklerinde de aynı duruşu sergiliyorlar. Yıllardır içerde olan askeri öğrenciler var. Az kaldı merak etmeyin. Osman Kavala, Demirtaş var. Bugün AK Parti'den de 'AİHM kararlarına uymalıyız' diye sesler gelmeye başladı. Eğer bu sesler daha da güçlenirse son derece mutlu oluruz.

Gösteri yapmak, hak aramak her demokraside olması gereken temel kurallardan birisidir. Anayasa 34 'Herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir' diyor.

Furkan Vakfı'nı seversiniz sevmezsiniz yürüyüş yapmak istiyorlar. Orantısız güç kullanıldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez başörtülü kadınlar bu kadar ağır bir zulümle karşı karşıya kaldılar. Buradan onlara da söz veriyorum. İktidarımızda göreceksiniz herkesin düşüncesine, inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı göstereceğiz.

Geçen hafta çöküşten söz etmiştim. Finansal, ticari, sosyal, kültürel ve politik çöküşten söz etmiştim. Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulların hiç de iyi olmadığını bir şekliyle açıklamaya çalışmıştım. Orada 'uyuşturucu baronlarından kimse hapiste yok' demiştim. Hemen İçişleri açıklama yapmış. 'Bunu söylemek polislerin emeğini görmezlikten gelmektedir' diye açıklama yapıp beni kınadılar. Ya benim dediğimi anlamıyor yukarıdaki zat. Uyuşturucu baronlarını yakalayan polis, savcılığa teslim eden polis, yargılayan, tutuklayan, hapse atan hakim, serbest bırakan hakim. Sen niye alınıyorsun? Polis kardeşlerim beni de çok iyi bilirler, Soylu'yu da çok iyi bilirler.

Baronların en önemli özellikleri siyasetçileri satın almalıdır. Bunun üzerinde durdum. Halkın iktidarında polisin elini, kolunu asla tutmayacağız. Nerede uyuşturucu ticareti varsa yakalayın her birinizin alnından öpeceğiz diyeceğiz. Baronlar için af çıkarıyorlar. İnsan ticareti yapanlar için paraları Türkiye'ye getirin diyorlar.

Polis üzerinden güya bizi eleştirecekler. Bir yönetmelikleri çıktı polisler son derece rahatsızlar. Sürekli yer değiştirecekler. Eşi, çoluk çocuğu ne olacak? Her gittiği yerde yeni okul yeni öğretmen... Güzel bir atasözü göndermiş polis kardeşlerim. 'Üç taşınma bir yangına bedeldir' diyorlar. Bunu düzelteceğiz.

İktidar Türkiye'ye huzur getirmedi. Türkiye'nin kaynaklarını tefecilere tahsis etti. O kadar büyük faiz ödüyoruz ki. 'Biz faizi indireceğiz' dedi. Faizi indirdi ama öbür taraftan vatandaşın sırtına daha ağır faiz bindirdi. Hiçbir banka faiz indirmedi.

En son 17 Mart'ta 2 milyar dolar borçlandılar. Para yok. Dolar bazında yüzde 8.62 faizle borçlandık. Kime vereceğiz bu faizi? Bir avuç tefeciye vereceğiz. 84 milyon verecek. Niye bizde çok yüksek faiz? Çünkü yönetimin uluslararası itibarı sıfır. Türkiye'de ekonominin geleceğini görmüyorlar. Yüksek faiz istiyorlar.

10 Temmuz 2018'den bu yana 68 milyar 249 milyon dolar faiz ödemişiz. Yabancılara ödedikleri faiz. 84 milyon kişiyi bir avuç kişiye mahkum ettiler. Bunlar devleti yönetmiyorlar başka işin peşindeler. Türkiye'yi bir sömürü alanı haline getirdiler.

Londra'daki tefecilere fakirin, fukaranın sırtından hizmet ediyorsun. Hani sen faize karşıydın? Millete yalan söyleyerek oy devşirmeye çalışıyorlar. Millet artık gerçekle karşılaştı. Bunlar bir avuç ve saray şürekasına hizmet ediyorlar.

Artık para dilenmek için Körfez ülkelerine gidiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde düne kadar hakaret ettiğiniz ülkelere yalvaran bir başka yönetim gördünüz mü?

Öyle bir noktaya geldik ki. Bir de Hazine ve Maliye memuru var. Bunlara bakan deyince eski bakan sanıyorlar. Bunların iradeleri yok. O kadar zavallı duruma düşmüşler ki Fransa'da 'Bir problem yaşadığınızda bize hemen ulaşırsınız. Hep beraber kavga ederiz bürokrasiyi alaşağı ederiz. Arkamızda Cumhurbaşkanı var rahat olun mevzuatı da değiştiririz' diyor. Ne için? Koltuklarını korumak için. Bürokrasinin bu kadar aşağılandığı bir dönem görmedim.

Benim merak ettiğim Bahçeli ne diyor buna? Bürokrasi bu kadar ağır şekilde eleştirilirken, yarın Nebati 'Engel çıkarırsa Bahçeli'yi de alaşağı edeceğiz' diyecek. Ne diyeceksin peki? Yabancı ona rağmen niye gelmiyor? 'Sizin ülkenizde can ve mal güvenliği yok' diyor.

Öteden beri bu YapİşletDevret modeli bu milletin başına bela olacak derim. Her seferinde Erdoğan 'Hayır bu milletin, devletin cebinden para çıkmaz' dedi. (VİDEO GÖSTERİMİ)

Oy devşirip, yıllar geçtikten sonra benim söylediğim noktaya gelip, 'Evet biz bunu devletin kasasından ödeyeceğiz' itirafını deyip, itiraf eden adamın o koltukta bir saniye oturmaması lazım. 'Bay Kemal'in kafası bu işlere basmaz' diyor. Vallahi basmaz. Biz böyle Ali Cengiz oyunlarını nerden bilelim. Şeytana pabucunu ters giydiriyorlar.

Sadece faiz batağına sokmadılar bir de böyle bir batak var. Bu faiz batağından daha beter. Dört tane örnek veriyorum.

Şehir Hastaneleri, güzel. Defalarca söyledik kaça mal ettiniz bilmiyoruz. Yapım maliyeti 10 milyar 200 milyon dolar. Çetelere taahhüt edilen 82 milyar 500 milyon dolar. Yetkili olarak da Londra mahkemeleri diyorlar. Bir de gidip sigorta yaptırmışlar. Onların tamamını alacağız.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün yapım maliyeti 3 milyar 300 milyon dolar, garantisi 9 milyar dolar.

Osmangazi Köprüsü'nün yapım maliyeti 1 milyar 200 milyon dolar, hazine garantisi 15 milyar dolar.

Kütahya Zafer Havalimanı... 50 milyona yap 208 milyon euro para ödeyeceksin.

Bunlarda din, iman yok. Adamda bir din, iman, edep, ahlak olur. Nasıl yaparsınız siz bunu? Bu paralar beşli çeteye giden paralar değil tek başına. Herkesin buradan benim çağrımı dinlemesini isterim. Eğer önümüzdeki seçimlerde AK Parti'ye MHP'ye oy vereceğim diyorsanız soygunun tarafı olursunuz.

Yıllar yılı bu millete yalan söyleyeceksiniz. Bu kadar büyük para öyle sadece beşli çeteye bırakılacak değil. Bundan nasiplenenler var. Size sözüm o nasiplenenlerin tamamını ortaya çıkaracağım. Paralarını Londra'ya götüren oligarkların paralarını buraya getireceğim. Beşli çetenin hamisi ve pazarlamacısının adı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Keşke mahkemeye verse... O kendi imzaladığı belgeleri hakimin önüne koyacağım.

Suriyelileri de göndermeyecekmiş beyefendi. Sevgili AK Partili ve MHP'li kardeşim. Benim rahatsız olduğum kadar sen de rahatsızsın biliyorum. Göndermeyeceğim diyor. Ne için? 'Ben onlara vatandaşlık vereceğim' demek. 'Benim için oy kullanacaklar' demek. Devleti yöneten bir kişi kendi halkının iradesine değil de Suriyelilerin iradesine güvenip koltuğunu koruyorsa bilin ki bu memlekete vereceği hiçbir şey yoktur.

Bahçeli bugünkü grup toplantısında "Eğer köprüden geçmem diyorsanız buyurun denize atlayıp yüz yüze gidip gelebilirsiniz" demiş. Tek bir sorum olacak. Sen barajı geçemeyince nereye yüzeceksin?