Salondaki üç bin dinleyicinin 500'ü kadındı. Kendilerine ayrılan yere sığmadılar. Kadın delegeler Kongre kararlarında emekçi kadınlara ilişkin bazı hakların da yer almasında etkili oldular


ŞULE PERİNÇEK / ATATÜRK’ÜN BÜTÜN ESERLERİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ

Dünyanın yedi büyük devleti birleşip gelmişler. Türkiye'mizin topraklarını paylaşacaklarmış!  Yediden yetmişe milletimizi seferber eden Genç Türkiye Devleti gereken yanıtı verdi.

Şimdi de Lozan'da masaya oturmuştu. Siyasi sınırlar kadar kapitülasyonlar da tartışma konusuydu.

Emperyalistler korku içindeydi.

1920 Türk Devrimi Mazlumlar Dünyasına örnek olmuştu.

Gerisi gelecekti.

Savaş alanında kazanılan bağımsızlık bir de ekonomik bağımsızlıkla taçlandırılacaktı.

Türkiye kararlıydı.

Gün gün, saat saat bu kez masada savaş sürüyordu.

Başkumandan Mustafa Kemal Ankara'da sabahlara kadar telgraf başındaydı.

Dışişleri Bakanı İsmet İnönü 22 Aralık 1922'de gönderdiği şifreli telgrafı şöyle bitiriyordu:

“Gelip geçici buhranlar ile görünüşteki tatlılık arasında çok gergin vakit geçiriyoruz. Ziyafetten sonra saat üçtür ki, raporu bitirdim. Birkaç saat istirahat edeceğim. Nasılsın? Sıhhatinden, neşenden bize kuvvet ver şanlı Gazi. Görüştüğümüz zaman saçlarımı bembeyaz, yaşımı on sene ileri bulacaksın.”

Lozan barış görüşmeleri 31 Ocak 1923 günü kesildi.

4 Şubat günü, Dışişleri Bakanı İsmet Paşa Lozan’ı terk etti.

Yeniden çizmeleri giymeye hazırdık.

İşte bu “saçları beyazlatan” süreçte, 9 Eylül'den, yani düşmanı İzmir’den kovduktan beş ay sonra, 17 Şubat 1923'te İzmir'de Türkiye İktisat Kongresi toplandı.

15 yıldır memleket savaş halindeydi.

Silah zaferi geçiciydi.

Millî hâkimiyeti, millî ekonomik hâkimiyet olarak anlıyorlardı. Böyle olmazsa millî hâkimiyet bir serap olurdu.

Yeni Türkiye; sabanın, çekicin, emeğin, zekâ ve liyâkatın hakkını, hürriyet ve istiklâlini istiyordu.

Kılıçla fütuhat yapanlar, sabanla fütuhat yapanlara sonuç olarak yerini bırakmaya mahkûmdur. Kılıç kullanan kol yorulur; fakat saban kullanan kol kuvvetlenir ve her gün daha çok şeye sahip olur.

Devrimin önderleri bu gerçeği özellikle hep vurguluyorlardı.

Halk Devleti ve Halk Türkiyesi; halkı ve iktisat unsurlarının ihtiyacını dinleyecekti.

Üretimimiz düzenlenecek, üretimimiz artırılacak, artık harice borçlu kalmayacaktık.

Başarı şarttı.

Bir seferberlik başlatıldı. Delegeler özel bir çalışmayla seçildi.

Kongreye, tam 1135 kişi delege olarak katıldı ve müzakerelerde bulundu. Bu delegeler arasında köylüler, şehirli tüccarlar, okuması yazması olmayan zürralar (çiftçiler), az çok mütefekkir sayılacak sanayiciler, akıllı iktisat uzmanları vardı. Sovyet ve Azerbaycan Sefirleri de katıldılar.

KADINLAR KONGRE SALONUNA SIĞMADI

Mahmut Esat Kongre'nin açılışında tek tek herkesi anarak “Aziz Türkiye'nin öz evlatlarını”  selamladı:

“Güzel Türkiye’nin ameleleri, sanatkârları, çiftçileri ve tacirleri hoş geldiniz, hür ve bağımsız güzel yurdun yorulmaz cesur emekçileri, hayatını dişleriyle, tırnaklarıyla kazanan ve şimdi hürriyet ve istiklâl yolunda şehit düşen yavrularının nerelerde gömülüp kaldığını bilemeyen, bir kırık mezar taşında fatiha okuyabilmek imkânın bile bulmayan çilekeş Türk hanımları hoş geldiniz (sürekli alkış sesleri). Amele hanımlar, hoş geldiniz. Gelecek sene adedinizin daha çok olmasını dilerim.”

Salondaki üç bin dinleyicinin 500'ü kadındı. Kendilerine ayrılan 300 kişilik yere sığmadılar.

Biri çiftçi Mücahide Fatma Hanım, diğerleri İzmir'de değişik “müesseselerde” çalışan ameleler Hayriye Hanım, Elif Hanım, Emine Hanım, Şefika Hanım, Münire Hanım ve Nigâr Hanım olmak üzere yedi kadın delege vardı. Tartışmalara katıldılar.

Katılım geniş yankı uyandırdı.

Türk kadınlarının ekonomiyle ilgilenmesi hem toplumsal hem de iktisadi açıdan önemsendi. Basında “Türk kadını kendi emeğiyle hayatını kazanma yeterliğine sahip oldukça toplumda da şerefli ve özgür bir yer kazanacaktır. İktisadi açıdan ise çalışma ve ticaret hayatına atılırsa erkek işlerini de yapabilir, nüfus azlığından doğan zorlukları gidermek mümkün olabilir” yorumları yapıldı.

Kadın delegeler Kongre kararlarında emekçi kadınlara ilişkin bazı hakların da yer almasında etkili oldular.

TÜRK KADINI TOPLUMUN ÖĞRETMENİDİR

1135 delegenin ittifakla kabul ettiği Misakı İktisadi Esasları'nın 12'inci son maddesi kadınlara ilişkindi. “Türk kadını ve hocası, çocukları İktisadi Misaka göre yetiştirir”

Esas Amele Grubunun İktisat Esasları'nda önemli kararlar alındı.

Kadın ve erkek emekçi ve amelelere bundan böyle “işçi” denecekti. Sağlık, emzikhane ve hastane giderleri için vergi düzenlemesi yapılacaktı. Sekiz saat işgünü ve çalışma saatleri iyileştirildi, dernek ve sendika hakkı tanındı, madenlerde kadın çalıştırılması yasaklandı, kadınlara doğumdan önce ve sonraya ait olmak üzere sekiz hafta ve her ay üç gün izin verilmesi, gündeliklerin ve aylıkların tamamının ödenmesi; bir hafta evlenme izni... gibi 34 madde kabul olundu. 

Kapanışta Sanayi, İşçi, Çiftçi ve Ticaret meslek grubu adına kapanış konuşmaları yapıldı. Rukiye Hanım, İşçi Kadınlar adına ayrıca özel olarak konuştu. “Kadın işçilerin gerçek zaferimizi temin edecek olan iktisat savaşında canla başla çalışacaklarını” söyledi ve hararetle alkışlandı.

YOKSULLUĞA VE CEHALETE KARŞI SAVAŞ

Ardından hemen Kongre Reisi Kâzım Karabekir Paşa konuşma yaptı:

“Varlığımıza kast eden düşmanları, milletimiz elbirliği ile nasıl kahr ve mahvettiyse (elhamdülillah sesleri) yine el ve söz birliğiyle bizi dahilden kemiren fakrü cehalete de hücum için cihada başlıyoruz” dedi ve ekledi:

“Bu millet iktisat ve irfan sahasında nelere kadir olduğunu gösterecektir. (Şiddetli alkışlar). Milletimizin her ferdi, çalışan halkı, gerek münevver dimağları neler, ne fedakarlıklar yapmadı. Erkekler hudut boylarında zalim düşmanlarla istiklal ve hürriyeti için çarpışırken kadınlarımız kazma salladı, saban sürdü, hatta örs başında demir dövdü, amelelik yaptı, birçok dükkanları kadınlarımız işletti, aç kalanı da oldu. Sırtlarında ordularımıza cephane taşıdı, yaralıları bağrına bastı. Büyük millet kadınıyla, çocuğuyla, erkeğiyle istiklalini, hürriyetini korudu. Azmini imanını kainata gösterdi.” Kadınlarımızı iktisadi zafere katkıda bulunmaya çağırdı.

KADIN ARTIK EFENDİDİR

Mustafa Kemal Paşa, her zaman yaptığı gibi Kongre'den önce 2 Şubat'ta yeni evlendiği eşiyle birlikte İktisat Kongresi için hazırlanan İkinci Kordon'daki binada, ilk önce çeşitli meslek gruplarından halkı dinlemiş, sorularını almış, sonra çok uzun bir konuşma yapmıştı. Toplantıya çok sayıda kadın katıldı, çok da cesaretli sorular sordular. O toplantı bazen Kadınlar Kongresi diye anılır. İzmir İktisat Kongresi diye yanlışlıkla belirtilen fotoğraf da o güne ait.

Mustafa Kemal Paşa yine her zamanki gibi konuşmasının önemli bir bölümünü kadınlara ayırdı.

Kadın ve erkek ayrı hiçbir şey değildir. Birlik halinde bir şeydir; çok büyük bir şeydir. İlim ve fen lazımdır. İş bölümü lazımdır. Ama bu kadınların ev vazifeleri anlamına gelmez. Kadın öğretmendir. Kadın artık efendidir. Türk Devriminin lideri; köyde, pazarda Türk kadınını yakından tanımıştır. Nasıl kocasından, abisinden daha iyi hesap yaptığını iyi bilir. Evlerine konuk olmuştur. Nasıl eşit davrandığına tanık olmuştur.

Kadınları kendi oturduğu yere davet eder:

“Memleket, millet, bağımsızlık, hâkimiyet, şeref, her ne telaffuz ediyorsak, her güzel şey yalnız ve ancak kadınlarımızın feyzi ve irfanı sayesinde hasıl olacaktır!”

“Türkiye devletinin izleyeceği programın esası bu olmalıdır.”

“Olacaktır.”

Bu çağrı 100 yıl öncesinden bugüne hâlâ geçerlidir.

Kadınlarımız için bir görev çağrısıdır.

“Vatanımız cennet yapılmaya layık, çok layık bir vatandır!”

“Ziraatin, ticaretin, sanatın, emeğin, hayatın bir temsilcisi olun!”

“Memleketimize zenginler memleketi, Türkiye'mizin adına çalışkanlar diyarı desinler!”

“Yenilikler uygulandıkça memleketimiz bereketlere, nurlara boğulsun!”

Kongre, 2022 yılında yeniden açılmıştır efendim!!

Var mısınız!

İŞÇİ KADINLAR ADINA RUKİYE HANIM'IN KONUŞMASI

Yaşasın çalışkan Türk işçi kadınlığı!

“Kardeşler! Millî inkılâbımız memleketimizde mevcut bütün müstahsillerin murahhaslarından mürekkep bu muazzam kongrenin toplanmasını mümkün kılmıştır. Bugünlere erişirken biz kadın işçilerini de fevk'alâde bir sahada görüyoruz. Bizleri bu kongreye davet eden Büyük Millet Meclisi Hükümeti erkânına ve bilhassa Reisimiz Gazi Mustafa Kemâl Paşa hazretlerine biz kadınlar, samimî teşekkürlerimizi takdim ederiz.

Türkiye'de 'memleket işlerine' kadınların da iştirâk etmesi ilk defa vuku buluyor. Bu şerefin bize müyesser olması kalplerimizi ferah ve gurur hisleriyle doldurdu. Kongre, iktisadımızın temelini teşkil eden işçi sınıfının meşrû haklarını tanıdı. Bu netice kadın işçileri namına şâyanı şükrandır. Diğer grupların da aynı sadakatle iktisadî kurtuluşumuza çalışacaklarına emin bulunuyoruz.

Yaşasın Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun Hükümeti, yaşasın Türk işçi ve köylüleri, yaşasın çalışkan Türk işçi kadınlığı!”

 DÜĞÜNLERDE İSRAFTAN KAÇININIZ

Kongre Reisi Kazım Karabekir Paşa kapanış konuşmasında “milletimizi saadete götürecek” kadınlara seslendi:

Arkadaşlar! Bugün Ziraat Bankalarının ikraz ettikleri paraları bir tarafa yazarsak pek acı hakikatlerle karşılaşmış oluruz. Bu paranın yüzde ellisi düğünlere ve lüzumsuz göreneklere sarf edilmiştir. (Alkışlar). Birçok aileler düğün yüzünden mahvolmuştur. Moda yüzünden bedbaht kalan aileler ise pek çoktur. (Şiddetli alkışlar). Bu gibi sarfiyatımızı behemehal tahdit etmeliyiz. Gerek düğünlerde, gerek modada göreneklerin tahripkar israflarından kaçınmalıyız. (Medit alkışlar). İşte basit, fakat milletimizi tahrip eden bu mücadelede de hanımlarımızı birinci kademede görmekle bahtiyar olacağız. (Alkışlar yaşa nidaları). O hanımlar ki Mütarekeden itibaren değil; daha evvel ta Harbi Umuminin en müthiş anlarından beri her türlü meşakkatlere katlandılar. Her türlü yoksulluklara göğüs gerdiler. (Şiddetli alkışlar). Arkadaşlar! Askerimiz fedakarlık etmiştir. (Alkışlar). Lakin sureti umumiyede bir asker kursağında sıcak yemek yokken ölmemiştir. Fakat geride öyle hemşireler biliyorum ki günlerce aç kaldılar ve günlerce inledirler. İşte bu fedakarlığı yapan hanımlarımız bu iktisat mücadelesinde de azami fedakarlığı yapacak ve bu suretle milletimizi saadete götürecektir. (Medit alkışlar)…