İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun babası Orhan Kavuncu, FETÖ tutuklusu eski MİT'çi Enver Altaylı'nın hayatını şekillendirdiğini söyledi, CIA ajanı Ruzi Nazar'a övgüler düzdü. Kavuncu, terör örgütü lideri Fetullah Gülen'i de Stalin tarafından sürgüne gönderilen Kızıl Ordu kurucusu Troçki'ye benzetti. 


Ümit Özdağ'ın FETÖ'cülükle suçladığı İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun babası Prof. Dr. Orhan Kavuncu, Enpolitik adlı siteden Mustafa Toygar’ın Enver Altaylı ve FETÖ'ye ilişkin sorularını yanıtladı.

CIA bağlantısı ortaya dökülen FETÖ tutuklusu eski MİT'çi Altaylı'nın hayatını şekillendirdiğini belirten Kavuncu, şu ifadeleri kullandı:

"Enver Altaylı 1944 doğumlu benden beş yaş büyük halamın oğlu, benim fikri gelişmemde ilk taşları döşeyen adam desem yanlış olmaz...

Lise ikide Türkiye’yi kurtaracak saç ayağı Çetin Altan, İlhan Selçuk, Aziz Nesin filan diye bakardım dünyaya. Milli Savunma dersi hocamız bir Binbaşı vardı, şimdi onun etkisinde kaldım diye değerlendiriyorum. Enver Altaylı bu gidişatımı fark edip beni ikaz eden, sohbetleriyle bizim Türkistanlı olduğumuzu hatırlatan dolayısıyla o saç ayağı dediğim adamların temsil etiği sosyalizmin Türkistan’da neler yaptığını filan bana anlattı. Dolayısıyla ben zaten fıtratımın gereği milliyetçi bir düşünceye evirildim ancak bunda Enver Altaylı’nın ciddi bir rolü var."

'MİLLİYETÇİLERİ DÖVMEK...'

"Altaylı üzerinden Milliyetçiler dövülmek mi isteniyor?" sorusuna Kavuncu "Evet ve buna bazı milliyetçiler maalesef alet oluyor. Yarın bir gün kendilerinin de kurban edileceğinden habersiz dikkatli olmaları lazım farkında olmaları lazım habersizler. Altaylı üzerinden Ruzi Nazar ile Türkeş beyin dostluğu yargılanıyor; sanırsınız ki 12 eylül öncesi mücadelemizi tamamen CIA organize etmiş…" diye yanıt veriyor.

'CIA'NIN İŞ TEKLİFİNİ KABUL ETMESİ ZARURİYDİ'

Karanlık CIA ajanı Ruzi Nazar ile Enver Altaylı arasındaki ilişkiyle ilgili de konuşan Kavuncu'nun Ruzi Nazar'a yönelik övgüleri dikkat çekiyor:

"Ruzi Nazar ile Enver abinin tanışması, Enver Altaylı’nın Ruzi Nazar kitabında (2013) anlattığına göre, 196566 yıllarıdır. Yani Enver Altaylı 21 Mayıs 1963 darbe teşebbüsüne katıldığı suçlamasıyla 1459 öğrencinin tamamı arasında 19 yaşında Harp Okulundan atılmış, Hukuk Fakültesine girmiş, Yeni İstanbul Gazetesinde çalışmaktadır. Yani 2122 yaşlarındadır. Enver Altaylı’nın MİT’e alınması için rahmetli Fuat Doğu’ya tavsiyede bulunanlar arasında Ruzi Nazar, Alparslan Türkeş ve Dr. BaymirzaHayit vardır (Enver Altaylı, 2013).

Ruzi Nazar’a gelince, 30 Nisan 2015’te 98 yaşında Türkiye’de vefat etti. Ruzi Nazar rahmetlinin ve Türkistan Ordusu mensuplarının hazin hikayesi öyle birkaç dakikaya sığmaz...

Yaşamanın bile mucize olduğu o şartlarda Ruzi Nazar CIA’dan iş teklifi almışsa, kabul etmesi hem hayati bir zaruret hem de Türkistan davası için bir fırsattır. Solcu kafalar dahi bunu anlayabilir, yeter ki azıcık vicdanı olsun..."

FETÖ SORUSUNA YANIT: İÇİMİZDEN GELEN SEMPATİLER...

Kavuncu, Altaylı'nın FETÖ'ye bakışıyla ilgili de şu iddialarda bulundu:

"Elbet tartıştığımız konular vardı ama FETÖ ile ilgili hiçbir tartışmamız olmadı.O yıllar, Fethullah Gülen’ e mektup yazdığı iddia edilen zaman ve daha öncesi, hepimizin cemaatle ilgili bir bakış tarzımız vardı. Enver Altaylı’nın da bakış tarzı benimkine benzerdi; yani bunlar dini bir cemaat, insanların milliyetçi muhafazakâr olması yönünde bir yaklaşımları var. Türk Milliyetçiliği zaviyesinden bakan birçok insan gibi ben de Enver Altaylı da, birincisi, şahsiyetli insan yetiştirmek, insan iradesine ipotek koymamak gerektiği noktasında eleştirimizi ettik, ikincisi 20112012’lerde, hatta 2009’dan itibaren Ergenekon Balyoz davaları başlayınca cemaatin siyasete bu kadar müdahil olmasından dolayı da cemaati eleştirdik. Bizim bunun dışında herhangi bir yaklaşımımız olmadı, içimizden gelen samimi sempatilerimiz, eleştirilerimiz, antipatilerimiz vatan millet zaviyesinden oldu."

FETULLAH'I TROÇKİ'YE BENZETTİ

Kavuncu şöyle devam etti:

"(...) Dünyanın her yerinde her dönem; mesela Stalin Troçki vardı, şimdiki Fethullah Gülen’in rolüne koyun Troçki’yi, ikisi de arkadaş, ihtilali birlikte yapmışlar. Bir tanesi, Troçki, “enternasyonal sosyalistim” diyor, Stalin’de “dur içeriyi bir toparlayalım, sonra Amerika ile Fransa’yla İngiltere ile papaz olacaksak oluruz ama şimdi zamanı değil”, Troçki de “hayır” diyor “sürekli devrim, biz enternasyonal bir harekete başladık. Komünist hareketi dünyanın her yerine yaymadan duramayız.” Dururdun duramazdın, görünen kavga bu; tarafların ikisi de benim için muteber değil ikisi de komünist çünkü. Stalin Troçki’yi bir müddet sonra yavaş yavaş tasfiye ediyor partiden ihraç ediyor sonra yurtdışına sürüyor. Troçki Meksika’da yine Stalin’in bir suikastı ile öldürülüyor. Troçki yurtdışına çıktıktan sonra Troçki’nin adını bile duymamış yüz binlerce insan üç kişilik mahkemelerde sorgulanıyor, idama mahkûm ediliyor, Sibirya’ya sürgün ediliyor, adam Troçki’yi duymamış bile, kim bilmiyor bile.

Şimdi Fethullah Gülen de adeta dönemimizin Troçki’si; ahlaki erozyona uğramış dediğim yaygın tavır şu: muhaliflerini ortadan kaldırmak için at yaftayı. Bu ahlak fukaralığına en önce kimler alet oluyor? Bu hırsı aklının önüne geçmiş insanlar bütün toplumlarda var bunlar böyle zamanlarda kendilerini ele veriyorlar. Çünkü hırs aklı geçince vicdan körelir. Vicdanının sesine bakamaz olur böyle insanlar ve dolayısıyla böylece bu toplumsal ahlaki erozyon da artar. Bunlar en fazla kimleri etkiliyor? Bünyesi zayıf olanları.. Nasıl pandemi süresince zayıf bünyeliler virüse yakalanıyor ve daha çok hasar görüyorsa, bu ahlaki erozyon dediğimiz hastalıktan da önce hırsı aklını geçmiş, bun yüzden de vicdanının sesine kulak vermeyi beceremeyen insanlar etkileniyor."