Moskova Mutabakatı'nın üzerinden üç ay geçmesine rağmen, M4 otoyolu üzerine varılan anlaşmadaki şartlar yerine getirilemedi. Mutabakattan beş gün sonra başlayan TürkRus ortak devriyesi iki buçuk ay boyunca TurumbaAriha arasında yapılabildi. Ancak 20 Mayıs'ta el Kıyasat'a, 28 Mayıs'ta da Urum el Coz kasabasına, 4 Haziran'daki devriyede de Bsankul'a ulaşarak 30 kilometreyi buldu. Ancak bu yapılması planlanan ortak devriyenin yarısı bile değil.

Çünkü devriyeler sırasında TürkRus konvoyu hedef alınıyor. Devriyelerin başladığı Mart ayında TSK’ya yönelik iki saldırı düzenlendi. Nisan'da duran saldırılar 27 Mayıs'ta Cisr el Şuğur bölgesindeki el Gassaniye beldesinde Milli Savunma Bakanlığı'na göre “sebebi henüz tespit edilemeyen bir patlamayla” tekrar başladı. Rusya, failin Türkistan İslam Partisi olduğunu açıkladı. Ancak Türkiye'den bir doğrulama veya yalanlama gelmedi. İkinci saldırı önceki gün, büyük ölçüde HTŞ'nin etkinlik alanı olan ancak el Kaide merkezine doğrudan bağlı Hurras edDin'in de faaliyet gösterdiği Sarmin'de meydana geldi. Hasta bir askeri taşıyan zırhlı ambulansımız hedef alındı ve bir askerimiz şehit düştü. Ancak bu saldırının faili de resmi olarak açıklanmadı.

TEMEL SORUN: KİM TEMİZLEYECEK

M4’teki temel sorun, devriyelerin planlandığı gibi sürmemesi değil. Moskova Mutabakatı'na göre bu yolun 6 kilometre güney ve kuzeyi silahtan ve radikal gruplardan temizlenecekti ancak bugüne kadar yapılamadı. HTŞ; TSK ve Rusya'ya karşı protesto eylemleri organize ediyor, her devriye sırasında konvoylar taşlarla sopalarla hedef alınıyor, hendekler kazılıyor. Bu durum, terör örgütlerinin Moskova Mutabakatı'na uymayacaklarını gösteriyor. Ancak Moskova Mutabakatı'nda buraları terörden kimin arındıracağına yönelik bir madde de bulunmadığı için iş, sürüncemede kalıyor. Bu açıktan yararlanan Suriye, zaman zaman özellikle güneydeki Cebel Zaviye'ye küçük çaplı operasyonlar düzenliyor. En son iki gün önce Suriye ordusunun hamlesine Rus uçakları da havadan destek verdi. Türkiye, bölgede Suriye'nin operasyon yapmasını istemiyor. Ancak kendisi de buradaki örgütlere yönelik adım atmıyor.

MOSKOVA'NIN MESAJLARI

İdlib'deki terör örgütlerinin Moskova'da rahatsızlık yarattığı biliniyor. En son Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, iki gün önce “Türkiye'nin İdlib gerilimi azaltma bölgesini kontrol eden radikal güçleri etkisiz hale getirme yükümlülüklerini yerine getireceğini umduklarını” söyledi. Yine aynı gün Rusya, HTŞ'yi bir kez daha terör örgütü olarak tanımlarken, HTŞ'nin başka isim altında meşrulaştırılmasına izin vermeyeceklerini deklare etti.

Moskova'nın bu adımı, HTŞ'yi ÖSO içinde eritmek isteyen Ankara'ya bir mesaj niteliğinde. Zira, Türkiye her ne kadar HTŞ'yi resmiyette terör örgütü olarak tanımlasa da, Türkiye destekli ÖSO sahada HTŞ ile işbirliği yapıyor. Rusya ve Suriye'nin İdlib operasyonunu başlattığı sırada ÖSO bileşenlerinden Hamza, Fatih Sultan Mehmet Tugayları, yaklaşık bin kişiyi HTŞ'ye desteğe gönderdi. ÖSO'ya bağlı birliklerle HTŞ'nin bazı bileşenleri iç içe geçmiş durumda.

Rusya'nın HTŞ rahatsızlığının arkasında, ElKaide’nin devamı olduğu iddiasıyla HTŞ’yi ‘terör örgütü’ olarak tanımlayan Washington'un, Türkiye ile Rusya arasında İdlib gerilimi başladıktan sonra, bu grubun uluslararası bir tehdit oluşturmadığına yönelik açıklamalarının olduğu da biliniyor.

Rusya'nın ikinci mesajı, yine Türkiye'nin resmiyette terör örgütü olarak tanımladığı ancak HTŞ ile ortak hareket eden Türkistan İslam Partisi ile ilgili oldu. Türk askerine 27 Mart'ta yapılan saldırıdan bu örgütü sorumlu tutan Rusya, mutabakat sonrası M4'ün kuzeyinde ilk hava harekatını 27 Mart'ta bu örgüte yaptı. Yine Suriye ordusunun da Türkistan İslam Partisi'nin işgalindeki Cisr eşŞuğur'a önemli bir kuvveti kaydırdığı belirtiliyor.

6 KİLOMETRELİK ALANDA HANGİ ÖRGÜTLER VAR

M4'ün 6'şar kilometre kuzey ve güneyinde konuşlu terör örgütlerine baktığımızda, batıdan doğuya şöyle bir tablo karşımıza çıkıyor:

  • Kuzeyde Turunba ile Ariha arasında HTŞ ve ÖSO bileşenleri (İlk TürkRus devriyelerinin yapıldığı güzergah).
  • Güneyde Turunba ile Mastume ve Sarmin arasında HTŞ.
  • Ariha'dan Cebel Zaviye'ye kadar HTŞ ve ÖSO bileşenleri.
  • Cebel Zaviye'den Cisr el Şuğur'a kadar HTŞ.
  • Cisr el Şuğur'dan Kürt dağına kadar Türkistan İslam Partisi.

Bu noktada, Türkiye'ye cepheden karşı duran Hurras edDin'in, IŞİD benzeri bir yapıda olduğunu ve sayıca çok olmamakla birlikte hücre şeklinde örgütlendiğini hatırlatmakta fayda var. M4'ün kuzey ve güneyinde herhangi bir bölgede hakim güç olmamakla birlikte faaliyet göstermeye devam ediyor.

IŞİD İLE AYNI KÖKTEN

Tartışmasız İdlib’in hakim gücü, bugün Heyeti Tahrir Şam (HTŞ). 15 bin savaşçının yanı sıra binlerce sivil görevlinin bünyesinde çalıştığı tahmin ediliyor.

HTŞ yani El Nusra, El Kaide’nin Ebubekir Bağdadi liderliğindeki Irak kolu olan Irak İslam Devleti (IİD) Örgütü’nün, 2011’de Suriye’ye gönderdiği Ebu Muhammed Colani önderliğinde kuruldu.

Suriye’deki kargaşadan yararlanarak hızla büyüyen El Nusra’nın lideri Colani ile Bağdadi’nin arası açılınca, Bağdadi, El Nusra’yı 2013’te feshettiğini duyurdu. Bağdadi aynı açıklamada, IİD’nin Suriye’ye doğru genişlediğini belirterek, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD)’nin kuruluşunu ilan etti. Bu süreçte El Nusra, El Kaide’ye bağlılığını duyurdu ancak bu durum IŞİD’in, El Nusra’nın Suriye’deki insan, cephane ve parasal kaynaklarının büyük çoğunluğunu ele geçirmesini engelleyemedi. İki örgüt arasındaki kriz, El Kaide merkez hakemliğine de gitti ancak kriz aşılamadı. El Kaide ile bağı yüzünden El Nusra, hızla ülkelerin terör listesine girmeye başladı (Türkiye 2014’te terör listesine dahil etti.) 2014’ten itibaren IŞİD, Suriye coğrafyasına hızla yayılınca, El Nusra ve diğer gruplar İdlib bölgesine sıkıştı. Rusya’nın Suriye’de devreye girmesi ve Suriye Ordusu'nun toprak bütünlüğünü sağlamaya yönelik hızla yöneldiği operasyonlar, El Nusra’yı, diğer gruplarla birleşmeye yöneltti. Bunun için El Kaide ile bağını kopardığını duyurdu ve Şam’ın Fethi Cephesi (ŞFC) ismini aldı. Tabii El Kaide ile “bağını koparması” sadece görünürdeydi. Çünkü, El Nusra’nın bu adımı, El Kaide yöneticilerinin “Şam cihadının yararına ve diğer örgütlerle birleşmek için ne gerekiyorsa yapılmasını” salık vermesinin hemen ardından gelmişti. Ancak isim değişikliği de ŞFC’nin sadece küçük birkaç grupla birleşmesini sağlayabilmişti. Bu süreçte denkleme “Astana üçlüsü” girdi. ŞFC, Astana’ya karşı çıkan grupları yeniden bir çatı altında ve kendi önderliğinde bir araya getirmek için “İdlib’de sivil yönetim” girişimini başlattı.

2017’de Nureddin Zengi Hareketi, Liva’ul Hak gibi birkaç grupla beraber ve Colani’nin askeri önderliğinde Heyeti Tahriru’şŞam (HTŞ) kuruldu. Siyasi önderi, Ahraru’şŞam’ın lideri olan ancak kendi örgütüyle arası açılan Ebu Cabir oldu. HTŞ, amacını “şeriatın hakimiyeti ve laikliğin reddi” olarak duyurdu.

Ocak 2017’de Astana kapsamında IŞİD ve El Nusra hariç tutularak İdlib’de ateşkes ilan edildi. Ancak ateşkesten faydalanan HTŞ, 2017’nin yaz aylarında İdlib’in diğer büyük grubu Ahraru’şŞam’la bir kapışmaya girdi ve Ahraru’şŞam büyük bir yenilgi aldı.

Bu tarihten sonra HTŞ, hızla genişleyerek ve diğer örgütleri bünyesine zorla ya da gönüllü olarak katarak, Suriye ordusunun kapsamlı operasyon başlattığı 2019 sonuna kadar İdlib’in yüzde 95’ine hakim oldu.

TÜRKİSTAN İSLAM PARTİSİ

2011’den beri Suriye’nin kuzeyinde varlık gösteren örgütün bünyesinde Çin’in Uygur bölgesinden gelen cihatçılar yer alıyor. Cisr elŞuğur bölgesinde faaliyet gösteriyor. HTŞ ve diğer örgütlere karşı olsa da bu örgütleri karşısına almaktan kaçınıyor. Hatta zaman zaman örgütlerle ortak saldırılar düzenliyor.

HURRAS EDDİN

HTŞ’den ayrılanlar tarafından ve doğrudan El Kaide liderliğinde kurulan ve doğrudan El Kaide liderinden talimat alan Hurras edDin, diğer El Kaide yanlısı gruplar içerisinde en güçlü örgüt olarak öne çıkıyor. El Kaide bağlantılı diğer örgütler: Ecnad elKafkaz, Ketaib elFeth, Ensaruddin Cephesi ve Cemaati Ensaruddin. Ancak bu örgütlerin toplamda en fazla 67 bin “savaşçısı” bulunduğu tahmin ediliyor.

'ŞEHİT VERMEMEK İÇİN HAREKETE GEÇİLMELİ'

Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Ünal İdlib’de askerlerimizin şehit edilmesine tepki göstererek, şehit vermemek için M4 karayolu ve çevresinin teröristlerden temizlenmesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Hasan Ünal Moskova’da ErdoğanPutin arasında varılan anlaşma uyarınca M4 ve M5 karayollarında güvenliğin sağlanması gerektiğini, ancak aradan uzun süre geçmesine rağmen M4 karayolunda güvenliğin sağlanamadığını belirtti. Terör gruplarının M4 karayolunun güvenli olarak trafiğe açılmasını engellediklerini ve devriye gezen askerlere saldırdıklarını kaydeden Ünal şunları söyledi: “Türkiye, Rusya, Suriye birlikte, bir operasyon yapıp M4 karayolunu ve İdlib’i teröristlerden temizlemeli. Artık bu iş uzatılmamalı. Son günlerde iki şehit verdik. Hızla harekete geçilmeli. Aksi halde bölgedeki terörist gruplar Türkiye için ciddi tehdit olur. Bir an önce gereken yapılmazsa yeni şehitler gelebilir. Bunun için Rusya, Suriye, Türkiye birlikte hareket etmeli. Hâlâ göç dalgasından endişe ediliyorsa, göç dalgasını önlemek için Rusya ve Suriye ile birlikte önlem alınırsa sıkıntı kalmaz. Türkiye Suriye politikasını hızla yenilemeli. Bu yapılırsa Türkiye’deki Suriyelilerin geri dönüşü de hızlanır. Suriye ile uzlaşılıp Rusya ile birlikte İdlib’i teröristlerden temizlerse, bu birliktelik Fırat’ın doğusunda da harekete geçer. Fırat’ın doğusunda Şam’sız arayışlar çözüm değildir. Türkiye için tehdit devam eder. Suriye’de mevcut durumun devamına dayanan şimdiki politikalar, yeni sorunlar yaratır.“

Aydınlık